YANKESİCİLİK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

YANKESİCİLİK harflerini içeren 6 harfli 40 kelime bulunuyor. 6 harfli YANKESİCİLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

İYİCİL11, YENİCİ11, CEYLAN11, ESKİCİ10, KESİCİ10, SİLİCİ10, SİNCİK10, SELCİK10, CİNSEL10, ASLİYE9, ACİLEN9, EKİNCİ9, İKİNCİ9, İLKECİ9, KALECİ9, SİNYAL9, SANİYE9, YEKSAN9, AKLİYE8, İYELİK8, İYİLİK8, KİNAYE8, ASİLİK7, AKSİNE7, AKSEKİ7, ALEKSİ7, İSİLİK7, İNİKAS7, İLİKSİ7, KİLİSE7, KLASİK7, KESKİN7, LİSANİ7, NEKAİS7, SİNLİK7, SELİKA7, SEKİLİ7, İKİLİK6, İLİNEK6, KLİNİK6

İKİLİK

[isim]

  • İki değişik kullanımı veya uygulaması olma durumu

    Yaz tarifesi, kış tarifesi diye bir ikilik de gerek değildir. - Nazım Hikmet

  • Birbirine kötülük etmeye kadar varan sürekli anlaşmazlık, tefrika

[sıfat]

  • İkisi bir arada, iki taneden oluşmuş, iki tane alabilen

    İkilik cezve.

[mecaz]

  • Görüş veya düşüncede ikiye bölünmüş olma durumu, anlaşmazlık

    Kasabanın tarihi, bir bakıma ikiliklerinin tarihiydi. - Necati Cumalı

[eskimiş]

  • İki kuruşluk gümüş akçe

[müzik]

  • Birlik notanın yarı süre değerindeki nota

Birleşik Kelimeler: kırkikilik, duyum ikiliği

İLİNEK

[isim]

[felsefe]

  • Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz

KLİNİK (Kelime Kökeni: Fransızca clinique)

[isim]

[tıp]

  • Hastanın bakıldığı, muayene edildiği yer

    Onu, anlamını yitiren kliniğe ayaklarının alışkanlığı götürüyordu. - Tarık Buğra

  • Hekim olacak öğrencilerin hasta başında uygulamalı olarak ders gördükleri hasta koğuşu

[sıfat]

  • Vücut muayenesinde görülen (hastalık belirtisi)

    Klinik belirtiler çoğu kez bir hastalığın teşhisi için yetmeyebilir.

Birleşik Kelimeler: klinik araştırma, klinik vaka

ASİLİK

[isim]

  • Başkaldırıcılık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • asilik etmek

AKSİNE

[zarf]

  • Tersine

    Dikkatle dinlemiyordu bu haberleri. Aksine gittikçe artan bir güvensizlik duyuyordu söylenen sözlere. - Necati Cumalı

AKSEKİ

[isim]

  • Antalya iline bağlı ilçelerden biri

ALEKSİ (Kelime Kökeni: Fransızca alexie)

[isim]

[tıp]

  • Okuma yitimi

İSİLİK

[isim]

[tıp]

  • Terlemekten veya sıcaktan vücutta meydana gelen küçük pembe kabartılar, ısırgın

İNİKÂS (Kelime Kökeni: Arapça inʿikās)

[isim]

[fizik]

  • Yansı

[eskimiş]

  • Yankı

[ekonomi]

  • Piyasada tepki veya etki

Ata Sözleri ve Deyimler

  • inikâs etmek

İLİKSİ

[sıfat]

  • İliği andıran, iliğe benzeyen

KİLİSE (Kelime Kökeni: Rumca)

[isim]

[din bilgisi]

  • Hristiyanların ibadet etmek için toplandıkları yer

    Onlardan iki fedai kilise kapısının karşısındaki harap evin penceresine mitralyözlerini kurdu. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Hristiyanlıkla ilgili dinî kuruluş
  • Hristiyanlığın öğretilmesi, dinî işlerin yönetimi vb. ile ilgilenen papa ve piskoposlar topluluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kilise direği gibi

Birleşik Kelimeler: kilise çanı, kilise hukuku, başkilise

KLASİK (Kelime Kökeni: Fransızca classique)

  • Üzerinden çok zaman geçtiği hâlde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak görülen eser

    Klasikler bir kültür, bir gusto, bir seviye ölçütüdür. - Haldun Taner

  • XVII. yüzyıl Fransız dili, sanatı ve yazarları ile ilgili olan

    Racine bir Fransız klasik yazarıdır.

  • Alışılmış
  • Sanatta kuralcı
  • Kökleşik

    Klasik şiirin yıkıldığından beri şiiri, bin kişi bin türlü tarif ediyor. - Yahya Kemal Beyatlı

[isim]

  • Eski Yunan, Roma ve XVII. yüzyıl Fransız sanatıyla ilgili sanatçı veya eser

    Yunan klasikleri. Fransız klasikleri.

  • Eski Yunan ve Roma çağı dili ve sanatı ile ilgili olan

    Klasik eserlerin oynandığı bir millî tiyatroları yok. - Haldun Taner

KESKİN

[sıfat]

  • Çok kesici, iyi kesen

    Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]

  • Tiz (ses)

    Bir kadın sesiydi bu. İnce ve keskin, dikkati hemen kapan ve bırakmayan bir ses. - Peyami Safa

[mecaz]

  • Kırıcı, incitici

    En yakın dostlarının bile kusurlarını keskin bir dille yüzlerine vururmuş. - Haldun Taner

[mecaz]

  • Etkili, sert

    Masanın başında, güneşten yanmış yüzü, sert ve derin çizgilerle dolu, keskin bakışlı, kıranta bir adam oturuyor. - Esat Mahmut Karakurt

[mecaz]

  • Kıvrak

    Bu çeneyle atbaşı giden keskin bir zekâsı var. - Cahit Sıtkı Tarancı

[mecaz]

  • Hassas

[mecaz]

  • Dikkatli

[argo]

  • Zampara

Ata Sözleri ve Deyimler

  • keskin sirke küpüne (veya kabına) zarar
  • keskin zekâ keramete kıç attırır

Birleşik Kelimeler: keskin nişancı, gözü keskin

[isim]

  • Kırıkkale iline bağlı ilçelerden biri

LİSANİ (Kelime Kökeni: Arapça lisānī)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Dille ilgili

NEKAİS (Kelime Kökeni: Arapça neḳāʾiṣ)

[eskimiş]

  • Eksiklikler, noksanlıklar