YAMALANIŞ Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

YAMALANIŞ harflerini içeren 5 harfli 25 kelime bulunuyor. 5 harfli YAMALANIŞ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

YANIŞ11, YAŞAM11, YAŞLI11, ŞAYAN10, AŞAMA9, ALMAŞ9, MAYIN9, ŞANLI9, ŞAMAN9, YILMA9, YALIM9, MALYA8, MAYNA8, YILAN8, YAMAN8, YANLI8, YANMA8, YALIN8, ALYAN7, NAMLI7, YANAL7, YALAN7, ANLAM6, ANALI6, ALMAN6

ANLAM

[isim]

[dil bilimi]

  • Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, meal, fehva, deme, mazmun, medlul, valör

[mantık]

  • Bir önermenin, bir tasarının, bir düşüncenin veya eserin anlatmak istediği şey

Ata Sözleri ve Deyimler

  • anlam çıkarmak
  • anlamına gelmek
  • anlam vermek

Birleşik Kelimeler: anlam aykırılığı, anlam bayağılaşması, anlam bilimi, anlam bilimsel, anlam daralması, anlam değişmesi, anlam genişlemesi, anlam iyileşmesi, anlam kayması, anlam kötüleşmesi, bağlamsal anlam, eş anlam, ikiz anlam, bir anlamda

ANALI

[sıfat]

  • Anası olan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • analı kuzu, kınalı kuzu

Birleşik Kelimeler: analıkızlı

ALMAN (Kelime Kökeni: Fransızca allemand)

[isim]

  • Cermen soyundan olan halk
  • Bu halktan olan kimse

Birleşik Kelimeler: Alman gümüşü, Alman papatyası, Almansever, Alman usulü

ALYAN (Kelime Kökeni: İngilizce allen)

[isim]

[teknik]

  • Cıvataları çıkarıp takmaya yarayan, altıgen kesitli, L biçiminde alet

Birleşik Kelimeler: alyan anahtarı

NAMLI

[sıfat]

  • Ünlü

    Namlı, şanlı, iri yarı bir delikanlının buncacık kıza âşık olması ne demekti? - İlhan Tarus

Birleşik Kelimeler: namlı şanlı

[isim]

[halk ağzında]

  • Samanından ayrılmış arpa, buğday yığını

YANAL

[sıfat]

  • Yanda olan, yana düşen

[halk ağzında]

  • Alaca, iki renkli

    O dalın ucunda bir yanal alma / Almasını al da dalını yolma - Halk türküsü

Birleşik Kelimeler: yanal yüzey

YALAN

[isim]

  • Doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz, kıtır

    Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır. - Ahmet Haşim

  • Yalancı kimse

    Yalansın bizim oğlan.

[sıfat]

  • Uydurma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yalana şerbetli olmak
  • yalan atmak (veya kıvırmak)
  • yalan çıkmak
  • yalanı çıkmak
  • yalanını yakalamak (veya tutmak)
  • yalan yere
  • yalan yere yemin etmek

Birleşik Kelimeler: yalan dolan, yalan dünya, yalan haber, yalan makinesi, yalan yanlış, beyaz yalan, katmerli yalan, kuyruklu yalan

MALYA

[isim]

  • Deniz dibinde otlara takılmış oltayı kurtarmaya ve deniz derinliklerinden ağ, halat, sicim vb. şeyleri çıkarmaya yarayan dört tırnaklı demir

MAYNA (Kelime Kökeni: İtalyanca maina)

[isim]

[denizcilik]

  • Yelken indirme, fora karşıtı

[argo]

  • Bırakılma, son verilme

    Kavga mayna oldu.

[ünlem]

[denizcilik]

  • `İndir` anlamında kullanılan bir seslenme sözü

    Martı'ya beş metre kala `mayna!` diye bağrıldı. - Halikarnas Balıkçısı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • mayna etmek

YILAN

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Sürüngenlerden, ayaksız, ince ve uzun olanların genel adı, yerdegezen, uzun hayvan

    Ok yılanı. Su yılanı. Çıngıraklı yılan. Gözlüklü yılan.

[sıfat]

[mecaz]

  • Sinsi ve hain

    Gözlerinde ancak annemin bildiği bir yılan ışıltısıyla gülüyor. - Yusuf Ziya Ortaç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yılan gibi
  • yılan gibi sokmak
  • yılanın kuyruğuna basmak

Birleşik Kelimeler: yılan balığı, yılanbaşı, yılan çıyan, yılan çiçeği, yılan derisi, yılandili, yılan gömleği, yılan hikâyesi, yılaniğnesi, yılan kavı, yılankavi, yılankemiği, yılan taşı, yılanyastığı, çıngıraklı yılan, gözlüklü yılan, karayılan, kör yılan, sağır yılan, ağaç yılanı, boa yılanı, deniz yılanı, katır yılanı, mercan yılanı, ok yılanı, su yılanı

YAMAN

[sıfat]

  • Güç, etki veya beceri bakımından alışılmışın üzerinde olan (kimse)

    Sen yaman bir inkılapçı olacaksın Yıldız. - Aka Gündüz

  • Kötü, korkulan (kimse)
  • Alışılmadık, olağanın dışında

    Köhne çatısı yaman bir gürültü ile birdenbire sarsıldı. - Ercüment Ekrem Talu

YANLI

[isim]

  • Yandaş

Birleşik Kelimeler: çok yanlı, tek yanlı

YANMA

[isim]

  • Yanmak işi

    Vücudumda yanma ile beraber garip bir titreme de vardı. - Reşat Nuri Güntekin

[kimya]

  • Bir cismin oksijenle birleşmesi sırasında ortaya çıkan olayların tümü

YALIN

[isim]

[halk ağzında]

  • Alev

[sıfat]

  • Gösterişsiz, süssüz, sade (söz, yazı)

[halk ağzında]

  • Çıplak, kınından çıkmış

    Dışarıdan içeriye ellerinde yalın kasaturalarla polisler daldı. - Ercüment Ekrem Talu

Birleşik Kelimeler: yalın ad, yalın ayak, yalın cümle, yalın durum, yalıngöz, yalın hâl, yalın isim, yalın kat, yalın kelime, yalın kılıç, yalın sıfat, yalın tümce, yalın üslup, yalın yapıldak, yalın zaman, yalın zarf

AŞAMA

[isim]

  • Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye
  • Varılması istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri, evre, basamak, adım, merhale

    Onlar biçkiyi, provayı öğrenme aşamasına gelmişlerdi. - Ayla Kutlu

[spor]

  • Bir yarışın belirli uzaklığı kapsayan bölümlerinden her biri, etap

Birleşik Kelimeler: aşama sırası