[isim]

[denizcilik]

• Rüzgâr veya dalgaların etkisiyle geminin bir sancağa, bir iskeleye yatıp kalkması

• İki yana sallanarak, eğilerek yürüme

  İkisi de yalpada, kol kola tutunmasalar yere yıkılacaklar. - Sermet Muhtar Alus

[fizik]

• Mekanik bir parçanın genel düzlemden kısmen sapması

Ata Sözleri ve Deyimler

• yalpa vurmak
• yalpa yapmak

[isim]

[halk ağzında]

• Dalkavuk

• Sarp yer, uçurum

[sıfat]

• Sokulgan, cana yakın

[isim]

• Yalpalamak işi

  Ruh muvazenesi yalpalamaya başlayınca nesil ahengi kaybolmaya yüz tutar ve şimdiki manzara doğar. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

• Dalkavukluk

[nesnesiz]

• Dengesi bozularak bir sağa, bir sola eğilmek

  Lodoslu deniz aşağıdaki kıyıyı dövdükçe koca bina derinden derine yalpalardı. - Cahit Uçuk

[mecaz]

• Kararsızlık içinde kalarak ne yapacağını bilmemek

  Böylece bu medeniyete mahkûm edilmiş olan insanlar kendileri için çekilmiş iki çizgi arasında yalpalayıp duruyorlar. - İsmet Özel

[isim]

• Yalpalanmak durumu

[isim]

• Yalpalatmak işi

[nesnesiz]

• Sallanmak, bir o yana bir bu yana gidip gelmek

[-i]

• Yalpalamasına sebep olmak