YAKIŞTIRMAK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

YAKIŞTIRMAK harflerini içeren 8 harfli 27 kelime bulunuyor. 8 harfli YAKIŞTIRMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

KIYIŞMAK16, YIKIŞMAK16, AYTIŞMAK15, AYRIŞMAK15, YAKIŞMAK15, YATIŞMAK15, YARIŞMAK15, KIRIŞMAK14, KAYTARIŞ14, TIKIŞMAK14, AŞTIRMAK13, AŞIRTMAK13, KARIŞMAK13, KARKAMIŞ13, KATIŞMAK13, KARMAŞIK13, TAKIŞMAK13, TAŞIRMAK13, YIKTIRMA13, AYIRTMAK12, KAYIRMAK12, KAYIRTMA12, KAYITMAK12, YIKATMAK12, YAKTIRMA12, YATIRMAK12, KIRITMAK11

KIRITMAK

[nesnesiz]

  • Hoş görünmek çabasıyla cilveli davranışlarda bulunmak

    Biraz kırıttı, çekildi gitti. - Hüseyin Cahit Yalçın

AYIRTMAK

[-e]

[-i]

  • Ayırma işini yaptırmak

KAYIRMAK

[-i]

  • Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek

    Bizi kayıran, arayan yok. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Birini, başkalarının veya işin zararı pahasına tutmak

    Güzelle yüceltirim insanlığı, işim bu / Çirkini, kabayı ve hamı kayıramam ki - Ahmet Muhip Dranas

  • Birine haksız yere kolaylıklar sağlamak, iltimas etmek

KAYIRTMA

[isim]

  • Kayırtmak işi

KAYITMAK

[-den]

[halk ağzında]

  • Bir şeyi yapmaktan vazgeçmek, bir karardan dönmek, nükûl etmek, rücu etmek

YIKATMAK

[-e]

[-i]

  • Yıkama işini yaptırmak

YAKTIRMA

[isim]

  • Yaktırmak işi

YATIRMAK

[-e]

[-i]

  • Bir kimsenin bir yere yatmasını sağlamak

    Çocuğu bir kenara yatırdım ve kadını omuzlarından tutup bir taşa dayadım. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[-i]

[-de]

  • Uyutmak

    Gece beni en üst katta bir odada yatırdılar. - Ömer Seyfettin

[-i]

  • Eğmek, yatık duruma getirmek

    Yağmur ekinleri yatırdı.

[-i]

  • Konuk etmek
  • Parayı, işletmek amacıyla bir yere vermek

    Eline geçen serveti emlake yatırıyordu. - Ercüment Ekrem Talu

  • Parayı ödemek amacıyla bir kuruluşa vermek, teslim etmek

    Telefon parasını PTT'ye yatırdım.

  • Bir yiyeceği korumak veya tatlandırmak amacıyla tuz, soğan, yağ vb.nde bir süre bekletmek

    Pastırmayı çemene yatırmak.

[-i]

  • Düzeltmek, bastırmak, yassıltmak

    Kemal Rıfat avucunun içiyle saçlarını yatırıyor. - Attila İlhan

  • Harcamak

    Sınırlı hoca aylığının yarısını her ay kitaplara yatırır. - Haldun Taner

[argo]

  • Başarısızlığa uğramasına yol açmak

AŞTIRMAK

[-e]

[-i]

  • Aşma işini yaptırmak

AŞIRTMAK

[-e]

[-i]

  • Aşırma işini yaptırmak
  • Aşırmak

KARIŞMAK

[-e]

  • İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek

    Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

  • Düzensiz, dağınık olmak

    Yanıma her tarafı titreyerek sapsarı, sakal bıyığa karışmış bir hâlde geldi. - Refik Halit Karay

[nesnesiz]

  • Bulanmak, duruluğunu yitirmek

    Hava birden karıştı. Zihnim karıştı.

[nesnesiz]

  • Açıklığını yitirmek, anlaşılması güçleşmek

    Kaymakam işin karıştığını anlayarak... - Memduh Şevket Esendal

  • Müdahale etmek, araya girmek

    Sokakta herkes kadın kıyafetine karışmak hakkını kendinde görürdü. - Falih Rıfkı Atay

  • Engellemek, araya girmek
  • Bir araya gelmek, katılmak

    Bingazi'deki muharebeye karışmak için beraber yola çıktığım arkadaş Kahire'de hastalanmıştı. - Ömer Seyfettin

  • İlgilenmek, müdahale etmek, el atmak

    Ben, dedim, başkalarının soyadlarına nasıl karışabilirim? - Memduh Şevket Esendal

  • Yetkisinde bulunmak, bakmak, iş edinmek, işi olmak

    Bu işe belediye karışır.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karışanı görüşeni olmamak

KARKAMIŞ

[isim]

  • Gaziantep iline bağlı ilçelerden biri

KATIŞMAK

[-e]

  • Bir topluluğa karışmak, katılmak

    O da bize katıştı.

KARMAŞIK

[sıfat]

  • İçinde aynı cinsten birçok öge bulunan, birbirine az çok aykırı birçok şeyden oluşan, mudil

    Bu çeşitten karmaşık soruları bir çırpıda çözmeye kalkışacak değilim buracıkta. - Nermi Uygur

[kimya]

  • Çözeltide kendisini oluşturan parçalara iki yönlü olarak ayrışan (iyon veya birleşik), kompleks

[teknoloji]

  • Üstün teknolojisi olan, sofistike

[mecaz]

  • Ögelerinin veya gerekli işlemlerin sayısının çokluğu, çeşitliliği yüzünden anlaşılması, yapılması güç olan, komplike

[mecaz]

  • Anlaşılması güç olan (durum), sofistike

Birleşik Kelimeler: karmaşık sayı

TAKIŞMAK

[-i]

[-le]

  • Birbirine takılmak
  • Anlaşmazlığa düşmek, kavgaya tutuşmak, ağız kavgası yapmak