YAKINSAMAK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler
YAKINSAMAK harflerini içeren 6 harfli 33 kelime bulunuyor. 6 harfli YAKINSAMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
YASMIK11,
KANMAK
- Söylenilen sözün, anlatılan konunun doğruluğuna inanmak
- Tatlı sözlere aldanmak
-
Bir gereksinimini, bir isteğini yeteri kadar karşılamış olmak, doymak
Siz bile bu şekil, renk, koku zenginliğine kanmış ve yorulmuş ruhunuzla... - Reşat Nuri Güntekin
-
Yetinmek, iktifa etmek
Odalarının keçeleri üstüne serilmiş seccadelerde bazen namaz kılmakla kanmayarak çoraplarını çıkarır. - Ahmet Hamdi Tanpınar
KANAMA
-
Kanamak işi, nezif
Burun kanaması, diş kırılması, ötede beride ufak tefek sıyrıklar ve şişler... - Reşat Nuri Güntekin
Birleşik Kelimeler: beyin kanaması
KASNAK
- Enli çember
- Kalbur, tel vb. şeylerin tahta çemberi
- Nakış işlemek için gergef gibi kullanılan, kumaşı germeye yarayan, tahtadan çember
- Bir sütunun gövdesini oluşturan silindir biçimindeki taşların her biri
- Kıyıları oluk biçiminde pervazlı, metal ve tahtadan yapılmış çember
- Pehlivanların giydikleri kispetin bele gelen bölümü
- Makinelerde, bir milden başka mile hareket geçiren kayışların takıldığı demir çember
Ata Sözleri ve Deyimler
- kasnak işlemek
Birleşik Kelimeler: paça kasnak
AKASMA
- Düğün çiçeğigillerden, beyaz çiçek veren, bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen, sarmaşık özelliği gösteren bir bitki, yaban asması, orman sarmaşığı, meryemana asması (Clematis vitalba)
AKYAKA
- Kars iline bağlı ilçelerden biri
AKSAMA
-
Aksamak işi
Aradan yedi sekiz ay geçmiş, hiç aksama olmamıştı ödemelerde. - Yusuf Ziya Ortaç
KANYAK (Kelime Kökeni: Fransızca cognac)
- Konyak
KAKIMA
- Kakımak işi
KINAMA
- Kınamak işi, ayıplama, takbih
Birleşik Kelimeler: kınama cezası
KASMAK
- Kasları gergin duruma getirmek
- Kısaltmak
- Daraltmak
- Bölmek, ayırmak
- Baskısı altında tutmak
Ata Sözleri ve Deyimler
- kasıp kavurmak
Birleşik Kelimeler: kasım kasım
KAYNAK
-
Bir suyun çıktığı yer, kaynarca, pınar, memba, göz
Sonra yavaşça kaynağa doğru eğildi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Bir şeyin çıktığı yer, menşe
İnanılır kaynaklardan alınan haberlere göre...
-
Gelir, kazanç, sağlık vb.ni sağlayıcı öge
Yabancı bir idare, iktisat, ticaret, memleketin bütün kazanç kaynaklarına musallat olur. - Falih Rıfkı Atay
-
Araştırma ve incelemede yararlanılan belge, referans
Tapu kayıtları onun XVI. yüzyılda yaşadığını gösteren başlıca kaynaklardandır.
- Herhangi bir bilim dalında yazılmış olan yazı veya eserlerin bütünü, literatür
- İki metal veya yapay parçayı ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırıp yapıştırma işi
- Sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girme işi
-
Herhangi bir enerjinin oluşup çevreye yayıldığı yer
Işık kaynağı.
Isı kaynağı.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaynağını (bir şeyden) almak
- kaynak yapmak
Birleşik Kelimeler: kaynakhane, kaynak kişi, kaynak korozyonu, kaynak makinesi, kaynak suyu, öz kaynak, bağımlı akım kaynağı, buzul kaynağı, elektrik kaynağı, enerji kaynağı, gelir kaynağı, güç kaynağı, haber kaynağı, ilham kaynağı, kesintisiz güç kaynağı, yer altı kaynakları
SANMAK
-
Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek, zanneylemek
Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı. - Adalet Ağaoğlu
-
Gibi gelmek, farz etmek
Bu hareketimi tamamıyla histen gelen bir şey sandı. - Peyami Safa
-
Bir şey veya kimsenin ... olduğunu düşünmek
Doktor Sevim, hastayı ilk gördüğü an kendinde değil sanmıştı. - Attila İlhan
Birleşik Kelimeler: varsanı
AKASYA (Kelime Kökeni: Fransızca acacia)
-
Baklagillerden, sıcak iklimlerde birçok türü yetişen ve tanen, zamk, boya vb. maddelerin yapımında kullanılan bir ağaç (Acacia)
Akasyaların salkım salkım çiçek açacakları tutmuş. - Bedri Rahmi Eyuboğlu
- Baklagillerden, yurdumuzda yetişen bir süs ve gölge ağacı, salkım ağacı, yalancı akasya (Robinia pseudoacacia)
Birleşik Kelimeler: gümüşi akasya, yalancı akasya, zamk akasyası
KISMAK
-
Sesi azaltmak, alçaltmak
Radyoyu biraz kısar mısın?
-
Gözü biraz kapamak
Adam göz kapaklarını kısarak bir hesapladı. - Necati Cumalı
-
Ezmek, büzmek, daraltmak
Omuzlarını kısar, ellerini cebinden çıkarır, atar ağzından sigarasını. - Sait Faik Abasıyanık
- Lamba ışığını azaltmak
-
Sıkıştırmak
Birden susan köpek kuyruğunu bacaklarının arasına kıstı. - Ömer Seyfettin
-
Masraf, harcama vb.ni azaltmak
Kes üç kuruş ekmekten / Beş kuruş etten kıs - Behçet Necatigil
- Verilen hak ve özgürlüklerin sınırını daraltmak
- Pintilik etmek
KAYMAK
- Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman, krema
- Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz
- Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka
- Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- kaymağını almak (veya yemek)
- kaymağı seven mandayı yanında taşır
- kaymak bağlamak (veya tutmak)
- kaymak gibi
Birleşik Kelimeler: kaymakaltı, kaymak kâğıdı, kaymak tabakası, kaymak takımı, kaymak taşı, Afyon kaymağı, kireç kaymağı, nişadır kaymağı
-
Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek
Sol tekerlekler küçük bir hendeğin içine kaydı. - Osman Cemal Kaygılı
- Kaygan bir yüzey üzerinde birdenbire dengesini yitirmek
- Durum değiştirmek
-
Anlamı değişmek
Bazen kelimeler başka anlamlara kayar.
- Kurtulmak
- Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakasının gevşemesi sonucu üst tabaka oynamak
- Görüş, düşünce veya tutumunu değiştirmek
- Cinsel ilişkide bulunmak
Birleşik Kelimeler: kaykaç, kaykay, sinekkaydı