YAKUTUMSU Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
YAKUTUMSU harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli YAKUTUMSU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
KUYUM10,
MAKTU (Kelime Kökeni: Arapça maḳṭūʿ)
- Kesik
- Kesin olarak değeri biçilmiş
- Ölçü ile satılmayan, götürü
Birleşik Kelimeler: maktu fiyat
UTMAK
- Yenmek
- Ütmek (II)
KUSMA
-
Kusmak işi, istifra
Bütün bir gece onun başını kucağımda yatırarak ikide bir kusmasına yardım ediyordum. - Asaf Halet Çelebi
- Üzerine bir boya uygulandığında alttaki rengin üste çıkması
KAMUS (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmūs)
-
Sözlük
İstanbul sözündeki İstanbul kelimesinin manalarını anlatmak için koca bir kamus lazım. - Falih Rıfkı Atay
- Büyük sözlük
MUSKA (Kelime Kökeni: Arapça nusḫa)
-
İçinde dinsel veya büyüleyici bir gücün saklı olduğu sanılan, taşıyanı, takanı veya sahip olanı zararlı etkilerden koruyup iyilik getirdiğine inanılan bir nesne, yazılı kâğıt vb., hamaylı
İnsan, üstünde tercihen boynunda mutlaka bir muska taşımalıydı. - Abdülhak Şinasi Hisar
- Üçgen biçiminde katlanmış olan şey
Birleşik Kelimeler: muska böreği
MAKÛS (Kelime Kökeni: Arapça maʿkūs)
- Ters çevrilmiş, baş aşağı getirilmiş
-
Uğursuz, kötü
Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz. - Atatürk
SUMAK (Kelime Kökeni: Arapça summāḳ)
- Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
- Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan mercimeğe benzeyen meyvesi
SUKUT (Kelime Kökeni: Arapça suḳūṭ)
-
Düşme
Bu davanın sukutunu talep ederim. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- sukut etmek
Birleşik Kelimeler: sukutuhayal
SAMUT (Kelime Kökeni: Arapça ṣamūt)
- Susan, suskun
YUTAK
- Ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk
Birleşik Kelimeler: yutak iltihabı
YAKUT (Kelime Kökeni: Arapça yāḳūt)
- Pembe veya erguvan tonları ile karışık koyu kırmızı renkte, saydam bir korindon türü olan değerli taş
-
Bu taştan yapılmış veya bu taşla süslenmiş
Yakut yüzük.
Birleşik Kelimeler: gök yakut
- Kuzeydoğu Sibirya'da yaşayan bir Türk topluluğu veya bu topluluktan olan kimse, Saha
KUYTU
-
Issız, sessiz ve göze çarpmayan, tenha (yer)
Kahvenin kuytu bir köşesinde bağıra bağıra konuşuyorlardı. - Sait Faik Abasıyanık
-
Uğrak olmayan, içerlek, sapa (yer)
Dükkân kuytu yerde olduğundan işlemiyor.
- Güneş ışığı veya rüzgâr almayan (yer)
KUMSU
- Kumu andıran, kuma benzeyen, kum gibi
MUKUS (Kelime Kökeni: Fransızca mucus)
- Solunum yolları ve sindirim organlarının hücreleri tarafından salgılanan madde
UYMAK
-
Ölçüleri birbirini tutmak
Ayakkabı ayağına iyi uydu.
-
Renk, biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmek
Kravat ceketine uymuş.
-
Zevke, anlayışa uygun düşmek
Sizin tutumunuz bizim görev anlayışımıza uyuyor.
-
Bir inanca, bir anlayışa, bir duruma veya egemen bir güce uygun davranışta bulunmak, riayet etmek
Şu acayip sevdaları bırak, muhite uy, zamana uy, hayatını mükemmel kazanırsın. - Peyami Safa
-
Bağlı kalmak, tabi olmak
Birtakım kayıt ve şartlara uymalıydı.
-
Uygun düşmek, münasip olmak
Her cihette birbirine uyacak kadın erkek bulmak dünyada kabil değildir. - Hüseyin Cahit Yalçın
Birleşik Kelimeler: uyaroğlu