Yaka ile Başlayan Kelimeler

YAKA ile başlayan 25 kelime bulunuyor. Başında YAKA olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yaka kelimesinin anlamı nedir? Yaka ile biten kelimeler. İçinde yaka olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

13 Harfli Kelimeler

YAKAMOZLANMAK21

12 Harfli Kelimeler

YAKAMOZLANMA20

10 Harfli Kelimeler

YAKALIKSIZ18, YAKALANMAK13, YAKALATMAK13

9 Harfli Kelimeler

YAKAMOZLU17, YAKALANIŞ15, YAKALIKLI13, YAKALAMAK12, YAKALATMA12, YAKALANMA12

8 Harfli Kelimeler

YAKARMAK11, YAKALAMA11, YAKAKENT10

7 Harfli Kelimeler

YAKAMOZ14, YAKASIZ14, YAKARIŞ13, YAKARCA12, YAKACAK12, YAKALIK10, YAKARMA10

6 Harfli Kelimeler

YAKAZA11, YAKALI9, YAKARI9

4 Harfli Kelimeler

YAKA6

YAKA

[isim]

  • Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü

    Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Giysilerin boyna gelen bölümüne eklenen ve türlü biçimlerde olan parçası
  • Kıyı, kenar, taraf

    Sokağın karşı yakasına geçtiler. - Memduh Şevket Esendal

  • Eğik yerey
  • Yapıların saçaklarında, suyun içeriye sızmasını önlemek için kiremidin altıyla oluk arasına konulan metal levha
  • Semt

[denizcilik]

  • Sahil

[denizcilik]

  • Yelkenlerin kenar ve köşeleri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yaka bir tarafta, paça bir tarafta
  • yakadan atmak
  • yakadan geçirmek
  • yaka ısırmak
  • yakası açılmadık
  • yakasına (veya yakasından) asılmak (veya yapışmak)
  • yakasına çökmek
  • yakasına sarılmak
  • yakasını bırakmamak
  • yakasını kaptırmak
  • yaka silkmek
  • yakayı (veya yakasını) kurtarmak (veya sıyırmak)
  • yakayı ele vermek

Birleşik Kelimeler: yaka kartı, yaka paça, balıkçı yaka, bisiklet yaka, degaje yaka, haydari yaka, karayaka, kayık yaka, sosis yaka, şapşal yaka, V yaka

YAKALI

[sıfat]

  • Herhangi bir biçimde yakası olan

    Damat orta yaşlı bir zat olup kadife yakalı lacivert bir palto giymişti. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: yakalı kamçılılar, altın yakalı, beyaz yakalı, çelik yakalı, mavi yakalı, pembe yakalı, yeşil yakalı

[isim]

[halk ağzında]

  • Boynu üzerinde manto yakasına benzeyen tüyleri bulunan bir tür güvercin

YAKARI

[isim]

  • Yakarış

YAKAKENT

[isim]

  • Samsun iline bağlı ilçelerden biri

YAKALIK

[isim]

  • Yaka yapılmaya uygun olan şey
  • İlköğretim öğrencilerinin önlüklerinin üzerine taktıkları yaka
  • Erkek gömleklerinin üzerine takılan eğreti yaka

    Karıları incik boncuk içinde, erkekler ekseri yakalık bile alıp takmıyorlar. - Halide Edip Adıvar

YAKARMA

[isim]

  • Yakarmak işi

    Hasılı isyan bayrağını çekti Miralay Bey. Yalvarma yakarma artık hiçbir şey para etmiyor. - Refik Halit Karay

YAKARMAK

[-e]

  • Israrlı bir biçimde istemek, yalvarmak

    Yalvarmak, yakarmak nafile bugün / Gözünün yaşına bakmadan gider - Cahit Sıtkı Tarancı

  • Tanrı'ya içten yalvararak dua etmek, niyaz etmek

Birleşik Kelimeler: yalvarış yakarış

YAKALAMA

[isim]

  • Yakalamak işi

    Pokerde blöf yakalama meraklısı idi. - Tarık Buğra

[hukuk]

  • Sanığın yargıç kararı olmaksızın hürriyetinin kısıtlanmasını doğuran koruma önlemi

    Lakin erler onu da yakalamanın kolayını bulmuşlardı. - Arif Nihat Asya

YAKAZA (Kelime Kökeni: Arapça yaḳaẓa)

[isim]

[eskimiş]

  • Uyanıklık

    Hain bir hastalık onun kavi ve güzel vücudunu ve uyuşmaz bir menfaatperestlik yakazası da onun ahlaki mesleğini yendi ve yere serdi. - Hamdullah Suphi Tanrıöver

YAKALAMAK

[-i]

  • Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak

    Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım. - Refik Halit Karay

  • Kaçan kimseyi ele geçirmek, derdest etmek
  • Bir kimsenin gitmesini engellemek, durdurmak

    Bu defa Tevfik'i dükkânın kapısında yakaladılar, aynı şeyi ona açtılar. - Halide Edip Adıvar

  • Bir kimseyi hoşa gitmeyecek bir durumda bulmak, bir kimsenin suçu ortaya çıkmak

    Kocasını bir kadınla yakalamış.

  • Söz, bakış veya işareti fark etmek
  • Birdenbire etkisi altına almak

    Yağmur bizi yolda yakaladı.

  • Arayarak veya rastlantı sonucu bulup bağlantı kurmak

    Zehra, Yorgaki'nin müziğini herhangi bir yerinden yakalıyor. - Attila İlhan

  • Avlamak, tuzakla ele geçirmek
  • Tutturmak

    Sayısal Loto'da beşi yakaladım.

  • Aynı düzeye gelmek

    Türkiye geçen senenin ihracat rakamlarını yakaladı.

YAKALATMA

[isim]

  • Yakalatmak işi

YAKALANMA

[isim]

  • Yakalanmak işi

YAKARCA

[isim]

[halk ağzında]

  • Tatarcık

YAKACAK

[isim]

  • Odun, kömür gibi ısı sağlamak amacıyla yakılan madde, mahrukat

YAKALANMAK

[nesnesiz]

  • Yakalama işi yapılmak, ele geçirilmek
  • Birinin kendisini zor duruma düşürecek bir şeyi, bir suçu ortaya çıkmak
  • Bir hastalığa tutulmak

    Nezleye yakalandı.

  • Karşılaşmak istenilmeyen birine veya kötü bir duruma tutulmak

    Evden çıkarken o adama yakalandı. Yağmura yakalandı.