Yaba ile Başlayan Kelimeler

YABA ile başlayan 28 kelime bulunuyor. Başında YABA olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Yaba kelimesinin anlamı nedir? İçinde yaba olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

YABANCILAŞTIRMA28

13 Harfli Kelimeler

YABANCILAŞMAK25, YABANILLAŞMAK22

12 Harfli Kelimeler

YABANCILAŞMA24, YABANCILAMAK21, YABANILLAŞMA21, YABANİLEŞMEK20

11 Harfli Kelimeler

YABANCILAMA20, YABANCILLIK20, YABANİLEŞME19

10 Harfli Kelimeler

YABANCILIK19, YABANSILIK17, YABANSIMAK17, YABANILLIK16, YABANTIRAK15

9 Harfli Kelimeler

YABANSIMA16, YABALAMAK14, YABANİLİK13

8 Harfli Kelimeler

YABANCIL16, YABANİCE15, YABALAMA13, YABANLIK13

7 Harfli Kelimeler

YABANCI15, YABANSI13, YABANIL12

6 Harfli Kelimeler

YABA10

5 Harfli Kelimeler

YABAN9

4 Harfli Kelimeler

YABA8

YABA

[isim]

  • Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde, tahtadan tarım aracı

YABAN (Kelime Kökeni: Farsça yābān)

[isim]

  • İnsan yaşamayan ıssız yer
  • Vahşi olan, evcil olmayan canlı

    Yaban keçisi. Yaban kedisi.

  • Kendi kendine yetişen bitki

    Yaban sarımsağı.

  • Aile ocağından uzak olan yer

    Az değildir varmadan senin gibi yurduna / Post verenler yabanın hayduduna, kurduna - Faruk Nafiz Çamlıbel

[sıfat]

  • Issız

    Yalnız, yaban ormanda yaşayan yerliler bu zehrin ilacını bilirler. - Falih Rıfkı Atay

[halk ağzında]

  • Yabancı, el, yerli halktan olmayan kimse

    Yerliler bize yaban derler ve aramıza katılmazlardı. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yabana atmak
  • yabana gitmek
  • yabana söylemek

Birleşik Kelimeler: yaban arısı, yaban armudu, yaban asması, yaban baklası, yaban çileği, yaban defnesi, yaban domuzu, yaban enginarı, yaban eriği, yaban eşeği, yaban fesleğeni, yaban gülü, yaban havucu, yaban inciri, yaban kazı, yaban keçisi, yaban kedisi, yaban keteni, yaban koyunu, yaban maydanozu, yaban mersini, yaban nanesi, yaban ördeği, yaban pancarı, yaban pazısı, yaban sümbülü, yaban tavşanı, yaban teresi, yaban turpu, yaban yasemini, yazı yaban

YABANİ

[sıfat]

  • Doğada yaşayan, evcil olmayan (hayvan), evcil karşıtı
  • Doğada kendiliğinden yetişen (bitki)

[mecaz]

  • Görgüsü olmayan, kaba ve hoyrat (kimse)

    Babası, dağdan gelme, dangıl dungul bir yabaniymiş. - Sermet Muhtar Alus

Birleşik Kelimeler: yabani akdiken, yabani enginar, yabani gül, yabani hayvan, yabani ıspanak, yabani incir, yabani kimyon, yabani kiraz, yabani lahana, yabani marul, yabani menekşe, yabani mercanköşk, yabani sarımsak, yabani turp, gulyabani

YABANIL

[sıfat]

  • İlkel yaşayan (kimse), yabani, vahşi

[bitki bilimi]

  • İnsan bakımı ile yetişmemiş (bitki)

[hayvan bilimi]

  • Evcil olmayan (hayvan), vahşi

YABANİLİK

[isim]

  • Yabani olma durumu, yabanıllık
  • Yabanice davranış

YABALAMA

[isim]

  • Yabalamak işi

YABANLIK

[isim]

  • Bayram gibi önemli günlerde veya konukların yanına çıkarken giyilen yeni giysi, kişilik, adamlık

    Yabanlık lacivert entarisi, başörtüsü, çökük yanaklarıyla annesi kapıda bekliyordu. - Halide Edip Adıvar

  • Ekilmemiş, işlenmemiş toprak

    Benim çocukluğumda buraları hep yabanlıktı. - Halikarnas Balıkçısı

YABANSI

[sıfat]

  • Acayip

    Kaçmış uykum yabansı ormanlardan / Dağlar mağaralarla ovalara kaçmış - Fazıl Hüsnü Dağlarca

[mecaz]

  • Abartılı, görülmemiş, duyulmamış

    Kalabalıklaşan şehirlerde yapılarla elde edilebilen yabansı rantlar, insanları çileden çıkarıyor. - Aydın Boysan

YABALAMAK

[-i]

  • Yaba ile atmak veya savurmak

YABANTIRAK

[isim]

[bitki bilimi]

  • Sulak yerlerde yetişen bir tür dereotu (Anethum graveolens)

YABANİCE

[zarf]

  • Yabani bir biçimde

YABANCI

[sıfat]

  • Başka bir milletten olan, başka devlet uyruğunda olan (kimse), bigâne, ecnebi

    Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok. - Ruşen Eşref Ünaydın

  • Başka bir milletle ilgili olan

    Hiçbir millet, milletimizden daha çok yabancı unsurların inanç ve âdetlerine riayet etmemiştir. - Atatürk

  • Aileden, çevreden olmayan (kimse veya şey), özge

    Ben, yabancı bir adam, neme lazım, hiç sesimi çıkarmadım. - Memduh Şevket Esendal

  • Tanınmayan, bilinmeyen, yad

    Yabancı müşteri giremezdi kapısından. Gelenler hep edebiyat adamlarıydı. - Yusuf Ziya Ortaç

  • Aynı türden, aynı çeşitten olmayan

    Yağın içinde yabancı maddeler var.

  • Bir konuda bilgisi, deneyimi olmayan

    Bu uygulamanın yabancısıyım.

  • Belli bir yere veya kimseye özgü olmayan

    Yabancı arabalar buraya park edemez.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • yabancı gelmek
  • yabancı gibi durmak
  • yabancı saymak (veya tutmak)
  • yabancısı olmamak

Birleşik Kelimeler: yabancı çıta, yabancı dil, yabancı saha

YABANILLIK

[isim]

  • Yabanıl olma durumu, vahşilik, vahşet

YABANSIMA

[isim]

  • Yabansımak işi

YABANCIL

[sıfat]

  • Uzak, yabancı ülkelerle ilgili, bu ülkelerden getirilmiş, egzotik