VURDUMDUYMAZLIK Harflerini İçeren 6 Harfli Kelimeler

VURDUMDUYMAZLIK harflerini içeren 6 harfli 47 kelime bulunuyor. 6 harfli VURDUMDUYMAZLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

YUVALI16, DALDIZ14, UYUZLU14, VURMAK14, YALDIZ14, DUYURU13, KULVAR13, UZAYLI13, VARLIK13, YILMAZ13, DUYMAK12, DAZKIR12, DIZLAK12, KUZULU12, MUARIZ12, MAZLUM12, RADYUM12, UYUMLU12, YUMULU12, YAZLIK12, YARDIM12, ARZULU11, MIZRAK11, UYARIM11, UYKULU11, UYULMA11, UYUMAK11, YUMRUK11, YUMMAK11, ZAMKLI11, DURMAK10, KURMAY10, MUMLUK10, UYAKLI10, UMULMA10, YILMAK10, YUKARI10, ZIRLAK10, DARLIK9, KURULU9, KURUMA9, KUMALI9, RUMLUK9, ULUMAK9, YARLIK9, KURALI8, KUMRAL8

KURALI

[sıfat]

[askerlik]

  • Kurasını çekmiş, askere gitmeyi bekleyen (asker)

    Seferberlik başladığı zaman dertli analar nafakasını yok pahasına tefecilere satıyor, kuralı çocuklarına yol parası yetiştiriyorlardı. - Ruşen Eşref Ünaydın

KUMRAL

[isim]

  • Koyu sarı veya açık kestane rengi

[sıfat]

  • Teni ve saçları sarıya çalan açık buğday rengi olan(kimse)

    Ekrandaki Loretta, ince yapılı, uzun bacaklı, kumral, yeşil gözlüydü. - Elif Şafak

DARLIK

[isim]

  • Dar olma durumu

[mecaz]

  • Geçim zorluğu

[mecaz]

  • İç sıkıntısı

    Yüreği göğsünü yırtacak gibi hopluyor, boğazına bir darlık tıkanıyordu. - Ömer Seyfettin

Birleşik Kelimeler: gönlü darlık, ufku darlık, göğüs darlığı, gönül darlığı, mitral darlığı, nefes darlığı, soluk darlığı, yürek darlığı

KURULU

[sıfat]

  • Kurulmuş olan, yerleşmiş, oturmuş

    Herkes kendini damlara, kurulu cibinliklerin içine atardı. - Burhan Günel

Birleşik Kelimeler: kurulu düzen

KURUMA

[isim]

  • Kurumak işi

    O zaman güneşe bakan bu güzelim çayırlara oturup kurumayı bekliyorduk. - Ayla Kutlu

[kimya]

  • Boyanın çözücüsünün buharlaşması veya bağlayıcısının kimyasal tepkime gibi çeşitli yollarla sert bir film oluşması

KUMALI

[sıfat]

  • Kuması olan

RUMLUK

[isim]

  • Rum olma durumu

ULUMAK

[nesnesiz]

  • Köpek, kurt, çakal vb. hayvanlar uzun, iniltili, ağlar gibi bir ses çıkarmak

    Geceleyin çakallar etrafta dolaşır, ulurlardı. - Sait Faik Abasıyanık

  • İnsan iniltili ses çıkararak boğuk boğuk ağlamak

    Boğazında acı bir yumru, gözleri kupkuru, yüzükoyun mutfağın taşlarına kapandı, uludu. - Halide Edip Adıvar

YARLIK

[isim]

[tarih]

  • Ferman

DURMAK

[nesnesiz]

  • Hareketsiz durumda olmak

    Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • İşlemez olmak, çalışmamak

    Bileğimdeki saat durmuş. - Aka Gündüz

  • Bir yerde bir süre oyalanmak, eğlenmek, eğleşmek, tevakkuf etmek

    Yolda nerede çeşme gördümse durdum, elimi yüzümü yıkadım, su içtim. - Necati Cumalı

  • Dinmek, kesilmek

    Yağmur durdu.

  • Varlığını sürdürmek

    Türklerin yüzlerce yıl önceki kitabeleri hâlâ duruyor.

  • Var olmak

    Bu kadar dersim dururken sinemaya nasıl gideyim?

  • Beklemek, dikilmek

    Oturacak değil, ayakta duracak yer yok. - Reşat Nuri Güntekin

  • Yaşamak

    Anneannen duruyor mu?

  • Birisinin malı olarak bulunmak veya o malla ilişkisi olmak

    Yazlık eviniz hâlâ duruyor mu?

  • Kalmak

    Artık çok durmamış, yanındaki hanımla birlikte balodan çıkmış. - Mahmut Yesari

  • Bir yerde olmak veya bulunmak

    Aspirin getirmeyeceğini adı gibi biliyordu çünkü çekmecesinde dokunulmamış bir kutu duruyordu. - Tarık Buğra

  • Belli bir durumda, bir görevde bulunmak

    Her gelişimde ben de maçları seyreder, kaleci dururdum. - Haldun Taner

  • Ara vermek

    Sabahtan beri hiç durmadım.

  • Bir konuyla çok ilgilenmek, üstüne düşmek

[yardımcı fiil]

  • Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur: Çalışadurmak, bakadurmak, getiredurmak, yiyedurmak gibi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • dur! (veya durun!)
  • durdu durdu, turnayı gözünden vurdu
  • durduğu yerde (veya durduk yerde)
  • dur durak (veya dur dinlen veya dur otur) yok

Birleşik Kelimeler: duran top, durmuş oturmuş, dursuz duraksız, durup dinlenmeden, durup durup, durup dururken, süreduran

KURMAY

[isim]

[askerlik]

  • Harp akademilerine girerek eğitimlerini başarıyla bitirmiş subay, erkânıharp

[sıfat]

  • Kurmaylık yetkisi ve niteliği olan (subay)

    Bir de erkek kardeşleri varmış, bir kurmay binbaşı. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: kurmay başkanı, genelkurmay

MUMLUK

[isim]

  • Şamdan

[sıfat]

  • Herhangi bir sayıda mumu olan

    Üç mumluk şamdan.

[sıfat]

[fizik]

  • Herhangi bir mum gücünde olan

    Yüz mumluk ampul.

UYAKLI

[sıfat]

[edebiyat]

  • Uyağı bulunan, kafiyeli, mukaffa

UMULMA

[isim]

  • Umulmak durumu

YILMAK

[-den]

  • Bir işten gözü korkup vazgeçmek

    Konu hasıraltı edilince yılmıyor, bir kez daha yazıyordum. - Muzaffer İzgü

  • Bıkmak, usanmak

    Güçlüğün hiçbir çeşidinden yılmamak, dil arıtıcısı olmanın vazgeçilmez bir koşuludur. - Nermi Uygur