Vur ile Başlayan Kelimeler

VUR ile başlayan 33 kelime bulunuyor. Başında VUR olan kelimeler ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Vur ile biten kelimeler. İçinde vur olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

15 Harfli Kelimeler

VURDUMDUYMAZLIK36

12 Harfli Kelimeler

VURDUMDUYMAZ32

11 Harfli Kelimeler

VURGUNCULUK28, VURUŞKANLIK23

10 Harfli Kelimeler

VURGULAMAK23

9 Harfli Kelimeler

VURGUNLUK22, VURGULAMA22, VURUCULUK22, VURDURMAK20

8 Harfli Kelimeler

VURGUSUZ25, VURGUNCU24, VURUŞMAK20, VURUŞKAN19, VURDURMA19, VURUNMAK17, VURULMAK17

7 Harfli Kelimeler

VURGULU20, VURUŞMA19, VURULUŞ19, VURUNTU16, VURUNMA16, VURULMA16, VURMALI16

6 Harfli Kelimeler

VURUCU18, VURGUN18, VURTUT14, VURMAK14

5 Harfli Kelimeler

VURGU17, VUR16, VUR15, VURUK13, VURMA13

4 Harfli Kelimeler

VURU12

VURU

[isim]

  • Kalbin, gevşeyip kasılmasından ileri gelen atım hareketi

VURUK

[sıfat]

  • Çarpık, çarpılmış

VURMA

[isim]

  • Vurmak işi

    O adi herife vurmana içerlemiş de değilim. - Ahmet Ümit

Birleşik Kelimeler: başvurma, usa vurma

VURTUT

[isim]

  • Silahla yaratılan kargaşalık

    O vurtut içinde o da gitti.

[zarf]

  • Uzun uzun çekişerek, sıkı pazarlık ederek

    Vurtut, bir milyon liraya aldım.

VURMAK

[-e]

  • Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak

    Masaya vurmak. Birinin başına vurmak.

[-i]

  • Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak

    Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara giriyor. - Refik Halit Karay

  • Etkisi bir yere kadar uzanmak
  • Duyulmak, hissedilmek
  • Üzerinde görünmek, üzerine düşmek, yansımak, aksetmek

    Yıkık damından içeriye parça parça güneş vurur. - Refik Halit Karay

  • Olumsuz yönde etkilemek

    Kriz kitap dünyasını da vurdu.

[-e]

[-i]

  • Hızla değmek, çarpmak

    Kolumu duvara vurmuşum.

  • Sürmek

    Duvara boya, tahtaya cila vurmak. Yakı vurmak.

  • Takmak, koymak, bağlamak

    Seni buradan ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vurup öyle götürecekler! - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Bağlama, ilişkilendirmek

    Bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığına vurarak etrafını alırlar. - Refik Halit Karay

  • Olduğundan başka biçimde görünmek

    Deliliğe vurmak.

[nesnesiz]

  • Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak

    Bıçak vurmak.

[nesnesiz]

  • Uygulamak, basmak, koymak

    Damga vurmak.

  • Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak

[-i]

  • Amaçladığı şeye rast getirmek

[-i]

  • Hızla çarpmak

    Ayağını güm güm yere vurarak.

[-i]

  • Silahla yaralamak, öldürmek

    Bir gün kızı kurtarmışlar, ayıyı vurmuşlar. - Halide Edip Adıvar

  • Dokunmak, hasta etmek

    Bizim evin bacası çekmiyor. Bütün kış, maaile kömür vuruyor bizi bu yüzden. - Nazım Hikmet

[nesnesiz]

  • Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek

    Dolu, bu yıl ekinlerin çoğunu vurmuş. - Fikret Otyam

[nesnesiz]

  • Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak

    Kalbi öylesine kopacakmış gibi vuruyordu. - Haldun Taner

  • Piyango vb. çıkmak, isabet etmek

[-i]

  • Desteklemek, dayamak

    Akşam olunca kapının desteğini vurduk.

  • Çıkmak

    Su dışarı vurdu.

  • Sırtına, omzuna yerleştirmek

    Hamalın biri sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu. - Haldun Taner

  • Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak
  • Tavla oyununda pulu kırmak

[mecaz]

  • Manevi olarak yaralamak

[argo]

  • İçki içmek

[argo]

  • Kadeh tokuşturmak

[-i]

[argo]

  • Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak

    Birinin on milyon lirasını vurmak.

[-e]

[-i]

[matematik]

  • Çarpma işlemini yapmak

    İkiyi dörde vurursak sekiz eder.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • vur abalıya
  • vur aşağı tut yukarı
  • vur dediyse öldür demedi
  • vurduğu yerden ses gelmek
  • vurdukça tozumak
  • vur patlasın, çal oynasın
  • vurup kafayı yatmak (veya uyumak)

Birleşik Kelimeler: vurkaç, vurtut, başvurmak, dışa vurum

VURAÇ

[isim]

[spor]

  • Raket

VURUNTU

[isim]

  • Ateşleme bozukluğu veya yanmanın sıra dışı olması sebebiyle bir motorun içinden gelen gürültü

VURUNMA

[isim]

  • Vurunmak işi

VURULMA

[isim]

  • Vurulmak işi

    Kapının hızlı hızlı vurulmasıyla sıçrayarak uyandı. - Ayşe Kulin

VURMALI

[sıfat]

  • Vurularak çalınan (çalgı)

Birleşik Kelimeler: vurmalı çalgılar, vurmalı sazlar

VURUŞ

[isim]

  • Vurma işi

    Bazen kalbinin hafif ve sık çarpıntıları arasında ansızın tokmak gibi vuruşlar var. - Peyami Safa

[müzik]

  • Bir ölçüyü oluşturan eşit sürelerden her biri, darp

[müzik]

  • Tempo

[teknik]

  • Bir kuvvetin etkileme süresi ile şiddetinin çarpımından çıkarılan nicelik

Birleşik Kelimeler: çift vuruş, önleyici vuruş, serbest vuruş, başlama vuruşu, ceza vuruşu, kale vuruşu, korner vuruşu, köşe vuruşu

VURUNMAK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Kendine vurmak
  • Giyinmek, örtünmek

    Yaşmak vurunmak.

  • Koymak

VURULMAK

[nesnesiz]

  • Vurma işine konu olmak

    Yatak odasının kapısı vuruluyordu. - Mithat Cemal Kuntay

[-e]

[mecaz]

  • Âşık olmak, gönül kaptırmak, sevdalanmak

    Kim söylemiş beni / Süheyla'ya vurulmuşum diye - Orhan Veli Kanık

VURGU

[isim]

[dil bilgisi]

  • Konuşma, okuma sırasında bir hece veya kelime üzerine diğerlerinden daha farklı olarak yapılan baskı, aksan

Birleşik Kelimeler: vurgu uzunluğu, vurgu oyun, gevşek vurgu, ön vurgu, tonlu vurgu, kelime vurgusu, sözcük vurgusu

VURUCU

[sıfat]

  • Silah attığında hedefini vuran

[mecaz]

  • Etkileyici

Birleşik Kelimeler: vurucu güç, vurucu tim, başvurucu