VUKUFLU ile Oluşan Kelimeler (VUKUFLU Kelime Türetme)

VUKUFLU harflerinden oluşan 12 kelime bulunuyor. VUKUFLU kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Vukuflu kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

VUKUFLU22

6 Harfli Kelimeler

UFUKLU15

5 Harfli Kelimeler

VUKUF19

4 Harfli Kelimeler

UFUK12, UFUL12, VUKU12, KULU6

3 Harfli Kelimeler

FUL10, FLU10, ULU5, KUL4

2 Harfli Kelimeler

UF9

KUL

[isim]

  • Tanrı'ya göre insan

    Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez.

[tarih]

  • Köle

    Kendisi kabilenin beyinin kullarından birinin kızıydı. - Halide Edip Adıvar

[tarih]

  • Karavaş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kula kul olmak
  • kul etmek
  • kul köle olmak
  • kul kusursuz olmaz
  • kul olmak
  • kul sıkışmayınca (veya daralmayınca veya bunalmayınca) Hızır yetişmez
  • kulunuz

Birleşik Kelimeler: kul cinsi, kul hakkı, kul kâhyası, kul kethüdası, kul oğlanı, kuloğlu, kul taksimi, kul yapısı, buyruk kulu, emir kulu, kapı kulu

ULU

[sıfat]

  • Erdemleri bakımından çok büyük, yüce

    Aile uluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşmeler olur. - Reşat Nuri Güntekin

  • Çok yüksek, çok büyük olan (şey)

    Dökülen meyvelerinden fazla, açılmış çiçekleri bulunan bir ulu ağaç. - İbrahim Alâeddin Gövsa

KULU

[isim]

  • Konya iline bağlı ilçelerden biri

UF (Kelime Kökeni: ünl.)

  • Acı, sızı duyulduğunda veya sıkıntılı bir durumda söylenen bir söz

    Uf, parmağım yandı!

Ata Sözleri ve Deyimler

  • uf olmak

FUL (Kelime Kökeni: Arapça fūl)

[isim]

[bitki bilimi]

  • Taşkırangillerden, birçok türü bulunan ağaççık ve bunun güzel kokulu beyaz çiçeği (Casmin sambac)
  • Küçük taneli bir tür bakla

Birleşik Kelimeler: Hint fulü, Mısır fulü

[isim]

  • Poker oyununda eldeki beş kâğıttan üçünün aynı renk veya biçimde, ikisinin başka bir renk veya biçimde olması durumu

FLU (Kelime Kökeni: Fransızca flou)

[sıfat]

  • Tam olarak belli olmayan

[isim]

  • Fotoğrafta net olmayan görüntü

UFUK (Kelime Kökeni: Arapça ufḳ)

[isim]

  • Düz arazide veya açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer, çevren

    Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk. - Falih Rıfkı Atay

[coğrafya]

  • Çekülün gösterdiği dikey çizgi ile gözlemci üzerinden geçen düzlem, göz erimi

[mecaz]

  • Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü, ihata

    Bu dar zihinlerde, ufku genişlememiş dimağlarda, zaruri olarak faziletler de dardı. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Çevre, dolay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ufku daralmak
  • ufkunu genişletmek

Birleşik Kelimeler: ufuk çizgisi, ufku dar, ufku geniş

UFUL (Kelime Kökeni: Arapça ufūl)

[isim]

[eskimiş]

  • Yıldızın batması

[mecaz]

  • Ölme

VUKU (Kelime Kökeni: Arapça vuḳūʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Olma, meydana gelme

Ata Sözleri ve Deyimler

  • vuku bulmak

UFUKLU

[sıfat]

  • Ufku olan

Birleşik Kelimeler: geniş ufuklu

VUKUF (Kelime Kökeni: Arapça vuḳūf)

[isim]

[eskimiş]

  • Anlama, bilme, bilgi

    Yazdığı şiirlerin tatsız ve alelade oluşuna mukabil edebiyattaki vukufu derin ve genişti. - Asaf Halet Çelebi

[ruh bilimi]

  • Biliş

Birleşik Kelimeler: ehlivukuf

VUKUFLU

[sıfat]

  • Bilgisi olan

    İyi kabul görürse elbet uzman ve vukuflu heyetlerce daha ayrıntılı bir şekilde düşünülür. - Haldun Taner