VİYOLONSELCİ Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

VİYOLONSELCİ harflerini içeren 3 harfli 21 kelime bulunuyor. 3 harfli VİYOLONSELCİ kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

YİV11, NEV9, SOY7, YOL6, CİN6, İYE5, İYİ5, LEY5, NEY5, ONS5, SOL5, SON5, YEN5, YEL5, OLE4, SİN4, SEL4, SEN4, İNİ3, İLE3, NİL3

İNİ

[isim]

[halk ağzında]

  • Kayın (II)

İLE

[bağlaç]

  • Kelimenin sonuna geldiğinde birliktelik, beraberlik, araç, neden veya durum anlatan cümleler yapmaya yarayan bir söz

    Çabuk bir süvari ile bana haber gönderiniz. - Ömer Seyfettin

  • Bazı soyut adlara getirildiğinde `... olarak, ... bir biçimde` anlamında durum zarfları oluşturan bir söz

    Merhametle ona bakıyordu.

  • Cümle içinde aynı görevde bulunan iki ögeyi birbirine bağlamaya yarayan bir söz

    Annesi ile babası geldiler. Leylâ ile Mecnun. Gelmeleri ile gitmeleri bir oldu.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ... ile beraber

N

[kimya]

  • Azot elementinin simgesi

OLE (Kelime Kökeni: İspanyolca ole)

[ünlem]

  • Yaşa

    Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle / Her kalbi dolduran zile, her sineden ole! - Yahya Kemal Beyatlı

SİN

[isim]

[eskimiş]

  • Mezar

    Sana ibret gerek ise / Gel göresin bu sinleri - Yunus Emre

[isim]

[eskimiş]

  • Yaş (I)

    Hoş uyanık da olsam biz sindekileri artık erkekten saymazlar ya. - Haldun Taner

SEL (Kelime Kökeni: Arapça seyl)

[isim]

  • Sürekli yağan yağmurdan veya eriyen kardan oluşan, geçtiği yerlere zarar veren taşkın su, su taşkını

[mecaz]

  • Hareket hâlindeki büyük kalabalık, yığın

    Ellerinde çantalı, küçük yiyecek paketleri, kadınlı erkekli bir memur seli, Ulus Meydanı'na doğru akıyor. - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Etki ve iz bırakan güçlü durum veya davranış

[mecaz]

  • Yoğunluk

    Yüzüne baktığım zaman bir ışık selinin ondan bana doğru aktığını hissettim. - Emine Işınsu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sele gitmek
  • sele kapılmak
  • sel gibi akmak
  • sel gider, kum kalır
  • sel götürmek
  • sel olup akmak
  • sel seli götürmek

Birleşik Kelimeler: buzul seli, sevgi seli

SEN

[isim]

  • Teklik ikinci kişiyi gösteren söz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sen ağa ben ağa, koyunları (veya inekleri) kim sağa?
  • sen ben davası (veya kavgası)
  • sen bilirsin
  • senden
  • sen giderken ben geliyordum
  • seni gidi seni (veya seni seni)
  • seninki can da benimki patlıcan mı?
  • sen sağ, ben selamet
  • sen zot ben zot, ata kim vere ot

Birleşik Kelimeler: elimsende

İYE

[isim]

  • Kendisinin olan bir şeyi, yasaya uygun olarak dilediği gibi kullanabilen kimse, sahip
  • Veli

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iyesi olmak

İYİ

[sıfat]

  • İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı

    Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum. - Falih Rıfkı Atay

  • Bol, çok, aşırı

    İyi yağmur yağdı.

  • Uğurlu, hayırlı, iyilik getiren

    İyi haber.

  • Esen, sağlıklı

    İyi ve sıhhatli olduğumu bildirebilirsiniz. - Necip Fazıl Kısakürek

  • Yerinde, uygun

    İyi bir cevap.

  • Doğru olan

    İyisi bu işe karışmamaktır.

  • Yeterli, yetecek miktarda olan

    Bu yün, hırka için iyidir.

[isim]

  • Öğrencinin değerlendirilmesinde kullanılan orta ile pekiyi arasındaki not

[zarf]

  • İstenilen, beğenilen, yerinde, yararlı, uygun bir biçimde

    Bunun çocukları iyi çıktıkları için ölünceye kadar babalarına bakmışlar. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

  • iyi etmek
  • iyi evlat babayı vezir, kötü evlat rezil eder
  • iyi gelmek
  • iyi gitmek
  • iyi gözle bakmamak
  • iyi hoş (ama)
  • iyi insan sözünün üstüne gelir
  • iyi iş (doğrusu)
  • iyi karşılamak
  • iyi ki
  • iyi nasihat verilir, iyi ad verilmez
  • iyi olacak hastanın hekim ayağına gelir
  • iyi olmak
  • iyi saatte olsunlar
  • iyisi mi
  • iyi söylemek
  • iyiye çekmek
  • iyiye iyi, kötüye kötü demek

Birleşik Kelimeler: iyi gün, iyi hâl, iyi huylu, iyi kalpli, iyi kötü, iyi niyet, iyi yürekli, iyiden iyiye, iyisiyle kötüsüyle, kafası iyi, pekiyi

LEY (Kelime Kökeni: Rumence)

[isim]

  • Moldova ve Romanya'nın para birimi

NEY (Kelime Kökeni: Farsça ney)

[isim]

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde ve özellikle tekke müziğinde yer alan, kaval biçiminde, yanık sesli, kamıştan yapılmış, üflemeli bir çalgı

    Bu ücra ve metruk sarayda yalnız arada sırada bir Türk gencinin neyi işitiliyor. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ney üflemek (veya üfürmek)

ONS (Kelime Kökeni: Fransızca once)

[isim]

  • Genellikle gümüş, altın ve platin gibi kıymetli metallerin veya elmas, yakut gibi değerli taşların kütlelerinin ölçülmesi için kullanılan, Fransa'da 30,59 gr, İngiltere'de 28,349 gr ağırlığında bir ağırlık ölçüsü birimi

SOL

[sıfat]

  • Vücutta kalbin bulunduğu tarafta olan, sağ karşıtı

    Sol el. Sol kulak.

[isim]

  • Bu taraftaki yön

    Sola dönmek.

[isim]

  • Sosyalizme yakın görüşte olan grup

[isim]

[spor]

  • Boksta sol yumrukla vuruş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sola kaymak
  • sol eli beklemek
  • sol tarafından kalkmak
  • sol yapmak

Birleşik Kelimeler: sol açık, sol bek, sol eğilimli, sol haf, sol iç, sol şerit, solda sıfır, ortanın solu

[isim]

[müzik]

  • Gam dizisinde fa ile la arasındaki ses
  • Bu sesi gösteren nota işareti

Birleşik Kelimeler: sol anahtarı

[isim]

  • Peru para birimi

SON

[sıfat]

  • Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı

    Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu. - Peyami Safa

  • En arkada bulunan

    Son vagon.

  • Artık ondan ötesi veya başkası olmayan

    Son atlıkarıncayı Kadırga meydanında birkaç yıl evvel görmüştüm. - Hasan Âli Yücel

[isim]

  • Uç, sınır
  • Olanca

    Son kuvvetiyle: Ya Ali! diye bağırdı. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

  • Bir şeyin en arkadan gelen bölümü, bitimi, nihayet, akıbet

    Kışın sonu. Bu yolun sonu.

[isim]

[mecaz]

  • Ölüm

[isim]

[anatomi]

  • Döl eşi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sona ermek
  • sona kalan dona kalır
  • son bulmak
  • son kozunu (veya kartını) oynamak
  • son noktayı koymak
  • son pişmanlık fayda vermez (veya etmez)
  • sonu gelmek
  • sonu gelmemek
  • sonunu almak
  • sonunu getirememek
  • son vermek

Birleşik Kelimeler: son adam, sonbahar, son birim, son çeyrek, son dakika, son derece, son deyiş, son ek, son görev, son gürlüğü, son hızla, son kânun, son kerte, son nefes, sonnot, son ses, son söz, son teşrin, son turfanda, son ütücü, son vazife, son yolculuk, çeyrek son, yarı son, baştan sona, hafta sonu, harman sonu, satır sonu, süre sonu, vade sonu, önünde sonunda

YEN

[isim]

  • Giysi kolu

    Yalnız ellerini yıkadı, kuruladı, yenlerini indirdi. - Ömer Seyfettin

[bitki bilimi]

  • Yılanyastığıgiller, muzgiller vb. bitki familyalarında, çiçeklerin üzerinde bir örtü gibi duran ve çoğu renkli olan bir çiçek yaprağı

[isim]

  • Japonya para birimi