[isim]

• Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her türlü davranışından sorumlu kimse, ege, iye

[din bilgisi]

• Ermiş

  Anadolu'da hele Rumeli'de her yolüstünde, her tepede görülen türbelerde yatan veliler... - Yahya Kemal Beyatlı

[sıfat]

• Eki olan

  İlaveli ikinci baskı.

[mecaz]

• Abartılmış, yalan katılmış, abartılı

[isim]

• Kayseri iline bağlı ilçelerden biri

[sıfat]

• Nazlı, cilveli, edalı, şivekâr

  Utangaç ve arzulu, tedirgin ve işveli, yorganı hızla açarak kaydı altına. - Çetin Altan

[sıfat]

• Nazlı, edalı

• Konuşması şive özelliği taşıyan

[sıfat]

• Meyvesi olan, meyve veren, yemişli, meyvedar

  İçi yer yer kümeleşip yer yer seyrekleşen meyveli meyvesiz ağaçlarla doluydu. - Necati Cumalı

• Meyve ile yapılmış, içinde meyve bulunan

  Meyveli gazoz. Meyveli pasta.

[mecaz]

• Yaratıcı olan, olumlu bir şey ortaya koyabilen

Ata Sözleri ve Deyimler

• meyveli ağacı taşlarlar

[kimya]

• Karbon elementinin simgesi

• Romen rakamları dizisinde 100 sayısını gösterir

[sıfat]

[halk ağzında]

• Önceki

  Evveli gün.

[zarf]

• Eskiden

  Evveli böyle derlerdi.

[sıfat]

• Çerçeve geçirilmiş veya çerçeve içine alınmış olan

  Çerçeveli çerçevesiz bir sürü fotoğraf çıkarıp masanın üzerine serdi. - Aka Gündüz