VEFAKARLIK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
VEFAKARLIK harflerini içeren 5 harfli 27 kelime bulunuyor. 5 harfli VEFAKARLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
VAKIF18,
KALAK
- Burun, burun ucu
- Gelin tacı
- Tezek yığını
AKLIK
-
Ak olma durumu
Ocaktan aklığını yitirmiş bir bezle döndü, yeni gelenin masasını sildi. - Rıfat Ilgaz
- Kadınların makyaj için yüzlerine sürdükleri beyaz bir sıvı, düzgün
Birleşik Kelimeler: yüz aklığı
KARIK
- Kar yağmış bir alana bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması
- Karlı bir alana bakma sonucu kamaşmış (göz)
- Ark
- Arklar arasında kalan toprak parçası
- Sabanla açılan çizi
KARLI
-
Üstünde kar bulunan
Baş pınarın karlı suyun içelim / Gurbet kalesini tezce geçelim - Halk türküsü
-
Kar yağan
Kışın çok karlı, tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi. - Osman Cemal Kaygılı
-
Kârı olan, kazançlı
Şimdi ayrıntılara girmeyelim. Kitapta yazılanlara inanmak, inanmamaktan çok daha kârlıdır. - Nazım Hikmet
Birleşik Kelimeler: kârlı iş
KALIK
- Kalmış, artmış
- Eskimiş
- Evlenme çağı geçmiş, evde kalmış (kız)
- Eksik, noksan
AVLAK
- Avı çok olan yer, av yeri
AVARE (Kelime Kökeni: Farsça āvāre)
-
İşsiz, işsiz güçsüz, başıboş, aylak
Daha ne kadar sürdürebilecekti bu avare yaşamını? - Ayşe Kulin
Ata Sözleri ve Deyimler
- avare dolaşmak
- avare etmek
- avare olmak
EVRAK (Kelime Kökeni: Arapça evrāḳ)
-
Resmî kurumlarda işlem gören belgeler
Mektupçu evrak okur, cevap yazar, muhabere işlerini idare ederdi. - Samiha Ayverdi
- Kâğıt yaprakları, kitap sayfaları
- Yazılmış kitaplar, mektuplar veya yazılar
Birleşik Kelimeler: evrak çantası, evrak dolabı, kıymetli evrak
EFKÂR (Kelime Kökeni: Arapça efkār)
- Düşünceler, fikirler
- Tasa, kaygı
Ata Sözleri ve Deyimler
- efkâr basmak
- efkâr dağıtmak
- efkâr etmek
- efkârı dağılmak
Birleşik Kelimeler: umumi efkâr, amme efkârı
EFLAK (Kelime Kökeni: Arapça eflāk)
- Gökler
Ata Sözleri ve Deyimler
- eflake ser çekmek
KRAVL (Kelime Kökeni: İngilizce crawl)
-
Dizleri bükmeksizin bacakları hızla hareket ettirerek kulaçla yüzme
Sen önce kravl yüzüşünü düzeltmelisin. - Falih Rıfkı Atay
KALFA (Kelime Kökeni: Arapça ḫalīfe)
-
Aşaması çırakla usta arasında bulunan zanaatçı
Kalfalar, dükkân sahipleri, çıraklar, su dolu helkeleriyle dükkânlarından fırlıyor. - Orhan Kemal
- Mimar yardımcısı
- Saraylarda ve büyük konaklarda halayıkların başında bulunan kadın
- İptidailerde hoca yardımcısı
-
Çocukları evlerinden alarak okula, okuldan evlerine götüren kimse
Evin içinde yaşlı bir kalfa ve bir besleme ile kalmıştık. - Sermet Muhtar Alus
Birleşik Kelimeler: eczacı kalfası
KAVAL
-
Genellikle kamıştan yapılan, daha çok çobanların çaldığı, yumuşak sesli, üflemeli bir çalgı
Geniş yaylalarında otlanırken sürüler / Çobanı kaval çalar, taşı toprağı güler - Faruk Nafiz Çamlıbel
Birleşik Kelimeler: kaval kemiği, kaval tüfek
KAVAK
-
Söğütgillerden, sulak bölgelerde yetişen, boyu bazı türlerinde 30-40 metreye değin çıkan, kerestesinden yararlanılan uzun boylu bir ağaç (Populus)
Irmağın başında kocaman, çıplak bir tek kavak vardı. - Halide Edip Adıvar
Ata Sözleri ve Deyimler
- kavak, yaprağını tepeden dökerse kış çok olur
Birleşik Kelimeler: kavak inciri, acı kavak, akçakavak, akkavak, çalık kavak, karakavak, titrek kavak, dağ kavağı, Hollanda kavağı, Kanada kavağı, sepetçi kavağı
- Samsun iline bağlı ilçelerden biri
KEFAL (Kelime Kökeni: Rumca)
- Kefalgillerden, orta büyüklükte, çok pullu, küt başlı, gümüş renginde, beyaz etli bir balık, topbaş balık (Mugil cephalus)
Birleşik Kelimeler: akkefal, uçar kefal, tatlısu kefali