Ve ile Başlayan 6 Harfli Kelimeler
VE harfleri ile başlayan 6 harfli 18 kelime bulunuyor. Başında VE olan 6 harfli kelimeler ve kelime anlamları.
Ayrıca, "ve ile biten 6 harfli kelimeler. İçinde Ve olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
VEFALI19,
VETİRE (Kelime Kökeni: Arapça vetīre)
- Süreç
- Üslup, tarz
- Burun deliklerini ayıran zar
VERNİK (Kelime Kökeni: Rumca)
-
İnce bir tabaka olarak uygulandıktan sonra saydam biçimde katı duruma gelen, kuruyan yağlar, reçine ve çözücüden oluşan kaplama malzemesi
Fırınlanmamış birader, iki yıl sonra pul pul olmaz mı bunun vernikleri? - Haldun Taner
VESİLE (Kelime Kökeni: Arapça vesīle)
-
Sebep, bahane
Arkadaşlar birer vesile ile dağıldılar ve beni Besim Bey'le yalnız bıraktılar. - Memduh Şevket Esendal
-
Elverişli durum, fırsat
Biz, ancak her vesile ile bize yapılan yersiz hakaretlere, istihfaf ve tezyiflere layık olmadığımızı söylüyoruz. - Asaf Halet Çelebi
Ata Sözleri ve Deyimler
- vesile aramak
- vesile bulmak
- vesile olmak
VESİKA (Kelime Kökeni: Arapça ves̱īḳa)
-
Belge
Evimize sokacağımız hizmetçinin belediye vesikasını sormamak bizde öteden beri âdet olmuştur. - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- vesikaya bağlamak
Birleşik Kelimeler: vesika fotoğrafı
VESAİT (Kelime Kökeni: Arapça vesāʾiṭ)
-
Araçlar, vasıtalar
Efendiler, aynı günde muhtelif vesaitle şu protestoyu gönderdim. - Atatürk
Birleşik Kelimeler: vesaitinakliye
VESAİK (Kelime Kökeni: Arapça ves̱āʾiḳ)
- Belgeler, vesikalar
VERMEK
-
Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek
Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm. - Ömer Seyfettin
- Bırakmak veya bağışlamak
-
Ondan bilmek, atfetmek
Bilgin'in bu çekingen tavırlarını kusurlu ve zayıf oluşuna verdi. - Falih Rıfkı Atay
-
Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek
Geçenlerde bir derginin, 'Eski ünlüler ne yapıyor?' adlı bir röportajına verdiği cevapları okudum. - Haldun Taner
-
Döndürmek, çevirmek, yöneltmek
Arabanın burnunu en tenha kahvelerden birinin önünde rıhtıma verdiler. - Attila İlhan
-
Herhangi bir duruma yol açmak
Kendilerine iyi bir çalışma fırsatı verdim. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Satmak
Ucuz pahalı deme de ver gitsin; ver de kurtul.
-
Kızı, kadını biriyle evlendirmek
Uzun Osman, Zeynep'le Süleyman'a, ikisini birbirine vereceğini söylediği zaman şaşmadılar. - Halide Edip Adıvar
-
Ödemek
Haydi ... arabaya atlayın... Köşkten parayı verirler. - Peyami Safa
-
Yaymak
Ses vermek. Korku vermek. Işık vermek.
-
Bitki ve ağaç, ürün üretmek
Dal budak saldı, yemiş vermeye başladı. - Ruşen Eşref Ünaydın
-
Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak
Kendisi de muhakkak artistlerden, güzel eser veren, güzel konuşan, hayalleri işlek adamlardan hoşlanıyor. - Refik Halit Karay
-
Hepsini herhangi bir duruma sokmak
Ateşe vermek. Ortalığı heyecana vermek.
- Sahip olmasını sağlamak
-
Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek
Hareket vermek. Biçim vermek.
-
Tespit etmek
Randevu vermek. Ad vermek.
-
Kazandırmak, katmak
Tat, çeşni vermek.
-
Ayırmak, harcamak
Emek vermek. Zaman vermek.
-
Dayamak
Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi. - Abbas Sayar
-
Doğurmak
Kezban, ona yedi evlat vermişti.
- Cinsel yönden kendisini kullandırmak
-
Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
alıvermek, dizivermek, yapıvermek, görüvermek.
Ata Sözleri ve Deyimler
- ver elini ...
- verip veriştirmek
- vermeyince (veya vermemiş) mabut, neylesin Sultan Mahmut
Birleşik Kelimeler: verkaç, elvermek, ısıveren, işveren, özveren, yediveren
VERESE (Kelime Kökeni: Arapça veres̱e)
- Mirasçılar
VESAİR (Kelime Kökeni: Arapça ve + sāʾir)
-
Diğer
Banyo, tuvalet, vesair kısımlar, o ne temizlik, o ne genişlik, insanın yüzüne gülen o ne ferahlıktı. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
VESTON (Kelime Kökeni: Fransızca veston)
-
Erkek ceketi
İçinden koca bir dolaba sığmayacak bir sürü esvaplar çıkmış: Çift sıra düğmeli vestonlar, yuvarlak vestonlar, kukuletalı seyahat paltoları... - Abdülhak Şinasi Hisar
VERMUT (Kelime Kökeni: Almanca Wermut)
- Birçok bitki eklenerek özel koku verilmiş, tatlı, bir tür beyaz şarap
VERKAÇ
- Futbol, hentbol ve basketbolda topa sahip oyuncunun yakındaki bir arkadaşına pas verip boş bir alana kaçarak tekrar topu alması
VERİCİ
-
Veren, verme yanlısı olan kimse
Cahilden kral olur ama tarihe vesika verici olmaz. - Aka Gündüz
- Çıkar gözetmeksizin her türlü yardımı yapan, esirgemeyen kimse
-
Elektromanyetik dalgalar yardımıyla işaret, ses ve görüntü iletmeye yarayan cihazların genel adı
Anten olursa verici istasyonları da kurulabilir. - Falih Rıfkı Atay
- Başkasına aktarılmak üzere kan, doku veya organ veren kimse, donör
Birleşik Kelimeler: televizyon verici istasyonu
VEBALI
- Vebaya yakalanmış olan
VECİBE (Kelime Kökeni: Arapça vecībe)
- Ödev, boyun borcu