[isim]

[eskimiş]

[anatomi]

• Toplardamar

[isim]

[eskimiş]

• Oğul, çocuk

[ünlem]

• Çocukları paylarken kullanılan bir söz

[isim]

• Birinin, işini görmesi için kendi yerine bıraktığı veya yetki verdiği kimse

• Milletvekili

• Bir görevde, asıl görevlinin yerine bakan kimse

[eskimiş]

• Bakan

  Hanın avlusundan sokağa vekil ve sefir otomobillerine taş çıkartacak bir lüks otomobil yürüdü. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Vermek işi

  Ay başlarında borçlarımızı vermeye annemle birlikte çıkardık. - Ayla Kutlu

[isim]

• Çalıştırılan, işletilen, bakılan bir şeyin verdiği sonuç veya bu sonucun niceliği, mahsul, randıman

  İşçilerin verimi. Makinenin verimi. Ağacın verimi.

• Ortaya çıkan, istenilen, beklenilen sonuç, semere

  Yeni çıkan kitaplar, özellikle yerli yazarların verimleri öne geçiyor hep. - Selim İleri

• Elde edilen ürün, hizmet vb.yle onu elde etmek için harcanan iş arasındaki oran

Ata Sözleri ve Deyimler

• verim düşürmek

[isim]

[tıp]

• Herhangi bir organa ve en çok akciğerlere yerleşen Koch basilinin yol açtığı ateşli ve bulaşıcı bir hastalık, tüberküloz

  Annemin genç yaşta veremden ölen rahmetli amcasını görmedim. - Yusuf Ziya Ortaç

[sıfat]

• Bu hastalığa tutulmuş, veremli

  Verem bir kadının duyguları.

Ata Sözleri ve Deyimler

• verem etmek
• verem olmak

[sıfat]

[eskimiş]

• Doğurgan

[mecaz]

• Çok eser ortaya koyan, verimli

  Velut bir yazar.

[isim]

• Kadife

[isim]

[fizik]

• Bir borudan bir saniyede geçen suyun miktarı

• Bir iletken telden bir saniyede geçen elektriğin miktarı

[isim]

[eskimiş]

• Saklanılması, korunması için birine veya bir yere bırakılan eşya, inam, emanet

  Vatan sana vediadır.

[hukuk]

• Kendine korunması, saklanması için eşya verilen kimsenin durumunu gösteren sözleşme

[isim]

• Günah

  Bu işin vebali vardır.

Ata Sözleri ve Deyimler

• vebal altında kalmak
• vebali boynuna

[isim]

• Banka vb. kurum ve kuruluşlarda para alınıp verilen yer

[eskimiş]

• Terazi

[isim]

[eskimiş]

• Tartı

[edebiyat]

• Ölçü

  Ben hiç vezne, kafiyeye bakmam, bu bana bir Allah vergisi, içimden gelir söylerim. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Verme işi

[isim]

[tarih]

• Osmanlılarda devletin bakanlık, valilik gibi yüksek görevlerinde bulunan ve paşa unvanını taşıyan kimse

• Satrançta, her yöne gidebilen, önemce ikinci sırada gelen taş, ferz

  Çok güzel. Şimdi ben veziri iki tane ilerletiyorum. Ne yaparsınız. - Sait Faik Abasıyanık