VAZİFELENDİRMEK Harflerini İçeren 8 Harfli Kelimeler

VAZİFELENDİRMEK harflerini içeren 8 harfli 74 kelime bulunuyor. 8 harfli VAZİFELENDİRMEK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

VAZİFELİ23, FEVRİLİK20, VEZNEDAR19, FİNALİZM18, FAKİRİZM18, DEFLEMEK17, DEVRİLME17, DEVİRMEK17, DEVİNMEK17, EFİLDEME17, FİDELEME17, İVDİRMEK17, İFİLDEME17, MERDİVEN17, VEZİRLİK17, ZARİFLİK17, FEDAİLİK16, EVLENMEK15, EVRİLMEK15, EFİLEMEK15, EMRİVAKİ15, ELVERMEK15, FRENLEME15, FELEMENK15, MENFİLİK15, VERİLMEK15, DİZELEME14, DİZLEMEK14, DİZİLMEK14, EZDİRMEK14, İDEALİZM14, VERNİKLİ14, DENİZLİK13, ENDAZELİ13, İKİZDERE13, İDEALİZE13, ZİNDELİK13, İZLENMEK12, KİLİZMAN12, MEKANİZE12, ZEMİNLİK12, DİNLEMEK11, DİNELMEK11, DİKLENME11, DİLENMEK11, DİLİNMEK11, DİRENMEK11, DİRİLMEK11, DELİNMEK11, DENİLMEK11, DENKLEME11, DERLEMEK11, DERLENME11, DELİRMEK11, DERİLMEK11, EDİNİLME11, İRDELEME11, İNDİRMEK11, KADEMELİ11, MARDİNLİ11, MENDİREK11, DERİNLİK10, ERDENLİK10, EDİRNELİ10, KARDELEN10, KALENDER10, ENİKLEME9, İKİLENME9, İNEKLEME9, KİRLENME9, KARELEME9, MAKİNELİ9, MİNARELİ9, RENKLEME9

ENİKLEME

[isim]

  • Eniklemek işi

İKİLENME

[isim]

  • İkilenmek işi

İNEKLEME

[isim]

  • İneklemek işi

KİRLENME

[isim]

  • Kirlenmek işi

    Çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir. - Anayasa

KARELEME

[isim]

  • Karelemek işi
  • Bir resmin, büyüterek veya küçülterek kopyasını çıkarma yöntemi

[matematik]

  • Herhangi bir çokgenle eş değerli bir kare çizme

[matematik]

  • Eş değer bir kare ile hesaplama

MAKİNELİ

[sıfat]

  • Makinesi olan, makine ile işleyen

[isim]

[askerlik]

  • Makineli tüfek

Birleşik Kelimeler: makineli tabanca, makineli tüfek, ağır makineli, hafif makineli

MİNARELİ

[sıfat]

  • Minaresi olan

    Beyaz minareli küçük ve sakin mahalle camileri... - Ömer Seyfettin

RENKLEME

[isim]

  • Renklemek işi

DERİNLİK

[isim]

  • Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı

[fizik]

  • Bir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu

    Su baskısı derinlikte santimetre başına yüz ton ağırlığında olunca, ona beş santimetre kalınlığında da olsa cam mı dayanır? - Halikarnas Balıkçısı

  • Bulunulan yere göre uzakta olan yer

    Çıplak ayaklarımla kuyunun derinliklerine doğru iniyorum, iniyorum. - Adalet Ağaoğlu

[mecaz]

  • Bir konunun veya durumun özü

    Ben şiir yazmayı, resim yapmayı, derinliklerde söyleşmeyi seven Sadri Alışık'ı da tanıdım. - Selim İleri

[mecaz]

  • En duyarlı nokta

    Ta yüreğinin derinliklerinden gelen ağlama sesi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[mecaz]

  • Karanlık, bilinmeyen dönem

    Tarihin derinliklerine saklanmış olan gerçekler...

[askerlik]

  • Yanaşık veya dağınık düzende bulunan bir birliğin en ileride olan kısmının başından, en geride bulunan kısmının sonuna kadar olan uzaklık

    Beş altı yüz metre derinliği olan bir topçu müfrezesini yanlayıp geçmek epeyce zormuş. - Aka Gündüz

[ticaret]

[ekonomi]

  • Borsada az sayıda hisse senedinin el değiştirmesi

Birleşik Kelimeler: derinlik kayaçları, derinlikölçer, derinlik ölçümü, korozyon derinliği

ERDENLİK

[isim]

  • Kızlık

    Tolstoy'un caydığı, toplumsal hayatın erdenliği gitgide kırsal törenin dışında var etmek zorunda olduğudur. - Selim İleri

EDİRNELİ

[isim]

  • Edirne ilinden olan kimse

KARDELEN

[isim]

[bitki bilimi]

  • Nergisgillerden, baharda çok erken çiçek açan ve eczacılıkta kullanılan soğanlı bir bitki (Galanthus nivalis)

KALENDER (Kelime Kökeni: Farsça ḳalender)

[isim]

  • Gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçak gönüllü kimse, ehlidil, rint
  • Özensiz giyinmiş, kılıksız kimse
  • Yalnız birisi hareketli üst üste konulmuş belirli sayıda silindirden meydana gelen ve düzgün yüzeyli kâğıt üretmek için kullanılan bir makine

[zarf]

  • Özensiz, kılıksız bir biçimde

    İnsan kalender gezmekten rahat edebilir. - Haldun Taner

Birleşik Kelimeler: kalender meşrep

DİNLEMEK

[-i]

  • İşitmek için kulak vermek

    Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim. - Abdülhak Şinasi Hisar

  • Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak

    Beni dinlersen bu işten vazgeç.

  • Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek

    Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Uymak, baş eğmek, itaat etmek

    Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar. - Ahmet Ümit

DİNELMEK

[nesnesiz]

[halk ağzında]

  • Ayakta durmak
  • Ayağa kalkmak, dik durmak

    Önce ayaklarıyla, kollarıyla bir diz çöküp bir dinelerek ölçü aldılar. - Lâtife Tekin

[-e]

[mecaz]

  • Karşı koymak, kafa tutmak