VARDAKOSTA Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

VARDAKOSTA harflerini içeren 4 harfli 61 kelime bulunuyor. 4 harfli VARDAKOSTA kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

DAVA12, AVRO11, KOVA11, SAVA11, VAKS11, AVAR10, AKVA10, TAVA10, VAAT10, VAKA10, DOST8, SODA8, ODAK7, RODA7, SADA7, ARDA6, ADAK6, DATA6, DART6, DARA6, KOSA6, KROS6, KAOS6, ORSA6, SKOR6, STOK6, STOR6, SAKO6, ARSA5, ASAR5, AORT5, AKOR5, KORT5, KOTA5, KARO5, KARS5, KASA5, KAST5, ORAK5, ORTA5, OKAR5, ROKA5, ROTA5, RAKS5, RAST5, SAAT5, STAR5, SARA5, SAKA5, TOKA5, TRAS5, TROK5, TORK5, TASA5, ARKA4, ARAK4, ATAK4, AKAR4, KARA4, KART4, TAKA4

ARKA

[isim]

  • Bir şeyin temel tutulan yüzünün tam ters yanı, ön karşıtı

    Evin arkasında dekorlar boyarlardı. - Adalet Ağaoğlu

  • Bir şeyin sırt durumunda olan yüzeyi

    Çocuğun arkası ağrıyormuş.

  • Geri kalan bölüm

    Masalın arkası. Yazının arkası.

  • Art, peş
  • Otururken sırtın dayandığı yer

    Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış, gözlerini yummuştu. - Tarık Buğra

  • İnsanın vücudu, bedeni

    Arkasında beli kemerli, dar, şık bir pardösü vardı. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Arkada olan, arkada bulunan

[sıfat]

[mecaz]

  • Kayıran, destekleyen

    Memur olmak için büyük bir arka gerek. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[mecaz]

  • Geçmiş, geride kalmış zaman

    Bütün gözler arkaya, maziye çevrilmişti. - Yahya Kemal Beyatlı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • arka arkaya vermek
  • arka bulmak
  • arka çevirmek
  • arka çıkmak
  • arkada bırakmak
  • arkada bırakmak
  • arkada kalanlar (veya arkadakiler)
  • arkada kalmak
  • arkadan söylemek
  • arkadan vurmak
  • arka kapıdan çıkmak
  • arka olmak
  • arkası alınmak
  • arkası gelmek
  • arkası kesilmek
  • arkasına (bile) bakmadan gitmek (veya kaçmak)
  • arkasına almak
  • arkasına düşmek (veya takılmak)
  • arkasında dolaşmak (veya gezmek)
  • arkasından atlı kovalamak
  • arkasından atmak (veya konuşmak)
  • arkasından koşmak
  • arkasından sürüklemek
  • arkasından teneke çalmak
  • arkasından zil takıp oynamak
  • arkasında yumurta küfesi yok ya! (veya olmamak)
  • arkasını (birine) vermek
  • arkasını (bir şeye) vermek
  • arkasını almak
  • arkasını bırakmak
  • arkasını dayamak
  • arkasını getirememek
  • arkasını sağlama almak
  • arkasını sıvamak
  • arkası olmamak
  • arkası yere gelmemek
  • arka vermek
  • arkaya bırakmak (veya koymak)
  • arkaya kalmak

Birleşik Kelimeler: arka arka, arka arkaya, arka ayak, arkabahçe, arka müziği, arka plan, arka sokak, arka teker, arkaüstü, arka yüz, arkadan arkaya, arkası pek, arkası sıra, arkası yarın, arkası yufka, perde arkası

ARAK (Kelime Kökeni: Arapça ʿaraḳ)

[isim]

[eskimiş]

  • Ter
  • Pirinç ve şeker kamışından elde edilen bir rakı türü

[isim]

[argo]

  • Çalma

ATAK

[sıfat]

  • Düşüncesizce her işe atılan, cüretkâr

    Bütün çocuklar gibi onlar da haşarı, atak ve güreşçi idiler. - Reşat Nuri Güntekin

  • Çevik, hareketli

[halk ağzında]

  • Geveze

[isim]

[tıp]

  • Aniden başlayan hastalık nöbeti

[isim]

  • Atılım
  • Saldırı, saldırış, hücum, hamle, akın

[spor]

  • Gol atmak veya sayı kazanmak amacıyla yapılan akın, ofans

Ata Sözleri ve Deyimler

  • atak yapmak

Birleşik Kelimeler: kontratak, panikatak

AKAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaḳār)

[isim]

[eskimiş]

  • Kiraya verilerek gelir getiren ev, dükkân, tarla, bağ vb. mülk, akaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • akar edinmek

[isim]

  • Halı, koltuk, yatak vb. yerlerde ve nemli ortamlarda yaşayan, astıma yol açabilen, insan vücudundan dökülen deri tozlarıyla ve parçacıklarıyla beslenen bir tür canlı

[isim]

  • Sıvı, mai, likit

KARA (Kelime Kökeni: Arapça ḳārra)

[isim]

[jeoloji]

  • Yeryüzünün denizle örtülü olmayan bölümü, toprak

    Kurbağa karada da soluk alır, suda da. - Nazım Hikmet

Ata Sözleri ve Deyimler

  • karada ölüm yok
  • karaya ayak basmak
  • karaya çıkarmak
  • karaya düşmek
  • karaya oturmak
  • karaya vurmak

Birleşik Kelimeler: kara iklimi, kara kurbağası, kara kuvvetleri, kara mili, kara saban, kara suları, kara vapuru, kara yeli, kara yolu, kara yosunu, ana kara, çaykara

[isim]

  • En koyu renk, siyah, ak, beyaz karşıtı

[sıfat]

  • Bu renkte olan

    Kara gözlüm efkârlanma gül gayri / İbibikler öter ötmez ordayım - Bekir Sıtkı Erdoğan

  • Esmer

[sıfat]

[mecaz]

  • Kötü, uğursuz, sıkıntılı

[mecaz]

  • Yüz kızartıcı durum, leke

[mecaz]

  • İftira

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kara çalmak
  • kara kara düşünmek
  • karalar bağlamak (veya giymek)
  • kara sürmek
  • karaya sabun, deliye öğüt neylesin

Birleşik Kelimeler: karaağaç, kara ağızlı, karaardıç, karaasma, karabacak, kara baht, karabakal, karabaldır, karabalık, karaballık, karabasan, karabaş, karabatak, karabiber, karaborsa, kara boya, karabuğday, karabulut, kara bulut, karaburçak, kara cahil, karaciğer, kara cümle, karaçalı, karaçam, karaçayır, kara çıyan, karadağlı, kara damaklı, karadavar, kara delik, karadul, karadut, kara düzen, kara elmas, kara et, Karaevli, karafatma, kara fırın, karagevrek, karagöz, Karagöz, karagül, kara gün, karagürgen, kara haber, karahalile, karahindiba, karahumma, karaiğne, karakabarcık, karakaçan, karakafes, kara kalem, kara kaplı kitap, karakarga, karakaş, karakavak, karakavuk, karakavza, karakeçi, kara kehribar, karakeme, karakılçık, kara kış, kara koca, karakoncolos, kara kovan, karakucak, karakul, karakulak, kara kullukçu, kara kuru, kara kusmuk, karakuş, karakutu, kara kutu, kara kuvvet, karalahana, karaleylek, kara liste, kara maşa, kara mizah, kara nokta, kara para, kara pazar, karasakız, kara sarı, kara sevda, karasığır, karasinek, karasu, kara su, karataban, kara tahta, kara talih, karatavuk, kara tren, karaturp, kara yağız, karayaka, karayandık, karayanık, kara yas, kara yazı, kara yel, karayemiş, kara yer, karayılan, kara yüz, acıkara, ağzı kara, bağrıkara, bağrı kara, bahtı kara, baldırıkara, baştankara, gönlü kara, gözü kara, karnıkara, karnı kara, kıçtankara, sırtıkara, yağlı kara, yanıkara, yüzü kara, fil dişi karası, horozkarası, kalecikkarası, papazkarası, sergikarası, tavukkarası, yürek karası, yüz karası

KART

[sıfat]

  • Gençliği ve körpeliği kalmamış, körpe karşıtı

    Bu kart hatunun, bu içi dışı pörsük kadının hâlâ piyasa yeri araması beni çıldırtıyor. - Halide Edip Adıvar

[isim]

  • Düzgün kesilmiş ince karton parçası
  • Bir kimsenin kimliğini gösteren, kutlamalarda veya kendini tanıtmada kullanılan, çoğunlukla beyaz, küçük, ince karton parçası, kartvizit
  • Kartpostal
  • Bazı yerlere girmek veya bazı şeylerden yararlanmak için verilen, kimliği belirten belge

    Basın kartı.

  • Oyun kâğıdı
  • Fotoğrafçılıkta 9x12 santimetre boyutlarındaki resim
  • Telefonlara takılan, iletişimi sağlamak için gerekli bilgilerin yüklendiği parçacık
  • Genellikle parasal işlemlerde çok amaçlı olarak kullanılan manyetik özelliği olan plastik nesne

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kart basmak
  • kart çıkarmak

Birleşik Kelimeler: açık kart, ek kart, hamilikart, kırmızı kart, manyetik kart, sanal kart, sarı kart, serbest kart, yeşil kart, adres kartı, banka kartı, basın kartı, duhuliye kartı, giriş kartı, kimlik kartı, kredi kartı, nakit kartı, ödeme kartı, posta kartı, tanıtma kartı, tebrik kartı, telefon kartı, uçuş kartı, varlık kartı, yaka kartı

TAKA

[isim]

[denizcilik]

  • Doğu Karadeniz bölgesine özgü yelkenli bir tür kıyı teknesi

    Taka ile deniz yolculuğunun nasıl geçtiğini anlatmayacağım. - Ercüment Ekrem Talu

[mecaz]

  • Bozuk, zor çalışan veya eski kara taşıtları için kullanılan bir söz

ARSA (Kelime Kökeni: Arapça ʿarṣa)

[isim]

  • Üzerine yapı yapılmak için ayrılmış yer

Birleşik Kelimeler: arsa payı

ASAR (Kelime Kökeni: Arapça ās̱ār)

[isim]

[eskimiş]

  • Eserler

Birleşik Kelimeler: asarıatika

[isim]

  • Yüzyıllar

AORT (Kelime Kökeni: Fransızca aorte)

[isim]

[anatomi]

  • Ana atardamar

AKOR (Kelime Kökeni: Fransızca accord)

[isim]

[müzik]

  • Üç veya daha çok sesin bir arada tınlaması

KORT (Kelime Kökeni: İngilizce court)

[isim]

[spor]

  • Tenis oynanan alan, tenis sahası, tenis kortu

    Otelin tenis kortunu geçtik. - Hüseyin Cahit Yalçın

Birleşik Kelimeler: tenis kortu

KOTA (Kelime Kökeni: Fransızca quota)

[isim]

[ekonomi]

  • Bir ülkede ithal edilecek malların çeşitlerini, oranlarını veya miktarlarını gösteren liste
  • Bir ülkede ithal edilecek mallar için getirilen sınırlama
  • Kuruluşlarda veya derneklerde bir gruba tanınan kontenjan sayısı

[sinema]

  • Bazı ülkelerde, sinemalarda belirli bir süre oynatılması zorunlu olan yerli film sayısının yabancı filmlere oranı

KARO (Kelime Kökeni: Fransızca carreau)

[isim]

  • Oyun kâğıtlarının küçük, kırmızı, baklava biçimli benekli olanı, orya

[mimarlık]

  • Betondan yapılmış dört köşe döşeme taşı

    Olmaz, ben bu karonun metrekaresini iki bine döşeyemem. - Muzaffer İzgü

KARS

[isim]

  • Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri