UĞURLAYICI Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler
UĞURLAYICI harflerini içeren 4 harfli 21 kelime bulunuyor. 4 harfli UĞURLAYICI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AĞCI15,
ARLI
-
Namuslu, utangaç, sıkılgan
Ağaların yiğittir, arlıdır, oğul! - Tarık Buğra
Ata Sözleri ve Deyimler
- arlı arından, huylu huyundan vazgeçmez
URLA
- İzmir iline bağlı ilçelerden biri
AYLI
-
Üzerinde ay biçimi bulunan
Üzerlerinde kırmızı aylı beyaz bayrakların sallandığı geniş çadırların önünde öteye beriye gidip gelen doktorlar dolaşıyor. - Nazım Hikmet
-
Ay ışığı olan, mehtaplı
Gölün üstünde güneşin doğuşuna batışına, aylı gecelere doyum olmuyordu. - Necati Cumalı
- Gebe
AYRI
-
Başka, başka türlü
Sonraları herkes kondusuna ayrı bir işaret koydu. - Lâtife Tekin
-
Aynı yerde kalan
Beraber misiniz, ayrı mısınız?
- Yalnız, tek başına
Ata Sözleri ve Deyimler
- ayrı baş çekmek
- ayrı düşmek
- ayrı eve çıkmak
- ayrı seçi yapmak
- ayrı tutmak
Birleşik Kelimeler: ayrı ayrı, ayrı basım, ayrı cinsten, ayrı gayrı, ayrı çanak yapraklılar, ayrı taç yapraklılar
URAY
- Belediye
YALI (Kelime Kökeni: Rumca)
- Sahil
-
Su kıyısında yapılmış büyük, görkemli ev
Yalıda panjurları açık bir pencereye / Sarmaşıklar içinden bir merdiven dayalı - Enis Behiç Koryürek
Ata Sözleri ve Deyimler
- yalı kazığı gibi
Birleşik Kelimeler: yalı ağası, yalı boyu, yalı bülbülü, yalıçapkını, yalı uşağı, yalı yar
YARI
- Bir bütünü oluşturan iki eşit parçadan her biri, nısıf
-
Bir şeyin yarısı kadar olan, yarım olan
Arkasından yarı şaka, yarı sitem ilave ediyor. - Attila İlhan
-
Devre arası
Birinci yarıda dört gol attık.
- Gereğinden az, tam olmayarak
Ata Sözleri ve Deyimler
- yarıda kalmak
- yarı yolda bırakmak
Birleşik Kelimeler: yarı açık cezaevi, yarı ağır sıklet, yarı alan, yarı asalak, yarı başkalaşma, yarı başkanlık, yarı bel, yarı belgesel, yarı buçuk, yarıçap, yarı final, yarı finalist, yarı gece, yarı geçirgen, yarı göçebe, yarı gölge, yarı hücre, yarı iletken, yarı karanlık, yarı kurak, yarı kübik, yarı küre, yarı mamul, yarı orta sıklet, yarı otomatik, yarı resmî, yarı saha, yarı sanayileşme, yarı saydam, yarı son, yarı yarıya, yarıyıl, ikinci yarı, ilk yarı, iri yarı, ana yarısı, baba yarısı, gece yarısı
ACUL (Kelime Kökeni: Arapça ʿacūl)
-
Aceleci
Acul bir adam.
-
Hızlı, çabuk
Geç vakit dönen zengin ve ecnebi kumarcıların acul arabalarını duymuyor. - Ömer Seyfettin
ACUR
- Kabakgillerden, kabuğu çizgili ve tüylü, yeşil veya sarımtırak, üzeri yeşil lekeli, irice bir meyve (Cucumis flexuosus)
UYUR
- Uyuyan
- Durgun (su)
Birleşik Kelimeler: uyurgezer, uyur göz, uyur uyanık
CURA
- Mızrap ile çalınan iki veya üç teli olan halk sazı
- Bir tür küçük atmaca
- Ufak tefek, gelişmemiş
Birleşik Kelimeler: cura zurna
AĞIL
-
Evcil küçükbaş hayvanların barındığı çit veya duvarla çevrili yer, arkaç
Bir keçi kokusu sarmış ağıllarda çobanlarla arkadaş oldum. - Sait Faik Abasıyanık
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağılda oğlak doğsa ovada otu biter
Birleşik Kelimeler: açık ağıl
- Hale
- Bazı görüntülerdeki çok ışıklı cisimleri çevreleyen ışıklı teker
AĞIR
-
Tartıda çok çeken, hafif karşıtı
Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır.
-
Çapı, boyutu büyük
Ağır top.
-
Yavaş
Adam ağır adımlarla gelip masanın başına geçiyor. - Esat Mahmut Karakurt
-
Yoğun
Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı. - Abbas Sayar
- Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak)
-
Değeri çok olan, gösterişli
Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi. - Mithat Cemal Kuntay
-
Çetin, güç
Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu. - Feridun Fazıl Tülbentçi
- Ciddi
- Sıkıntı veren, bunaltan
-
Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı
Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum. - Nurullah Ataç
-
Ağırbaşlı, ciddi
Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı. - Halide Edip Adıvar
-
Keskin, boğucu (koku)
Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır. - Falih Rıfkı Atay
-
Kısık, alçak
Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi. - Osman Cemal Kaygılı
- Davranışları yavaş olan
-
Sindirimi güç (yiyecek)
Ağır bir yemek.
-
Ağır sıklet
Yıllarca ağırda güreşti.
-
Yavaş bir biçimde
Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu. - Etem İzzet Benice
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağır basar, yeğni kalkar
- ağır basmak
- ağır basmak
- ağır çekmek
- ağırdan almak
- ağır durmak
- ağır gelmek
- ağır git ki yol alasın
- ağırına gitmek
- ağır işitmek (veya duymak)
- ağır kaçmak
- ağır kazan geç kaynar
- ağır ol!
- ağır ol, batman gel
- ağır otur ki bey (veya molla) desinler
- ağır oturmak
- ağır söylemek
- ağır taş yerinden oynamaz
- ağır yongayı yel kaldırmaz
Birleşik Kelimeler: ağır ağır, ağır aksak, ağır araç, ağırayak, ağırbaşlı, ağırcanlı, ağır ceza, ağır ceza mahkemesi, ağır çekim, ağırelli, ağır ezgi, ağır hapis cezası, ağır hasta, ağır hava, ağır hidrojen, ağır iş, ağırkanlı, ağır kayıp, ağır kusur, ağır küre, ağır makineli, ağır para cezası, ağır sanayi, ağır sıklet, ağır söz, ağır su, ağır top, ağır uyku, ağır vasıta, ağır yağ, ağır yara, eli ağır, eline ağır, uykusu ağır, yarı ağır sıklet
AĞLI
- Ağı bulunan
- Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri
AĞRI
- Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan illerinden biri
-
Vücudun herhangi bir yerinde duyulan şiddetli acı
Anlaşılan kollarındaki ağrı biraz daha sürecek. - Ahmet Ümit
Ata Sözleri ve Deyimler
- ağrılarda göz ağrısı, her kişinin öz ağrısı
- ağrısı tutmak
Birleşik Kelimeler: ağrı kesici, ağrı kesimi, ağrı sızı, ağrı yitimi, ince ağrı, başağrısı, baş ağrısı, bel ağrısı, diş ağrısı, eski göz ağrısı, ilk göz ağrısı, kalp ağrısı, karın ağrısı, yarım baş ağrısı, yürek ağrısı