Uç ile Biten Kelimeler

UÇ ile biten 18 kelime bulunuyor. Sonu olan kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Uç kelimesinin anlamı nedir? Uç ile başlayan kelimeler. İçinde uç olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

7 Harfli Kelimeler

ARDAN13

6 Harfli Kelimeler

MEFL17, SORG16, MARP15, HART14, KULY13

5 Harfli Kelimeler

HAV19, PAB15, BOD14, HUR14, PUL14, KUM11, SON11, SUR11

4 Harfli Kelimeler

AV14, OR9

3 Harfli Kelimeler

S8

2 Harfli Kelimeler

6

[isim]

  • Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası

    Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu. - Aka Gündüz

  • Bir şeyin baş veya son noktası
  • Bir şeyin kenarı

    Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz. - Refik Halit Karay

  • Dış kenar, periferi
  • Bir uzaklığın son noktası

    İstikbal, bu yolun ucundan bir güneş gibi doğuyor. - Falih Rıfkı Atay

  • Bir şeyin başı, tepesi
  • Kurşun kalemlerde yazmayı sağlayan kömürden yapılan madde

[sıfat]

  • Bir şeye gereğinden çok fazla bağlanan, önem veren, ekstrem

[tarih]

  • Türk devletlerinde genellikle sınır boylarındaki eyalet ve sancak

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ucu (herhangi birine) dokunmak
  • ucu bucağı olmamak (veya görünmemek)
  • ucu bucağı yok (veya kayıp)
  • ucunda (bir şey) bulunmak
  • ucundan tutmak
  • ucunu bulmak
  • ucunu kaçırmak
  • ucu ortası belli olmamak
  • uç vermek

Birleşik Kelimeler: uç beyi, uçkurutan, uç uca, uçtan uca, ucu açık, ucu kapalı, ucu ucuna, artı uç, aşırı uç, eksi uç, ileri uç, orta uç, ayakucu, ayak ucu, baş ucu, cirit ucu, göz ucu, ipucu

SUÇ

[isim]

  • Törelere, ahlak kurallarına aykırı davranış

[hukuk]

  • Yasalara aykırı davranış, cürüm

    Casusluk suçundan yakalanıp müebbet hapse mahkûm olmadın mı? - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • suç işlemek
  • suç olmak
  • suçundan geçmek
  • suçunu bağışlamak

Birleşik Kelimeler: suç aleti, suç bilimi, suç duyurusu, suçüstü, suç yükleme, meşhut suç, organize suç, taksirli suç, yüz kızartıcı suç, disiplin suçu, insanlık suçu, tart suçu

ORUÇ (Kelime Kökeni: Farsça rūze)

[isim]

[din bilgisi]

  • Tanrı'ya ibadet amacıyla yeme, içme vb. şeylerden belli bir süre kendini alıkoyma

    Eh, biz her vakit duamızı, orucumuzu eksik etmeyiz, çok şükür! - Necati Cumalı

[mecaz]

  • Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • orucunda olmak
  • oruç açmak
  • oruç bozmak
  • oruç tutmak
  • oruç yemek

Birleşik Kelimeler: döngel orucu, ölüm orucu

KUMUÇ

[isim]

[halk ağzında]

  • Sivrisineğe benzer çok küçük bir tür sinek
  • İçine et veya peynir konarak yapılan bir tür sigara böreği

SONUÇ

[isim]

  • Bir olayın doğurduğu başka bir olay veya durum, netice
  • Bir gelişim veya girişimden elde edilen şey

    Sınav sonucu.

  • Öz, özet

[spor]

  • Sürmekte olan veya biten bir yarışmanın veya spor karşılaşmasının sayı bakımından durumu, skor

[edebiyat]

  • Yazının veya sözün bitim bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sonuç almak
  • sonuç çıkarmak
  • sonuç vermek

Birleşik Kelimeler: sonuç karşılaşması, sonuç oyuncusu, sonuç takımı, sonuç yarışması

SURUÇ

[isim]

  • Şanlıurfa iline bağlı ilçelerden biri

ARDANUÇ

[isim]

  • Artvin iline bağlı ilçelerden biri

KULYUÇ

[isim]

[coğrafya]

  • Geniş ve derin ağızlı mağara

HARTUÇ (Kelime Kökeni: Fransızca cartouche)

[isim]

  • Kartuş

BODUÇ

[isim]

[halk ağzında]

  • Ağaç veya topraktan yapılmış küçük su kabı

HURUÇ (Kelime Kökeni: Arapça ḫurūc)

[isim]

[eskimiş]

  • Çıkma, çıkış
  • Göç

PULUÇ

[sıfat]

[eskimiş]

  • Cinsel gücü olmayan (erkek)

AVUÇ

[isim]

  • Elin parmak uçlarıyla bilek arasındaki iç bölümü, apaz, hapaz, koşam
  • Elin yarı yumulmuş durumu

    Behire, avucuna topladığı zeytin çekirdeklerini yukarı, havaya fırlatıyor. - Adalet Ağaoğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • avucu (veya avuçları) kaşınmak
  • avucuna saymak
  • avucunun içi gibi bilmek
  • avucunun içinde tutmak
  • avucunun içine almak
  • avucunu yalamak
  • avuç (veya avucunu) açmak

Birleşik Kelimeler: avuç avuç, avuç dolusu, avuç içi, bir avuç

MARPUÇ (Kelime Kökeni: Farsça mārpīç)

[isim]

  • Nargileye takılan ve kolayca içmeyi sağlayan, hortum biçiminde uzun ve bükülgen boru

    Nargilesinin marpucunu ayırdı dudaklarının arasından. - Necati Cumalı

PABUÇ (Kelime Kökeni: Farsça pāpūş)

[isim]

  • Ayakkabı

    Altları delinmiş, kat kat pençeli pabuçlarını çıkardı, ağır ağır çıktı merdiveni. - Orhan Kemal

  • Masa, sandalye vb. mobilyaların ayaklarına takılan metal veya plastik eklenti

[fizik]

  • İletken telleri elektrik birimlerine bağlayan veya cıvatalı bağlantıyı sağlayan parça

[mimarlık]

  • Bina kolonlarının temeldeki basma yüzeyinin geniş ve daha güçlü olarak yoğunlaştırılmış bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pabucu dama atılmak
  • pabucuna kum dolmak
  • pabucuna taş kaçmak
  • pabucunu dama atmak
  • pabucunu eline vermek
  • pabucunu ters giydirmek
  • pabuç bırakmamak
  • pabuç eskitmek (veya paralamak)
  • pabuç kadar dili olmak
  • pabuçlarını çevirmek
  • pabuç pahalı

Birleşik Kelimeler: pabuç dilli, pabuçtan aşağı, kılıç pabucu, tekerlek pabucu