UZAKSAMAK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
UZAKSAMAK harflerini içeren 5 harfli 21 kelime bulunuyor. 5 harfli UZAKSAMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
UZAMA10,
AKMAK
-
Sıvı maddeler veya çok ince taneli katı maddeler bir yerden başka bir yere doğru gitmek
Eskiden Sakarya, bu köprünün altından akarmış. - Sait Faik Abasıyanık
- Sıvı maddeler aşağıya yönelmek
- Sıvı bir madde bir yerden çıkmak
-
Bir kap veya bir yer, içindeki veya üstündeki sıvıyı sızdırmak
Dam akıyor.
-
Art arda ve toplu olarak gitmek
Öfkeli insanlar, el ele, omuz omuza Taksim'e doğru akıyorlardı. - Yusuf Ziya Ortaç
-
Kumaş yıpranıp iplikleri erimeye başlamak
Çarşafın kumaşı da yer yer akmış, buruşmuştu. - Refik Halit Karay
- Boya birbirine karışmak
-
Sürüp gitmek
Nedim divanında bir kaside vardır, müjgân üstüne, hicran üstüne, umman üstüne kafiyeleri ve redifleriyle akar. - Yahya Kemal Beyatlı
- Zaman çabuk geçmek
- Karışmak, katılmak
- Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak
Ata Sözleri ve Deyimler
- akacak kan damarda durmaz
- akan sular durmak
- akara kokara bakma, çuvala girene bak
- akarı kokarı olmamak
- akarına bırakmak
- akıp gitmek
- akmasa da damlar
Birleşik Kelimeler: akan yıldız, akarsu, akaryakıt
AKSAK
- Aksayan, hafifçe topallayan
-
İyi gitmeyen, iyi işlemeyen
İşin aksak yönü.
- Eski Yunan ve Latin şiir ölçüsünde, sondan bir önceki hecesi kısa olacak yerde uzun olan dize
- Türk müziğinde kıvrak bir usul
Ata Sözleri ve Deyimler
- aksak eşekle yüksek dağa çıkılmaz
Birleşik Kelimeler: ağır aksak, yürük aksak, raks aksağı, Türk aksağı
KAKMA
- Kakmak işi
-
Ağaç üzerinde veya diğer ahşap malzemede, mobilyada, belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş, sedef vb. süs maddeleri kakılıp oturtularak yapılan iş
Pirinç kakmaları donuk donuk ışıldayan hamam kapısını iterek içeri girdi. - Cahit Uçuk
Birleşik Kelimeler: kakma aşı, sedef kakma
MAKAK (Kelime Kökeni: Fransızca macaque)
- Güneydoğu Asya'da yaşayan kuyruklu bir maymun (Macacus)
SAKAK
- Çene altı
ASMAK
-
Bir şeyi aşağıya sarkacak bir biçimde bir yere iliştirip sarkıtmak
Lambayı tam pencerenin karşısına astı. - Sait Faik Abasıyanık
- Üzerine takınmak, kuşanmak
- Bir kimseyi boğazından ip vb. geçirip sallandırarak öldürmek, idam etmek
-
Gitmek zorunda olunan bir yere özürsüz gitmemek
Ben inek için oymalarımı bıraktım, dikiş makinesini tamir etmedim, mektebi astım. - Nazım Hikmet
- Görevi olan bir işi özürsüz yapmamak
Ata Sözleri ve Deyimler
- asıp kesmek
- astığı astık, kestiği kestik
AKSAM (Kelime Kökeni: Arapça aḳsām)
- Kısımlar
KASMA
- Kasmak işi
MAKAS (Kelime Kökeni: Arapça miḳaṣṣ)
-
Bir eksen çevresinde dönebilecek biçimde çapraz eklemlenmiş, birbirine bakan yüzleri keskin iki çelik lamadan oluşmuş, arasına yerleştirilen herhangi bir şeyi kesmeye yarayan araç, sındı
Her iki eliyle kullanırdı makasıyla tarağını. - Necati Cumalı
- Birbirine komşu iki demir yolu hattını hemen bunların uzantısındaki üçüncü hatta bağlamaya yarayan alet
- Birbirini kesen demir yolu kavşağı
- Bazı araçlarda üst üste konulmuş birkaç yassı çelikten yay
- Çatı ve köprülerde genellikle ağaç veya çelikten yapılan, ağırlığı karşılıklı iki ayağa veya duvara aktaran çatılmış kiriş sistemi
- Mobilyalarda yukarıdan aşağıya doğru açılan kapakları yatay konumda tutmak amacıyla yapılmış mafsallı, kollu kapak aracı
- Çalma, kırpma
- Dirsek
- Üst uçları birbirine bağlı, alt uçları açık olan iki direkten kurulmuş, ağırlık kaldırma düzeni
- Bazı eklem bacaklı hayvanların ön ayaklarında bulunan, savunma ve saldırmada kullanılan kıskaç
- Su topunda iki ayağın teker teker yarım daire biçiminde çevrilmesiyle yapılan bir hareket
Ata Sözleri ve Deyimler
- makas almak
- makas değiştirmek
- makas vurmak
Birleşik Kelimeler: makas hakkı, makas payı, bahçe makası, çember makası, sürfile makası, tırnak makası
KUSMA
-
Kusmak işi, istifra
Bütün bir gece onun başını kucağımda yatırarak ikide bir kusmasına yardım ediyordum. - Asaf Halet Çelebi
- Üzerine bir boya uygulandığında alttaki rengin üste çıkması
KAMUS (Kelime Kökeni: Arapça ḳāmūs)
-
Sözlük
İstanbul sözündeki İstanbul kelimesinin manalarını anlatmak için koca bir kamus lazım. - Falih Rıfkı Atay
- Büyük sözlük
KAZAK (Kelime Kökeni: Fransızca casaque)
-
Baştan geçirilerek giyilen, genellikle kollu, örme üst giysisi
Kazak ördüm ağladım / İlmek ilmek bağladım - Halk türküsü
- Jokeylerin giydiği, göz alıcı renklerde bir ceket türü
Birleşik Kelimeler: balıkçı kazağı
- Rusya'da ve İran'da ayrı bir sınıf oluşturan atlı asker
- Karısına söz geçirebilen, dediğini yaptırabilen erkek, kılıbık karşıtı
- Kazakistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türk soylu halk veya bu halktan olan kimse
- Güney Rusya'da yaşayan Slavlaşmış bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse
Birleşik Kelimeler: Kazak çömelmesi
MUSKA (Kelime Kökeni: Arapça nusḫa)
-
İçinde dinsel veya büyüleyici bir gücün saklı olduğu sanılan, taşıyanı, takanı veya sahip olanı zararlı etkilerden koruyup iyilik getirdiğine inanılan bir nesne, yazılı kâğıt vb., hamaylı
İnsan, üstünde tercihen boynunda mutlaka bir muska taşımalıydı. - Abdülhak Şinasi Hisar
- Üçgen biçiminde katlanmış olan şey
Birleşik Kelimeler: muska böreği
MAKÛS (Kelime Kökeni: Arapça maʿkūs)
- Ters çevrilmiş, baş aşağı getirilmiş
-
Uğursuz, kötü
Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz. - Atatürk
SUMAK (Kelime Kökeni: Arapça summāḳ)
- Antep fıstığıgillerden, sıcak bölgelerde yetişen, kabuğu hekimlikte, yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç (Rhus coriaria)
- Bu ağacın, ekşilik vermek için dövülerek yemeklere katılan mercimeğe benzeyen meyvesi