[isim]

[tıp]

• Uyuz böceğinin, üst derinin altına girerek yaptığı kaşındırıcı, bulaşıcı bir deri hastalığı

[sıfat]

[tıp]

• Bu hastalığa tutulmuş olan

  Uyuz köpekler gibi ne arkadan geliyorsun? - Salâh Birsel

[sıfat]

[argo]

• Düşük nitelikli, değersiz (mal)

[argo]

• Hoşlanılmayan, sevimsiz kimse

• Parası olmayan, züğürt kimse

[mecaz]

• Hareketli, canlı olmayan, uyuşuk, pısırık, miskin kimse

  Bu uyuz, can acısından bağıracaktı, ağzı açıldı ama sesi çıkmadı. - Memduh Şevket Esendal

Ata Sözleri ve Deyimler

• uyuz etmek
• uyuz olmak

[sıfat]

• Uyuz hastalığı olan (kimse), uyuz

  Uyuzlunun bilekleri cılk yara içindeydi. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Uyuz olma durumu

[mecaz]

• Beceriksizlik, pısırıklık

[mecaz]

• Parasızlık

[isim]

• Uyuzlaşmak işi

[nesnesiz]

• Tüyleri döküldüğü için çirkin bir görünüş almak

  Kedi uyuzlaştı.

[mecaz]

• Beceriksizleşmek, pısırıklaşmak

[mecaz]

• Kılıksızlaşmak

[mecaz]

• Beğenilmeyen davranış ve tutumlar sergilemeye başlamak