UYURGEZERLİK Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
UYURGEZERLİK harflerini içeren 5 harfli 34 kelime bulunuyor. 5 harfli UYURGEZERLİK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
GRİZU13,
ERKLİ
- Bir şeyi yapmaya, başarmaya gücü yeten, nüfuzlu, muktedir, kadir
ERLİK
- Erkeklik, yiğitlik
- Er olma durumu
EKLER (Kelime Kökeni: Fransızca éclair)
- İçi krema ile doldurulmuş bir pasta türü
KİLER (Kelime Kökeni: Farsça kilār)
-
Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap
Kileri kilitlemezdi, paraları meydanda dururdu. - Ömer Seyfettin
KELER
- Köpek balıkları takımının kelergiller familyasından, ılık ve tropik denizlerde yaşayan, uzunluğu 1,5 metre kadar olan, bir defada 20 yavru doğuran bir tür balık, keler balığı (Rhina squatina)
Birleşik Kelimeler: keler balığı, kaya keleri, su keleri
KURUL
- Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble
Birleşik Kelimeler: alt kurul, genel kurul, seçici kurul, üst kurul, yarkurul, Bakanlar Kurulu, balotaj kurulu, denetim kurulu, denetleme kurulu, disiplin kurulu, onur kurulu, sağlık kurulu, sandık kurulu, seçiciler kurulu, soruşturma kurulu, tahkim kurulu, teftiş kurulu, uzlaştırma kurulu, yargıcılar kurulu, yasama kurulu, yazı kurulu, yönetim kurulu, yürütme kurulu
YELEK
-
Ceket altına giyilen kolsuz ve kısa giysi
Sağ elini yelek cebine attı. - Ömer Seyfettin
-
Okun yay kirişine takılan bölümündeki tüy
Ok yeleği.
- Kuş kanadının büyük tüyü, telek
Birleşik Kelimeler: çelik yelek, bağır yeleği, can yeleği, cankurtaran yeleği, ikaz yeleği
YEREL
- Yöresel
- Gözlem yerine veya gözlemcinin bulunduğu yere göre tanımlanan
- Sınırlı bir yerle ilgili olan, mevzii, lokal
Birleşik Kelimeler: yerel ağ, yerel korozyon, yerel radyo, yerel saat, yerel televizyon, yerel yayın, yerel yönetim
YERLİ
-
Taşınamayan, başka yere götürülemeyen
Yerli dolap. Yerli sedir.
-
Yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan
Yerli halıları gördüm, koyu sıcak kırmızılarla diri maviler ağır basıyordu. - Bedri Rahmi Eyuboğlu
-
Belli bir bölgede yetişen, otokton
Yerli muz. Yerli meyve.
- Bir yerin ilk sakini olan, otokton
-
Oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan
Daha önceki gidişinde kendini yerli halka sevdirmişti. - Eflâtun Cem Güney
- Amerika, Avustralya ve Afrika'nın uygarlıktan uzak, ilkel biçimde yaşayan kimi halklarına verilen ad
Birleşik Kelimeler: yerli dolap, yerli malı, yerli yerinde, yerli yerine, yerli yersiz, baba yerli
ERZEL (Kelime Kökeni: Arapça erẕel)
- Pek rezil
- Alçak, soysuz
EZELÎ (Kelime Kökeni: Arapça ezelī)
- Öncesiz
-
Eski
Bu kitap ezelî bir imkânsızlığı anlatıyor. - Peyami Safa
Birleşik Kelimeler: ezelî rekabet, ezelî takdir
İZLEK
- Keçi yolu, patika
- Bir edebî eserde işlenen konunun anlamca ortaya koyduğu ana yönelim
KURYE (Kelime Kökeni: Fransızca courrier)
- Genellikle elçilik postasını yerine ulaştırmakla görevli kimse
- Posta, kargo, mektup vb. gönderileri alıcıya ulaştıran kimse
- Uçakla gönderilen mektup, koli veya havale
- Düzenli olarak ticari bir hizmet gören taşıt
KERİZ (Kelime Kökeni: Farsça kārīz)
- Geriz, çirkef, pislik
- Kumar
- Kolayca kandırılabilen kimse, aptal
- Eğlenti
LERZE (Kelime Kökeni: Farsça lerze)
-
Titreme, titreyiş
Aşklarının düşüncesi artık lerze değil yeis ve meraret veriyordu. - Halide Edip Adıvar