[isim]

• Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih

  Romancının uyarılarından habersiz kaldınız. - Adalet Ağaoğlu

[biyoloji]

• Organizmada uyarım yaratan güç

[isim]

[biyoloji]

• Bir uyaran karşısında organizmanın gösterdiği tepki, tembih

• Bir uyarma sebebiyle herhangi bir kasta, salgı bezinde olan açık veya gizli değişme

[isim]

• Uyarılmak işi

[isim]

• Uyarma işi

  O susuyor, ben bunu Kâmuran'ın yüzüne bakmak için bir uyarış sayıyordum. - Halide Edip Adıvar

[nesnesiz]

• Uyarma işine konu olmak

[halk ağzında]

• Uyandırılmak

[zarf]

• Gereğince

  Toplumumuzda sanatçı-edebiyatçının bir lokma bir hırka felsefesi uyarınca yaşaması beklenir. - Tomris Uyar

[sıfat]

• Uyarma özelliği olan, uyaran, münebbih

  Her bir dönemin incelenmesi, sonuçlarının değerlendirilmesi ulusal yeteneklerimizi, eksiklerimizi anlamak bakımından uyarıcıdır. - Metin And

[isim]

• Uyarıcı olma durumu