USTURLAP Harflerini İçeren 4 Harfli Kelimeler

USTURLAP harflerini içeren 4 harfli 29 kelime bulunuyor. 4 harfli USTURLAP kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

PUSU11, SULP10, URUP10, ALPU9, PALU9, PARS9, SLAP9, SARP9, TURP9, TRUP9, TAPU9, LARP8, TRAP8, SULU7, USLU7, USUL7, ULUS7, SURA6, SUAL6, TULU6, USTA6, UTLU6, LUTR5, RAST5, STAR5, SALT5, TRAS5, TURA5, URLA5

LUTR (Kelime Kökeni: Fransızca loutre)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Su samuru
  • Su samurundan elde edilen post

[sıfat]

  • Bu posttan yapılan

    İyi ama kışın arkanda lutr manto vardı. - Halide Edip Adıvar

RAST (Kelime Kökeni: Farsça rāst)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Doğru, düzgün

[isim]

  • Tesadüf

[isim]

  • Atılan şey hedefi vurma

Ata Sözleri ve Deyimler

  • rast gele!
  • rast gelmek
  • rast getirmek
  • rast gitmek

Birleşik Kelimeler: rastgele

[isim]

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde bir makam

STAR (Kelime Kökeni: İngilizce star)

[isim]

  • Yıldız

Birleşik Kelimeler: medya starı

SALT

[sıfat]

  • İçinde yabancı bir öge bulunmayan, mutlak

    Çelişkileri salt geleneklerin, törenin, eğitimin bir sonucu saymışızdır. - Adalet Ağaoğlu

[felsefe]

  • İçine, kendisine yabancı hiçbir şey karışmamış, arı

[zarf]

  • Yalnızca

    Sanat adına konuşmakta kendinde hak gören, her konuştuğunu da salt doğrudur diye karşısındakine kabullendirmek isteyen kimseler sardı etrafımızı. - Necati Cumalı

Birleşik Kelimeler: salt çoğunluk, salt değer, salt nem, salt sıcaklık, salt sıfır

TRAS (Kelime Kökeni: Almanca Trass)

[isim]

  • Volkanik tüf

TURA

[isim]

  • Tuğra
  • Metal paranın resimli yüzü
  • Halat gibi örülmüş iplik çilesi

[halk ağzında]

  • Bazı oyunlarda, vurmak için kullanılan düğümlenmiş mendil

[halk ağzında]

  • Ucu düğümlenmiş bir mendil aracılığıyla yanan veya yanılanların ebe tarafından cezalandırıldığı bir tür çocuk oyunu

Birleşik Kelimeler: yazı tura

URLA

[isim]

  • İzmir iline bağlı ilçelerden biri

SURA (Kelime Kökeni: (Surate şehrinin adından))

[isim]

  • Yumuşak ince bir tür ipekli kumaş

[sıfat]

  • Bu kumaştan yapılan

SUAL (Kelime Kökeni: Arapça suʾāl)

[isim]

[eskimiş]

  • Soru

    Hatıralarını anlattığı sırada Atatürk'e bir sual sormuştum. - Falih Rıfkı Atay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sual etmek

Birleşik Kelimeler: sorgu sual, ahiret suali, kabir suali

TULU (Kelime Kökeni: Arapça ṭulūʿ)

[isim]

[eskimiş]

  • Güneşin doğması, doğuşu

USTA (Kelime Kökeni: Farsça ustād)

[isim]

  • Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse

    Nöbetçi, ustanın anasına ters ters baktı. - Nazım Hikmet

  • Zanaat öğreticisi
  • Zanaatçılar için unvan

    Üzeyir usta yoldan geçmeyeceğimizi söyledi. - Refik Halit Karay

[sıfat]

  • Eli uz, işinin eri, becerikli, mahir

    Bunların hepsi de çok güzel sesli ve oyunun en ustaları arasından seçildi. - Tarık Buğra

[tarih]

  • Osmanlı Devleti'nde saraydaki cariye ve hizmetlilerin kıdemlisi

[mecaz]

  • Akıl veren veya öğreten kimse

    Kız sana bir hâl olmuş, kim senin ustan? - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

  • usta elinden çıkmak
  • ustamın adı Hıdır, elimden gelen budur
  • usta olmak

Birleşik Kelimeler: ustabaşı, usta işi, lonca ustası, sohbet ustası, söz ustası

UTLU

[sıfat]

  • İffetli

SULU

[sıfat]

  • Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı

    Eczanede acaba nane suyu yahut zararsız bir sulu ilaç var mıdır? - Reşat Nuri Güntekin

  • Suyu çok olan

    Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu. - Ömer Seyfettin

  • İçine su katılmış, sulandırılmış olan

    Sulu süt.

[mecaz]

  • Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan (kimse)

    Ben diyor, akşamdan beri onu kolluyorum. Bilirim sarhoşluğu suludur. - Memduh Şevket Esendal

Birleşik Kelimeler: sulu boya, sulu göz, sulu kar, sulu sepken, sulu tarım, sulu yemek, sulu zırtlak, sulu ziraat, ala sulu, gözü sulu

USLU

[sıfat]

  • Toplumu, çevresini rahatsız etmeyen, edepli, müeddep, yaramaz karşıtı

    Uslu ve çekingen huyum ne kendimi ne de nafakamı herhangi bir sert hareketle savunmaya asla müsait değildi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[zarf]

  • Uysal bir biçimde

[eskimiş]

  • Akıllı, zeki

    Gören bizi sanır deli / Usludan yeğdir delimiz - Anonim şiir

Ata Sözleri ve Deyimler

  • uslu durmak (veya oturmak)

Birleşik Kelimeler: uslu akıllı, akıllı uslu

USUL (Kelime Kökeni: Arapça uṣūl)

[isim]

  • Kökler, asıllar

[hukuk]

  • Bir kimsenin ana, baba, dede ve nineleri

Ata Sözleri ve Deyimler

  • usulüne uydurmak

Birleşik Kelimeler: usul hukuku

[isim]

  • Bir amaca erişmek için izlenen düzenli yol, tutulan yol, yöntem, tarz

    Kendine baktırmak için güzel usul doğrusu. - Haldun Taner

  • Bilimde belli bir sonuca erişmek için, belli ilke ve kurallara göre izlenen yol, metot

[hukuk]

  • Bir yasama veya idare işleminin hazırlanması, yapılması veya yürürlüğe konması sırasında uyulması gereken hükümler ve izlenecek yollar

[müzik]

  • Klasik Türk müziğinde tempo

    Kendilerine nota, usul filan öğretilecek olursa bunlardan çok şey beklenebilir. - Osman Cemal Kaygılı

Ata Sözleri ve Deyimler

  • usul tutmak

Birleşik Kelimeler: Alman usulü, muhakeme usulü, yargılama usulü, yargı usulü

[zarf]

[eskimiş]

  • Alçak sesle

    Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler - Karacaoğlan

  • Yavaş bir biçimde