[isim]

• Usta olma durumu

• Beceriklilik, el uzluğu, maharet

  Balık adamlıkta yirmi yıllık tecrübesine, ustalık ve alışkanlığına rağmen bir tuhaf heyecan duyuyordu. - Yaman Koray

[isim]

• Uslanmak durumu

[-den]

• Tekrarlanması, uzun sürmesi dolayısıyla bir şeyden hoşlanmaz veya sıkılır duruma gelmek, bıkmak, bezmek

  Bir iskele kuşu gibi bir aşağı bir yukarı dolaşmaktan da usandım. - Ercüment Ekrem Talu

[isim]

• Uslu olma durumu

  Bir kavga çıkarırlar, kan bile dökebilirlerdi. Ancak nedense uslulukları tuttu. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

• Uskuru olan

[zarf]

• Yavaşça, sessizce

[isim]

[hayvan bilimi]

• Uskumrugillerden, sıcak ve ılık denizlerde sürü durumunda yaşayan, çizgili bir deniz balığı (Scomber scombrus)

  Uskumrunun hareleri daha sık, gözleri küçük oysa kolyozun hem hareleri daha taraklı hem gözleri daha patlak. - Oktay Rifat

[isim]

• İnce bir halatın ucuna bir kurşun parçası bağlanarak yapılan bir çeşit kırbaç

  Hele Üsküdar gibi bıçkını fazla semtlerde on çocuktan üç dördünde bir bıçak, bir sustalı, bir usturpa hatta bir saldırma bulunurdu. - Burhan Felek

[isim]

[felsefe]

[toplum bilimi]

• Akılcılık

[sıfat]

[halk ağzında]

• Usanmış, bıkmış

[zarf]

• Usanmış, bıkmış bir biçimde

  Kırgın, usangın kalktı sabahın er saatlerinde. - Abbas Sayar

[sıfat]

• Yöntemsiz

• Yasalara aykırı olan