[isim]

• Ulamak işi

• Ulanan parça, ek, katkı, ilave

[dil bilgisi]

• Konuşmada art arda gelen kelimelerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bir hece oluşturacak biçimde bağlanarak söylenmesi, bağlama: Ayırt etmek, tertip etmek, art arda gibi

[sıfat]

• Ulanmış

[isim]

• Sulamak işi

• Arklar veya savaklar yardımı ile su akıtarak herhangi bir toprak bölgesini kuraklıktan kurtarma

[isim]

• Ululamak işi

[isim]

• Bulamak işi

• Genellikle üzüm şırasının kaynatılması ile yapılan koyu pekmez

  Atlar, arabalar, dalkavuklar arasında geçen debdebelerle şimdiki kırk paralık bulama, altmış paralık peynir müşterilerine meram anlatmak arasında ne büyük tezat vardı. - Ömer Seyfettin

[isim]

• Kurulamak işi

  Kocaman bir tas içinde su geliyor, sabun, havlu, kurulama deyinceye kadar hiddeti geçiyor sultanın. - Necip Fazıl Kısakürek

[isim]

• Kutulamak işi

[isim]

• Kutlulamak işi

[isim]

• Ebrulamak işi

[isim]

• Arzulamak durumu

[isim]

• Durulamak işi

[isim]

• Agulamak işi

[isim]

• Koyun yavrulama

• Kuzu yürüyüşü gibi emekleme

[isim]

• Tapulamak işi

  Tapulama yasası.

[isim]

• Kurgulamak işi, montajlama

[isim]

• Muştulamak işi