[nesnesiz]

• Una bulanmak

• Una bulaştırılmak

[isim]

• Ukala olma durumu

• Ukalaca davranış

  Bir küçük defter içinde üç beş satırla uzun bir ukalalığa ne lüzum var? - Aka Gündüz

[nesnesiz]

• Yadırganan, ayıplanan davranışlardan vazgeçmek, davranışlarına düzen vermek

  Deli eniştemiz bir hayli yaşlanmıştı fakat hiç uslanmış değildi. - Abdülhak Şinasi Hisar

• Herhangi bir olaydan ders almak, aklı başına gelmek

[-i]

• Ağırlamak

• Ulu tutmak, ulu saymak

[isim]

• Bilginlik, âlimlik

[isim]

[felsefe]

• Akla dayalı olanın niteliği, rasyonalite

• Bir amaca en etkin biçimde ulaştıracak araçları kullanmayı gerektiren tutum

[nesnesiz]

• Ur durumuna gelmek

[isim]

• Uysal olma durumu

  İki derin ve çocuk gibi siyah gözleri, kalın tüylü kaşları altından uysallıkla bakıyor. - Halide Edip Adıvar

• Uysalca davranış

  Hemen göze çarpan bir kırıtkanlık ve uysallık vardı. - Falih Rıfkı Atay

[isim]

• Uyruk olma durumu, tabiiyet

  Bu adamın uyrukluğu anlaşılamadı.

[nesnesiz]

• Uçlu duruma gelmek

[argo]

• Vermek

  Tıngırın varsa uçlan, dedi. - Sait Faik Abasıyanık

[isim]

• Usanma durumunda olma, bıkma

Ata Sözleri ve Deyimler

• usançlık getirmek

[isim]

• Uzman olma durumu, uzmanın görevi, mütehassıslık, ihtisas, kompetanlık

[-i]

• Umma durumunu yaratmak, ummasını sağlamak

[-e]

[-i]

• Uçma işini yaptırmak, uçmasına yol açmak

[isim]

• Uçkur geçirilen katlanmış kenar

• Bayrağın arka kenarında bulunan ve içinden ip geçirilip tutturulan beyaz bezden kenarlık

• Uçkur geçirmeye yarayan çubuk