[zarf]

• Ustaca

  Bunların üzerinden ustalıkla atlayarak gemiye doğru yürüdü. - Sait Faik Abasıyanık

• Kurnazca

  Onlar huylarını ya bilmez ya açığa vurmaz ya ustalıkla gizler ya sarahatle duyurmaz ve bizi aldatabilirler. - Abdülhak Şinasi Hisar

[nesnesiz]

• Ululamak işi yapılmak

• Büyüklenmek, kibirlenmek

  Büyük olduğunuzu sanmaktan, ululanmaktan vazgeçiniz. - Emine Işınsu

[isim]

• Uyarlanmak işi

[-e]

[-i]

• Birbirine herhangi bir bakımdan uyar duruma getirmek, intibak ettirmek

• Edebî eserleri, sinema, tiyatro, radyo ve televizyonun teknik imkânlarına uygun duruma getirmek, adapte etmek

• Bir yabancı eseri, kişi ve yer adlarını değiştirerek yerli bir eser durumuna getirmek, adapte etmek

[sıfat]

• Ustalıkla yapılmış

  Frenkler yemek pişirme sanatına, güzel, leziz ve ustalıklı yemeklerle uğraşmaya gastronomi diyorlar. - İsmet Özel

[isim]

• Ukrayna halkından olan kimse

[isim]

[felsefe]

• Usa vurma

  Bu uslamlama karşısında, yerel seçimlerin iktidarı belirleyemeyeceği inancı tümden temelsiz düşmektedir. - Melih Cevdet Anday

[-den]

• Usanma işi yapılmak

  Bu işten çabuk usanıldı.

[nesnesiz]

• Unutma işine konu olmak

  Türklüğün unutulmuş medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafı ile, atinin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır. - Atatürk

[isim]

• Unutturmak işi

[isim]

• Umutlanmak durumu, ümitlenme

[isim]

• Milliyet, millîlik

  Dilimizi, ulusallığımızı sen öğrettin bize. - Cahit Külebi

[nesnesiz]

• Uyarma işine konu olmak

[halk ağzında]

• Uyandırılmak

[isim]

• Uyanık olma durumu, anıklık, saklık, teyakkuz

  O devri, ilk uyanıklık devri olduğu için hiç unutmaz. - Halide Edip Adıvar

[isim]

• Utandırmak işi