TIRTIKLANMAK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

TIRTIKLANMAK harflerini içeren 7 harfli 88 kelime bulunuyor. 7 harfli TIRTIKLANMAK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ARTIMLI10, ATIMLIK10, IKINMAK10, ILINMAK10, ILITMAK10, KIRMALI10, KIRILMA10, KIRINMA10, KIRITMA10, KALITIM10, KATILIM10, KILINMA10, MINTIKA10, TIKILMA10, TIMARLI10, TIKINMA10, TANITIM10, ARINMAK9, ARITMAK9, ARIKLIK9, ANLATIM9, ANMALIK9, ANIKLIK9, ANILMAK9, ANIRMAK9, ANIRTMA9, ATTIRMA9, ATILMAK9, AKITMAK9, ALINMAK9, AKTARIM9, IKLAMAK9, IRAKLIK9, KITLAMA9, KINAMAK9, KINLAMA9, KANIKMA9, KANIRMA9, KANITLI9, KARIKMA9, KARILIK9, KARILMA9, KARIMAK9, KARINLI9, KARINMA9, KALINMA9, KALINTI9, KAKILMA9, KAKINTI9, KAKMALI9, KAKIRTI9, KARINTI9, KATIKLI9, KATILIK9, KATILMA9, KATINTI9, KATKILI9, KATMALI9, LAKIRTI9, MARKALI9, RAKAMLI9, TIKAMAK9, TIKANIK9, TIKANMA9, TIKATMA9, TINLAMA9, TIKLAMA9, TANITMA9, TANITLI9, TANIMAK9, TANILMA9, TAKINTI9, TAKINMA9, TAKILMA9, TAKIRTI9, TARTILI9, ARKALIK8, ATAKLIK8, KIRANTA8, KANATLI8, KARALIK8, KARALTI8, KARTLIK8, TARANTI8, TARAKLI8, TAKINAK8, TARTMAK8, ANTRAKT7

ANTRAKT (Kelime Kökeni: Fransızca entracte)

[isim]

[sinema]

[tiyatro]

  • Ara

ARKALIK

[isim]

  • Sırt dayamaya yarayan yer

    Rıza Efendi iskemlesinin arkalığına iyice yaslandı. - Tarık Buğra

  • Sırtında yük taşıyan hamalların, yük taşırken kullandıkları arka yastığı, semer, hamal semeri, arkalıç

[eskimiş]

  • Ev içinde giyilen kolsuz, kalınca bir kısa hırka türü

ATAKLIK

[isim]

  • Atak olanın durumu veya atak bir biçimde yapılan iş, davranış, cüret

    Kara Yusuf ve arkadaşlarındaki ataklık halkı sarıyor. - Tarık Buğra

KIRANTA (Kelime Kökeni: İtalyanca quaranta)

[sıfat]

  • Saçları ağarmaya başlamış (erkek)

    Yeni şube reisi, kırk beşlik, ellilik, kıranta, ağzı kalabalık bir adam. - Memduh Şevket Esendal

  • İlerlemiş yaşına rağmen bakımlı, özenli (erkek)

    Masanın başında, güneşten yanmış yüzü, sert ve derin çizgilerle dolu, keskin bakışlı, kıranta bir adam oturuyor. - Esat Mahmut Karakurt

  • Kırlaşmış (saç, sakal)

    Erkek, tıraşı uzamış kıranta saçlı, kırk yaşlarında bir köylüydü. - Reşat Nuri Güntekin

KANATLI

[sıfat]

  • Kanadı olan

    Senelerden beri leylek görmüyorum. Hatta bu kanatlı yaz seyyahlarının son senelerde İstanbul'a rağbetleri az. - Ahmet Haşim

Birleşik Kelimeler: eş kanatlı

KARALIK

[isim]

  • Kara olma durumu
  • Karaya çalan leke

Birleşik Kelimeler: ağzı karalık, bahtı karalık, gözü karalık, yüzü karalık

KARALTI

[isim]

  • Uzaklık ve karanlık sebebiyle kim veya ne olduğu seçilemeyen, belli belirsiz, koyu renkli biçim, silüet

    Az sonra dört atlının karaltısını seçtiler. - Nezihe Araz

  • Hafif karanlık
  • Leke

KARTLIK

[isim]

  • Kart olma durumu

[isim]

  • Kart konulan gereç

TARANTI

[isim]

  • Taramak sonunda çıkan gereksiz şeyler

TARAKLI

[sıfat]

  • Tarağı olan
  • Başında tarak bulunan (kuş veya kadın)
  • Yol yol nakışlı

    Taraklı kumaş.

  • Tarağı geniş olan (ayak)

[isim]

  • Sakarya iline bağlı ilçelerden biri

TAKINAK

[isim]

[ruh bilimi]

  • Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce

TARTMAK

[-i]

  • Bir şeyin birim cinsten ağırlığını bulmak
  • Bir şeyi avuç içinde sallayarak ağırlığını kestirmeye çalışmak
  • Binek hayvanlarının dizginlerini çekmek

    Süvari daima dizginleri tartıp kısrağı zapta muktedir olduğunu ihsas etmeli. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Bir şeyin bütün sonuçlarını düşünmek, hesap etmek

    Acaba, bütün bu söylediklerinin altında bir takaza da var mı diye iyice tartıyorum, yok gibi. - Adalet Ağaoğlu

[mecaz]

  • Dikkatle incelemek, değer biçmek

    Başını ellerinin içine alarak evvela kendini bir tartmak istedi. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: tartarak yenme

ARINMAK

[nesnesiz]

  • Temizlenmek
  • Katışıksız, arı (I) duruma gelmek

    Arınmış bir dilse çok kez arıtıcıların başarısıdır. - Nermi Uygur

[mecaz]

  • Rahatlamak

    Derdini size aktarıp arınmış, sizi zehirleyip bırakmıştır. - Haldun Taner

ARITMAK

[-i]

  • Temizlemek
  • Katışıksız duruma getirmek, tasfiye etmek

ARIKLIK

[isim]

  • Zayıflık, sıskalık