[sıfat]

• Tırnağı olan

  Kurban edilecek hayvanların iki tırnaklı olması lazımdır. - Burhan Felek

[isim]

• Tırmanmak işi

  Radyatörün suyunu tazeledikten sonra virajlı yokuşu tırmanmaya başladı. - Aka Gündüz

[spor]

• Özel araçlardan yararlanarak vücudu, kollarla çekerek yukarı doğru yer değiştirme

[askerlik]

• Atom silahlarının gücünün önüne geçilmez, önlenemez bir biçimde hızlanmasını belirten terim

[mecaz]

• Bir durumun, bir olgunun giderek güç kazanması, etkisini artırması, güçlenmesi

[sıfat]

• Tırnağı andıran, tırnağa benzeyen, tırnak gibi

[sıfat]

• Tırtığı olan

  Ölgün sesi pürtüklü bir duvar, tırtıklı bir kâğıt gibi belli belirsiz yükselip alçaldı. - Elif Şafak

[sıfat]

• Kenarlarında tırtıl olan

[sıfat]

• Tırtılı andıran, tırtıla benzeyen, tırtıl gibi, tırtılımsı

[isim]

[bitki bilimi]

• Söğüt, kavak, fındık vb. bitkilerin tırtılı andıran çiçek durumları

[isim]

[argo]

• Para bozdurmak için gelerek kasadaki veya tezgâh üzerindeki parayı çalan kimse

[argo]

• Verilmesi gereken bir paranın el çabukluğu ile eksik ödenmesi

[tarih]

• Osmanlı Devleti'nde her perşembe günü padişahın tırnaklarını kesip temizleyen kimse

[isim]

• Merdiven korkuluğu

  Fakat tırabzandan aşağıya sakın bakmayın, başınız döner. - Halit Fahri Ozansoy

[sıfat]

• Aynı şartlar altında bulunanların aynı durumda olduklarını anlatmak için söylenen tırhallı, hep bir hâlli deyiminde geçen bir söz

  Hem yalnız bu değil, hepsi böyle, tırhallı, bir hâlli... - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Tırmanma işi

[isim]

[argo]

• Yankesici

[sıfat]

• Saçı veya sakalı uzamış, tıraşı gelmiş

• Yontulmamış (taş vb. sert nesne)

[isim]

• Tırpanla ekin biçen kimse

[isim]

[denizcilik]

• Misina ağından çeşitli boyutlarda örülmüş, ucuna kurşun ağırlık takılan av malzemesi