TÖRETANIMAZLIK Harflerini İçeren 7 Harfli Kelimeler

TÖRETANIMAZLIK harflerini içeren 7 harfli 94 kelime bulunuyor. 7 harfli TÖRETANIMAZLIK kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ANKETÖR13, KIZILMA13, MAZILIK13, ARIZALI12, ANIZLIK12, AZINLIK12, AZITMAK12, KIZARMA12, KIZARTI12, KAZILMA12, KAZINMA12, KAZINTI12, KAZITMA12, KAZANIM12, MARAZLI12, TANIMAZ12, ZIRLAMA12, ZAMANLI12, AZATLIK11, TEZATLI11, ZIRTLAK11, ARTIMLI10, ATIMLIK10, ILINMAK10, ILITMAK10, KIRMALI10, KIRILMA10, KIRINMA10, KIRITMA10, KALITIM10, KATILIM10, KILINMA10, MINTIKA10, TIKILMA10, TIMARLI10, TIKINMA10, TANITIM10, ARINMAK9, ARITMAK9, ANLATIM9, ANMALIK9, ANILMAK9, ANIRMAK9, ANIRTMA9, ATTIRMA9, ATILMAK9, ALINMAK9, AKTARIM9, KITLAMA9, KINLAMA9, KREMALI9, KANIRMA9, KANITLI9, KARILMA9, KARINLI9, KARINMA9, KALINMA9, KALINTI9, KARINTI9, KATILMA9, KATINTI9, KATMALI9, LAKIRTI9, MARKALI9, MERAKLI9, RAKAMLI9, TIKANMA9, TIKATMA9, TINLAMA9, TIKLAMA9, TANITMA9, TANITLI9, TANIMAK9, TANILMA9, TAKINTI9, TAKINMA9, TAKILMA9, TAKIRTI9, TARTILI9, KIRLENT8, KIRANTA8, KANATLI8, KARALTI8, KENARLI8, LAMEKAN8, TARANTI8, TARAKLI8, TARTMAK8, ANTRAKT7, KLARNET7, KANALET7, KARTELA7, LATERNA7, NALEKAR7

ANTRAKT (Kelime Kökeni: Fransızca entracte)

[isim]

[sinema]

[tiyatro]

  • Ara

KLARNET (Kelime Kökeni: Fransızca clarinette)

[isim]

[müzik]

  • Tahtadan, metal perdeli, orkestrada önemli yeri olan bir üflemeli çalgı

    Önce klarnetle ezgisini çalar, arkasından gür bariton sesiyle bir dörtlük söylerdi. - Cahit Külebi

Birleşik Kelimeler: basklarnet

KANALET (Kelime Kökeni: Fransızca canalette)

[isim]

  • Küçük kanal

KARTELA (Kelime Kökeni: İtalyanca cartella)

[isim]

  • Tombala vb. oyunlarda sayıların yazılı olduğu kart
  • Boya, kumaş, halı vb. ürünlerin çeşitlerini küçük parçalar hâlinde gösteren liste

[tiyatro]

  • Tuluat tiyatrosunun kapısına asılan tabela

LATERNA (Kelime Kökeni: İtalyanca lanterna)

[isim]

[müzik]

  • Kolu çevrilerek çalınan, sandık biçiminde bir org türü

    Apaşlardan biri laternayı çalıyor. - Necip Fazıl Kısakürek

NALEKÂR (Kelime Kökeni: Farsça nālekār)

[sıfat]

[eskimiş]

  • İnleyen, iniltili

    İçlerinden biri de ince, hazin, nalekâr bir sesle yavaş yavaş Kur'an okuyordu. - Memduh Şevket Esendal

KIRLENT (Kelime Kökeni: Fransızca guirlande)

[isim]

  • Çiçek veya yaprak işlemeli süs
  • İşlemeli veya işlemesiz bir tür küçük yastık

KIRANTA (Kelime Kökeni: İtalyanca quaranta)

[sıfat]

  • Saçları ağarmaya başlamış (erkek)

    Yeni şube reisi, kırk beşlik, ellilik, kıranta, ağzı kalabalık bir adam. - Memduh Şevket Esendal

  • İlerlemiş yaşına rağmen bakımlı, özenli (erkek)

    Masanın başında, güneşten yanmış yüzü, sert ve derin çizgilerle dolu, keskin bakışlı, kıranta bir adam oturuyor. - Esat Mahmut Karakurt

  • Kırlaşmış (saç, sakal)

    Erkek, tıraşı uzamış kıranta saçlı, kırk yaşlarında bir köylüydü. - Reşat Nuri Güntekin

KANATLI

[sıfat]

  • Kanadı olan

    Senelerden beri leylek görmüyorum. Hatta bu kanatlı yaz seyyahlarının son senelerde İstanbul'a rağbetleri az. - Ahmet Haşim

Birleşik Kelimeler: eş kanatlı

KARALTI

[isim]

  • Uzaklık ve karanlık sebebiyle kim veya ne olduğu seçilemeyen, belli belirsiz, koyu renkli biçim, silüet

    Az sonra dört atlının karaltısını seçtiler. - Nezihe Araz

  • Hafif karanlık
  • Leke

KENARLI

[sıfat]

  • Herhangi bir biçimde kenarı olan

    Başında da geniş kenarlı, tüylü ama yine simsiyah bir şapka var. - Adalet Ağaoğlu

  • Kenarı süslü, işlenmiş

LAMEKÂN (Kelime Kökeni: Arapça lāmekān)

[sıfat]

[eskimiş]

  • Mekânı olmayan, mekânsız
  • Yersiz yurtsuz, belli bir adresi olmayan

Birleşik Kelimeler: lamekân takımı

TARANTI

[isim]

  • Taramak sonunda çıkan gereksiz şeyler

TARAKLI

[sıfat]

  • Tarağı olan
  • Başında tarak bulunan (kuş veya kadın)
  • Yol yol nakışlı

    Taraklı kumaş.

  • Tarağı geniş olan (ayak)

[isim]

  • Sakarya iline bağlı ilçelerden biri

TARTMAK

[-i]

  • Bir şeyin birim cinsten ağırlığını bulmak
  • Bir şeyi avuç içinde sallayarak ağırlığını kestirmeye çalışmak
  • Binek hayvanlarının dizginlerini çekmek

    Süvari daima dizginleri tartıp kısrağı zapta muktedir olduğunu ihsas etmeli. - Ömer Seyfettin

[mecaz]

  • Bir şeyin bütün sonuçlarını düşünmek, hesap etmek

    Acaba, bütün bu söylediklerinin altında bir takaza da var mı diye iyice tartıyorum, yok gibi. - Adalet Ağaoğlu

[mecaz]

  • Dikkatle incelemek, değer biçmek

    Başını ellerinin içine alarak evvela kendini bir tartmak istedi. - Peyami Safa

Birleşik Kelimeler: tartarak yenme