TOKMAKÇI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

TOKMAKÇI harflerini içeren 5 harfli 23 kelime bulunuyor. 5 harfli TOKMAKÇI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

ÇIKMA10, ÇOMAK10, ÇAKIM10, KOÇMA10, KAMÇI10, ÇIKAK9, ÇITAK9, ÇATIK9, ÇATKI9, KOÇAK9, KAÇIK9, KAKIÇ9, TOKAÇ9, TIKAÇ9, ATMIK7, KOKMA7, KATIM7, KAKIM7, TOMAK7, TIKMA7, TAKIM7, KATIK6, KATKI6

KATIK

[isim]

  • Ekmekle karın doyurmak gerektiğinde, ekmeğe katılan peynir, zeytin, helva vb. yiyecek

    Birkaç günlük ekmeğini, katığını köyden getirirdi. - Halikarnas Balıkçısı

  • Yağı alınmış yoğurt, ayran

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katık etmek

KATKI

[isim]

  • Bir işin yapılmasına, gerçekleşmesine emek, bilgi, para vb. ile katılma, yardım

    Her geçen gün ününe, sanatına yeni katkılar getiriyordu. - Necati Cumalı

  • Bir şeye katılan başka bir madde
  • Metal ve alaşımların hazırlanması sırasında içlerine katılan değişik nitelikteki maddeler

[halk ağzında]

  • Düğün günü davetlilerin öğleye kadar gönderdikleri armağan

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katkıda bulunmak

Birleşik Kelimeler: katkı maddesi, katkı payı

ATMIK

[isim]

[halk ağzında]

  • Meni

Birleşik Kelimeler: atmık kanalı

KOKMA

[isim]

  • Kokmak işi

    Yıkanmamayı ve böylece pis pis kokmayı bile göze alırlarmış. - Salâh Birsel

KATIM

[isim]

  • Katma işi

    Koç katımı.

Birleşik Kelimeler: koç katımı

KAKIM (Kelime Kökeni: Arapça ḳāḳum)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as (I), ermin (Mustela erminea)

TOMAK

[isim]

  • Ağaçtan yapılmış top
  • Ağaçtan yapılmış gürz

[eskimiş]

  • Bir tür kalın ve ağır çizme

TIKMA

[isim]

  • Tıkmak işi

TAKIM

[isim]

  • Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
  • Meslek, davranış, durum vb. yönlerden birbirine uyan kimselerin oluşturduğu topluluk

    Memur takımından olduğumuzdan böyle evlerde oturamazdık, daha doğrusu alışkın değildik. - Muzaffer İzgü

  • Görev bakımından birbirini tamamlayan kimselerin topluluğu, grup, ekip, trup

    Orta oyunu takımı.

  • Birbirini tamamlayan şeylerin tümü
  • Sigara ağızlığı
  • Takım elbise
  • Hayvanlarda yemek borusu, akciğer ve karaciğere genel olarak verilen ad
  • Aşağılayıcı ve küçümseyici anlamda topluluk

    Anlaşıldı, Sabit Bey ağabey takımı, Sinekli Bakkal Sokağı'ndan geçerken artık sağa sola bakmaz, kimseye omuz vurmaz oldu. - Halide Edip Adıvar

[askerlik]

  • Bölüğü oluşturan birliklerden her biri

    Bu binayı merkez taburundan bir takım bekleyecek. - Ömer Seyfettin

[biyoloji]

  • Canlıların bölümlendirilmesinde familya ile sınıf arasında yer alan, yakın benzerlikler gösteren organizmaların oluşturduğu birlik

[sinema]

[televizyon]

  • Bir filmin çevriminde görüntüleri alma, aydınlatma, ses alma gibi belli başlı çalışmaları yapmak için gerekli en küçük teknikçiler topluluğu

[spor]

  • Bir oyunda sahaya çıkan belli kuruluşlara bağlı oyuncular topluluğundan her biri

[spor]

  • Birlikte oynayan, kazanmak için birlikte çalışan sporcu topluluğu

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takım tutmak
  • takım yapmak

Birleşik Kelimeler: takımada, takım elbise, takım erki, takım oyunu, takım takım, takım taklavat, takımyıldız, alt takım, asım takım, birtakım, bu takım, millî takım, ayaktakımı, banyo takımı, beyin takımı, caz takımı, çamaşır takımı, çatal bıçak takımı, çay takımı, çengi takımı, gemi takımı, hamam takımı, kahve takımı, kapak takımı, kaymak takımı, koltuk takımı, koşum takımı, lamekân takımı, makyaj takımı, mehter takımı, olta takımı, satranç takımı, sayaç takımı, saz takımı, servis takımı, sıfat takımı, sofra takımı, sonuç takımı, tamir takımı, tuvalet takımı, uyku takımı, yatak takımı, yazı takımı, yemek takımı, iniş takımları

ÇIKAK

[isim]

  • Çıkılacak yer, çıkıt, mahreç

[dil bilgisi]

  • Boğumlanma noktası

ÇITAK

[sıfat]

[halk ağzında]

  • Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan
  • Kaba, huysuz, kavgacı

ÇATIK

[sıfat]

  • Çatılmış olan

    O çatık, kara kaşlı, al yanaklı hanımın kucağına oturmak lazım gelmişti. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Birleşik Kelimeler: çatık çehre, çatık kaş, çatık surat, çatık yüz

ÇATKI

[isim]

  • Uç uca, birbirine çatılan şeylerin bütünü

    Tüfek çatkısı.

  • Sehpa
  • Alından geçerek başın çevresine çember gibi bağlanan bağ, kaşbastı

    Alnında, başı ağrıdığı vakitlerdeki gibi beyaz tülbentten bir çatkı vardı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

  • Bir işin bütününün veya parçalarının bir araya getirilmesinde uyulan yöntem

Ata Sözleri ve Deyimler

  • çatkı çatmak

KOÇAK

[sıfat]

[mecaz]

  • Yürekli (erkek)
  • Eli açık, cömert

KAÇIK

[sıfat]

  • İlmeği kaçmış (çorap vb.)
  • Bir yana kaçmış, kaymış

[mecaz]

  • Bazı davranışları dengesiz olan, zıvanasız

    Bu köşkün perileri de kaçık galiba. - Hüseyin Rahmi Gürpınar

[isim]

  • Çorabın ilmeği kaçmış yeri

Birleşik Kelimeler: kaçık öz, tatlı kaçık