TEŞERRÜF ile Oluşan Kelimeler (TEŞERRÜF Kelime Türetme)
TEŞERRÜF harflerinden oluşan 29 kelime bulunuyor. TEŞERRÜF kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Teşerrüf kelimesinin anlamı nedir?" içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
TEŞERRÜF19
5 Harfli Kelimeler
EŞREF14, ŞEREF14
4 Harfli Kelimeler
FRER10, FERT10, TEFE10, RÜŞT9, TÜRE6, ERTE4, ETER4, TERE4
3 Harfli Kelimeler
ŞEF12, TÜF11, EFE9, FER9, TEF9, ŞER6, ŞET6, TÜR5, ÜRE5, RET3, TER3
2 Harfli Kelimeler
FE8, EŞ5, ŞE5, ER2, ET2, RE2, TE2
ER
-
Erkek
Noksansız bir çeyiz ve düğünle iyi bir ere verilen Zeynep'in hissesi ayrılmıştır. - Tarık Buğra
-
İşini iyi bilen, yetenekli kimse
Sanat eri çalışır, bir eser kor ortaya, onun güzel olduğuna inanır, o güzelliği herkesin anlamasını, kavramasını ister. - Nurullah Ataç
- Kahraman, yiğit
-
Rütbesiz asker, nefer
Düşman erleri arasında Fransızlar da vardır. - Salâh Birsel
- Koca
Ata Sözleri ve Deyimler
- ere gitmek (veya varmak)
- ere vermek
- erim er olsun da yerim çalı dibi olsun
- erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını
- er kocar, gönül kocamaz
- er lokması er kursağında kalmaz
- er olan ekmeğini taştan çıkarır
- er oyunu üçe kadar
Birleşik Kelimeler: erbaş, er bezi, erdişi, er ekmeği, er kişi, er meydanı, er suyu, acemi er, komando er, tam er, avcı eri, emir eri, gönül eri, hizmet eri, iş eri, sanat eri, yazın eri
-
Erken
Er sabah kalktım ki sular çağlıyor - Halk türküsü
Birleşik Kelimeler: er ekmeği, er geç
- Erbiyum elementinin simgesi
ET
-
İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka
Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf.
- Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi
-
Ten
Gömleği yırtılmış, eti görünüyor.
-
Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm
Bu zeytinde et denecek bir şey yok.
Ata Sözleri ve Deyimler
- et bağlamak
- ete kemiğe dönüştürmek (veya büründürmek)
- eti budu yerinde (veya etine dolgun)
- eti kemiği
- eti kemiğine yapışmak
- etinden et koparmak (veya kesmek)
- eti ne budu ne?
- eti senin, kemiği benim
- et kanlı gerek, yiğit canlı
- et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?
- etle tırnak arasına girilmez
- etle tırnak gibi
- et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır
- etten duvar örmek
- etten önce çömleğe düşmek
- et tırnak olmak
- et tırnaktan ayrılmaz
- et tutmak
Birleşik Kelimeler: et beni, et kafalı, et kesimi, et kırımı, et lokması, etobur, et sığırı, et sineği, et sotesi, et suyu, et şeftalisi, et tavuğu, et toprak, et unu, etyaran, etyemez, beyaz et, kaba et, kara et, kırmızı et, lop et, kül rengi et sineği, balıketi, balık eti, dana eti, diş eti, diş eti ünsüzü, göğüs eti, koyun eti, kurban eti, kuzu eti, sığır eti, soya eti, tavşan eti, tavuk eti, balıketinde
RE
- Türk alfabesinin yirmi birinci harfinin adı, okunuşu
- Gam (II) dizisinde do ile mi arasındaki ses
- Renyum elementinin simgesi
TE
- Türk alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı, okunuşu
- Sıhhi tesisatta su borusunu üç yönlü kullanabilme durumuna getiren parça
- Tellür elementinin simgesi
RET (Kelime Kökeni: Arapça redd)
-
Uygun bulmama, geri çevirme, kabul etmeme
Dostundan ve ötekilerden kuvvetli bir ret bekliyordu. - Peyami Safa
-
Aile bireylerinden birinin sorumluluğunu üstünden atma, varlığını tanımama, aileden saymama
Evlatlıktan ret.
Birleşik Kelimeler: reddedilmek, reddetmek, reddeylemek, reddihâkim, reddimiras, reddolunmak
TER
-
Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı, arak (I)
O kadar sırsıklam ter içinde idi ki cesaret edemedi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- ter alıştırmak
- ter atmak
- ter basmak
- ter boşanmak
- ter dökmek
- tere batmak
- terini soğutmak
Birleşik Kelimeler: ter bezi, alın teri, ayak teri, ecel teri
ETER (Kelime Kökeni: Fransızca éther)
- Oksijenli asitlerin alkollerle birleşmesinden oluşan sıvılar
- Hekimlikte kullanılan, çok uçucu, renksiz ve kendine özgü kokusu olan bir sıvı, lokman ruhu
- Bir tür organik yağ çözücü
TERE (Kelime Kökeni: Farsça tere)
- Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki (Lepidium sativum)
Birleşik Kelimeler: çayır teresi, su teresi, yaban teresi
TÜR
-
Çeşit, cins
Yazı türleri.
-
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm, janr
Aslan ve insan türleri.
-
Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram
Parça bütünün, cins türün yerine geçti mi daralma olur. Hayvan canlı varlık karşısında türdür, aslan karşısında cinstir.
-
Türlü
Bu tür davranışlar iyi değildir.
Birleşik Kelimeler: alt tür, kelime türü, nazım türü, sözcük türü
ÜRE (Kelime Kökeni: Fransızca urée)
- Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı atılan azotlu madde
- Yapay reçine verniği ve tutkalı üretiminde kullanılan temel gereçlerden beyaz, billursu toz, kaorit tutkalı
EŞ
-
Birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri, benzeri
Çorabın öbür eşini yerden almak için sol ayağını uzatıyordun. - Ömer Seyfettin
-
Karı kocadan her biri, hayat arkadaşı, refik, refika
Kadın diye eşini bellemiş, dürüst, aile babası bir adamdır. - Zeyyat Selimoğlu
-
Birlikte yaşayan dişi ve erkek hayvandan her biri
Güvercin eşini arıyor.
-
İkişer kişilik gruplarla oynanan oyunlarda, ortak oynayan iki kişiden her birinin öbürüne göre durumu, partner
Briçte kuvvetli bir eş seçti.
- Kuma, ortak
- Arkadaş
- Döl eşi
Ata Sözleri ve Deyimler
- eşi benzeri (veya manendi veya menendi) olmamak (veya bulunmamak veya yok)
- eş tutmak
Birleşik Kelimeler: eş adlı, eş anlam, eş anlı, eş bacaklılar, eş basınç, eş başkan, eş biçim, eş cinsel, eş değer, eş deprem, eş dost, eş eksenli, eş güdüm, eş kanatlı, eşkenar, eş koşma, eş merkezli, eş ölçüm, eş sesli, eş sıcak, eş yapı, eş yapım, eş yükselti, eş zaman, döl eşi
ŞE
- Türk alfabesinin yirmi üçüncü harfinin adı, okunuşu
TÜRE
- Adalet
ŞER (Kelime Kökeni: Arapça şerr)
-
Kötülük, fenalık
Abdülhak Hamit'in Kemal'e galebesi, şerrin hayra galebesi demekti. - Yahya Kemal Beyatlı
- Kötü, fena
Ata Sözleri ve Deyimler
- şerrine lanet
Birleşik Kelimeler: ehvenişer
ŞET (Kelime Kökeni: Arapça şedd)
- Sıkarak bağlama, sıkma
- Klasik Türk müziğinde bir makamı kendi perdelerinden daha tiz veya pes perdelerde çalma işi