TESAHUP Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler

TESAHUP harflerini içeren 3 harfli 21 kelime bulunuyor. 3 harfli TESAHUP kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

HEP11, HAP11, PAH11, PUS9, SUP9, AHU8, HAS8, PUT8, PAS8, PES8, SAH8, SAP8, TUH8, HAT7, PAT7, SUT5, AST4, AUT4, SET4, TAS4, ATE3

ATE

[sıfat]

[felsefe]

  • Tanrıtanımaz

AST

[isim]

  • Alt
  • Birinin buyruğu altında olan görevli, madun
  • Birine göre alt aşamada olan kimse, madun

[askerlik]

  • Rütbe veya kıdemce küçük olan asker

Birleşik Kelimeler: astsubay

AUT (Kelime Kökeni: İngilizce out)

[isim]

[spor]

  • Dış

    Aut çizgisinden nefis bir orta... - Haldun Taner

Ata Sözleri ve Deyimler

  • auta atmak
  • auta çıkmak

SET (Kelime Kökeni: Arapça sedd)

[isim]

  • Toprağın kaymasını veya suyun akmasını önlemek için yapılan kalın duvar
  • Bulunulan yerden daha yüksekte kalan düzlük

    Köşebaşını dönünce karşımıza merdivenli bir setin üstünde kubbeli bir bina çıktı. - Reşat Nuri Güntekin

  • Seki
  • Ateşli silahlarda namlunun içindeki helisin çıkıntı bölümü

Ata Sözleri ve Deyimler

  • set çekmek

Birleşik Kelimeler: set üstü ocak

[isim]

[spor]

  • Masa tenisi, voleybol vb. oyunlarda maçın her bir bölümü
  • Takım, grup

    Tencere seti, kitap seti

Birleşik Kelimeler: uyku seti

TAS (Kelime Kökeni: Arapça ṭās)

[isim]

  • Genellikle içine sulu şeyler konulan metal vb.nden yapılmış kap

[sıfat]

  • Bu kabın alacağı miktarda olan

    İki tas pirinç.

  • Başa giyilen metal koruyucu

    Tulumbacılar yangınlarda başlarına kalaylı taslar giyerler. - Salâh Birsel

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tas gibi

Birleşik Kelimeler: tas kebabı, tas tarak, el tası, hamam tası, kafatası, karıntası, sefer tası, su tası, tıraş tası

SUT (Kelime Kökeni: Fransızca soude)

[isim]

[kimya]

  • Eskiden bazı bitkilerden, bugün sodyum klorürden elde edilen sodyum karbonatın ticaretteki adı

HAT (Kelime Kökeni: Arapça ḫaṭṭ)

[isim]

  • Çizgi
  • Yazı
  • Ulaşım sağlayan bir taşıtın uğradığı yerlerin bütünü, yol, geçek

    Demir yolu hattı. Otobüs hattı.

  • Elektrik akımı taşıyan tel veya kablo sistemi

    Bir kablodan muhtelif hatlar çıkar. - Sait Faik Abasıyanık

  • Kanal
  • Savunma veya saldırma amacıyla bir araya getirilmiş asker dizisi

    Dalga dalga ilerleyen hücum hatlarımız birinci düşman siperlerine girdi. - Aka Gündüz

  • Sınır
  • Yüzü biçimlendiren çizgi veya kırışıklık

    Kumral bıyıkları ve ölçülü yüz hatlarıyla her zamanki kadar yakışıklıydı. - İhsan Oktay Anar

  • Biçim

    Vücut hatlarını korumak lazım.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • hat çekmek

Birleşik Kelimeler: hat bekçisi, hattıhareket, ana hat, dar hat, demir hat, dış hat, faturalı hat, faturasız hat, havai hat, hüsnühat, iç hat, kör hat, ana besleme hattı, ana kolon hattı, ateş hattı, avcı hattı, bağlama hattı, borda hattı, boru hattı, istiva hattı, karakol hattı, link hattı, pruva hattı, ring hattı, su hattı, telefon hattı, telgraf hattı, tramvay hattı, dış hatlar, iç hatlar, şehir hatları

PAT

[sıfat]

  • Yassı, basık

    Ne de ıslak pat burnundaki mor mor meneviş. - Mehmet Akif Ersoy

Birleşik Kelimeler: pat burun

[isim]

  • Yassı bir şeyle vurulduğunda çıkan ses

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pat diye

Birleşik Kelimeler: pat küt, pat pat, pat sat, çatapat, çatpat

[isim]

[bitki bilimi]

  • Birleşikgillerden, papatyaya benzeyen otsu bir bitki (Leucanthemum)

[isim]

  • Kasımpatı biçiminde olan elmas iğne

AHU (Kelime Kökeni: Farsça āhū)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Ceylan

[sıfat]

[mecaz]

  • Güzel, ince, zarif (kadın)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • ahu gibi

Birleşik Kelimeler: ahududu, ahu gözlü, ahu parçası

HAS (Kelime Kökeni: Arapça ḫāṣṣ)

[sıfat]

  • Özgü

    Her medeniyet kendine has değerleri gerçekleştirerek insanlığın ortak hazinesini zenginleştirir. - Cemil Meriç

  • Katışıksız, en iyi cinsten, saf

    Has gümüş.

  • Hükümdara özgü olan

    Has ahır. Has bahçe.

[mecaz]

  • İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kimse)

[isim]

[tarih]

  • Başmaklık

Ata Sözleri ve Deyimler

  • has olmak

Birleşik Kelimeler: has un, kendine has

PUT (Kelime Kökeni: Farsça but)

[isim]

  • Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş

    Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

[din bilgisi]

  • Haç

Ata Sözleri ve Deyimler

  • put gibi
  • put kesilmek

[isim]

  • Üç dört tel ipekten bükülmüş iplik

PAS

[isim]

  • Su içinde ve nemli havada metallerin, özellikle demirin yüzeyinde oksitlenme sonucunda oluşan madde

    Demirin tozu ve pası dev işçilerin kirpiklerine yağar, gözlerine dolardı. - Lâtife Tekin

  • Bazı asalak mantarların çeşitli bitkilerde oluşturduğu portakal sarısı veya kahverengi lekeler
  • Bu lekelerden ileri gelen bitki hastalığı

[kimya]

  • Demir veya demir alaşımlarının aşınması sonunda ortaya çıkan ve esas itibarıyla demir oksit ve hidroksitten meydana gelen aşınma türü

[tıp]

  • Bar (IV)

    Hastanın dilindeki pas.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pas açmak
  • pas tutmak

Birleşik Kelimeler: pas mantarı, pas rengi, akpas, bodur pas, kir pas, bakır pası, buğday pası, demir pası

[isim]

  • Bazı top oyunlarında oyunculardan birinin topu takım arkadaşına geçirmesi

[ünlem]

  • Bazı iskambil oyunlarında sırası kendisine gelen oyuncunun oyuna o elde katılmayacağını belirten bir söz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pas almak
  • pas atmak (veya vermek)
  • pas geçmek
  • pas vermemek

Birleşik Kelimeler: sektirme pas, tek pas, ara pası, duvar pası

PES (Kelime Kökeni: Farsça bes)

[ünlem]

  • Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için veya birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılan bir söz

Ata Sözleri ve Deyimler

  • pes demek
  • pes etmek

[sıfat]

  • Hafif, yavaş sesle söylenen, pest, ince karşıtı

    Nihayet Zehra kapıya doğru yürüyünce pesten, sevinçli seslerle söyleşerek arkasından giderler. - Refik Halit Karay

Birleşik Kelimeler: pes perde, pes ses

SAH (Kelime Kökeni: Arapça ṣaḥḥ)

[isim]

[eskimiş]

  • Bir şeyin doğru olduğunu belirtmek için yapılan işaret

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sah çekmek

SAP

[isim]

  • Bitkinin dal, yaprak, çiçek vb. bölümlerini taşıyan, ağaçlarda odunlaşarak gövde durumunu alan bölüm
  • Çiçek veya meyveyi dala bağlayan ince bölüm, sak

    Armudun sapı. Gülün dikenli sapı.

  • Bir aracı tutmaya yarayan bölüm

    Bir küçük çekmeceden sapı fil dişi bir revolver çıkarmıştı. - Sait Faik Abasıyanık

  • İplik, tire, ibrişim vb. şeylerde iğneye geçirilen bir dikişlik iplik

    Bir sap tire. İki sap ibrişim.

  • Kabza

[halk ağzında]

  • Demet durumundaki ekinler

    Orakçılar gizliden gizliye bu türküyü mırıldanarak saplara tırpan sallıyorlardı. - Reşat Enis

[argo]

  • Erkek

Ata Sözleri ve Deyimler

  • sap çekmek
  • sap derken saman demek
  • sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner
  • sap gibi
  • sapına kadar
  • sapla samanı karıştırmak
  • sap yiyip saman sıçmak

Birleşik Kelimeler: sapı silik, kök sap, yapışıcı sap, sap sapa, çiçek sapı