[isim]

• Uygun bir sıraya, düzene koyma, sıralama

• Düzenleniş, sıralanış biçimi, kombinasyon

  Mutfağın yeni tertibi güzel olmuş.

• Düzenleme

  Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş. - Atatürk

[tıp]

• Doktorun hastaya verdiği ilaç düzeni

• Dizgi

[mecaz]

• Hile, düzen, komplo

[askerlik]

• Askere alınma dönemi

Ata Sözleri ve Deyimler

• tertibe düşürmek
• tertip etmek
• tertip olunmak

[sıfat]

• Düzenli, derli toplu, yerli yerinde

  Bereket ki burada her şey tertipli idi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu

• Dağınıklıktan hoşlanmayan, düzenli (kimse)

[zarf]

• Düzenli, derli toplu bir biçimde

[mecaz]

• Önceden düzenlenmiş, hazırlanmış

[isim]

• Tertipli olma durumu

[isim]

• Tertiplemek işi

[isim]

• Tertip eden, düzenleyen kimse

• Bir amaca ulaşmak için kötü bir hareket veya durum düzenleyen kimse

[isim]

• Tertipletmek işi

[isim]

• Tertiplenmek işi

[-i]

• Sıraya, düzene koymak, düzenli bir biçim vermek

• Toplantı, seminer vb. düzenlemek, hazırlamak

  O eyyam hükûmetin ressamlar için tertiplediği yurt gezilerine katılmıştık. - Bedri Rahmi Eyuboğlu

[mecaz]

• Hile, düzen, komplo hazırlamak

[-i]

• Tertipleme işini yaptırmak

[nesnesiz]

• Sıraya konulmak, düzene sokulmak

• Düzenlenmek, hazırlanmak

[sıfat]

• Dağınık, düzene konmamış, düzensiz

• Savruk, dağınık, intizamsız (kimse)

[zarf]

• Düzensiz bir biçimde

[isim]

• Tertipçi olma durumu

[isim]

• Tertipsiz olma durumu