TEREDDÜT ile Oluşan Kelimeler (TEREDDÜT Kelime Türetme)
TEREDDÜT harflerinden oluşan 21 kelime bulunuyor. TEREDDÜT kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Tereddüt kelimesinin anlamı nedir? Tereddüt ile başlayan kelimeler. İçinde tereddüt olan kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
8 Harfli Kelimeler
TEREDDÜT14
4 Harfli Kelimeler
DÜET8, DEDE8, DERT6, DERE6, ETÜT6, EDER6, TÜRE6, ERTE4, ETER4, TERE4
3 Harfli Kelimeler
EDE5, TÜR5, ÜRE5, RET3, TER3
2 Harfli Kelimeler
DE4, ER2, ET2, RE2, TE2
ER
-
Erkek
Noksansız bir çeyiz ve düğünle iyi bir ere verilen Zeynep'in hissesi ayrılmıştır. - Tarık Buğra
-
İşini iyi bilen, yetenekli kimse
Sanat eri çalışır, bir eser kor ortaya, onun güzel olduğuna inanır, o güzelliği herkesin anlamasını, kavramasını ister. - Nurullah Ataç
- Kahraman, yiğit
-
Rütbesiz asker, nefer
Düşman erleri arasında Fransızlar da vardır. - Salâh Birsel
- Koca
Ata Sözleri ve Deyimler
- ere gitmek (veya varmak)
- ere vermek
- erim er olsun da yerim çalı dibi olsun
- erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını
- er kocar, gönül kocamaz
- er lokması er kursağında kalmaz
- er olan ekmeğini taştan çıkarır
- er oyunu üçe kadar
Birleşik Kelimeler: erbaş, er bezi, erdişi, er ekmeği, er kişi, er meydanı, er suyu, acemi er, komando er, tam er, avcı eri, emir eri, gönül eri, hizmet eri, iş eri, sanat eri, yazın eri
-
Erken
Er sabah kalktım ki sular çağlıyor - Halk türküsü
Birleşik Kelimeler: er ekmeği, er geç
- Erbiyum elementinin simgesi
ET
-
İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka
Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf.
- Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi
-
Ten
Gömleği yırtılmış, eti görünüyor.
-
Meyvelerde çekirdekle deri arasındaki bölüm
Bu zeytinde et denecek bir şey yok.
Ata Sözleri ve Deyimler
- et bağlamak
- ete kemiğe dönüştürmek (veya büründürmek)
- eti budu yerinde (veya etine dolgun)
- eti kemiği
- eti kemiğine yapışmak
- etinden et koparmak (veya kesmek)
- eti ne budu ne?
- eti senin, kemiği benim
- et kanlı gerek, yiğit canlı
- et kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır?
- etle tırnak arasına girilmez
- etle tırnak gibi
- et ne kadar arık olsa üstüne ekmek yaraşır
- etten duvar örmek
- etten önce çömleğe düşmek
- et tırnak olmak
- et tırnaktan ayrılmaz
- et tutmak
Birleşik Kelimeler: et beni, et kafalı, et kesimi, et kırımı, et lokması, etobur, et sığırı, et sineği, et sotesi, et suyu, et şeftalisi, et tavuğu, et toprak, et unu, etyaran, etyemez, beyaz et, kaba et, kara et, kırmızı et, lop et, kül rengi et sineği, balıketi, balık eti, dana eti, diş eti, diş eti ünsüzü, göğüs eti, koyun eti, kurban eti, kuzu eti, sığır eti, soya eti, tavşan eti, tavuk eti, balıketinde
RE
- Türk alfabesinin yirmi birinci harfinin adı, okunuşu
- Gam (II) dizisinde do ile mi arasındaki ses
- Renyum elementinin simgesi
TE
- Türk alfabesinin yirmi dördüncü harfinin adı, okunuşu
- Sıhhi tesisatta su borusunu üç yönlü kullanabilme durumuna getiren parça
- Tellür elementinin simgesi
RET (Kelime Kökeni: Arapça redd)
-
Uygun bulmama, geri çevirme, kabul etmeme
Dostundan ve ötekilerden kuvvetli bir ret bekliyordu. - Peyami Safa
-
Aile bireylerinden birinin sorumluluğunu üstünden atma, varlığını tanımama, aileden saymama
Evlatlıktan ret.
Birleşik Kelimeler: reddedilmek, reddetmek, reddeylemek, reddihâkim, reddimiras, reddolunmak
TER
-
Derinin gözeneklerinden sızan, kendine özgü bir kokusu olan, yapışkan, renksiz, tuzlu sıvı, arak (I)
O kadar sırsıklam ter içinde idi ki cesaret edemedi. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Ata Sözleri ve Deyimler
- ter alıştırmak
- ter atmak
- ter basmak
- ter boşanmak
- ter dökmek
- tere batmak
- terini soğutmak
Birleşik Kelimeler: ter bezi, alın teri, ayak teri, ecel teri
ETER (Kelime Kökeni: Fransızca éther)
- Oksijenli asitlerin alkollerle birleşmesinden oluşan sıvılar
- Hekimlikte kullanılan, çok uçucu, renksiz ve kendine özgü kokusu olan bir sıvı, lokman ruhu
- Bir tür organik yağ çözücü
TERE (Kelime Kökeni: Farsça tere)
- Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki (Lepidium sativum)
Birleşik Kelimeler: çayır teresi, su teresi, yaban teresi
DE
- Türk alfabesinin beşinci harfinin adı, okunuşu
EDE
- Ağabey
TÜR
-
Çeşit, cins
Yazı türleri.
-
Ortak özellikleri olan bireylerin tamamı, cinslerin ayrıldığı bölüm, janr
Aslan ve insan türleri.
-
Kendi içinde bir birim olan ve üzerinde cins kavramının bulunduğu mantıksal kavram
Parça bütünün, cins türün yerine geçti mi daralma olur. Hayvan canlı varlık karşısında türdür, aslan karşısında cinstir.
-
Türlü
Bu tür davranışlar iyi değildir.
Birleşik Kelimeler: alt tür, kelime türü, nazım türü, sözcük türü
ÜRE (Kelime Kökeni: Fransızca urée)
- Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı atılan azotlu madde
- Yapay reçine verniği ve tutkalı üretiminde kullanılan temel gereçlerden beyaz, billursu toz, kaorit tutkalı
DERT (Kelime Kökeni: Farsça derd)
-
Üzüntü
Göz göz oldu yüreğim, gözlerinin derdinden - Halk türküsü
-
Hastalık
Hastayım, derdime verem diyorlar. - Faruk Nafiz Çamlıbel
- Ağrı
-
Sorun, kaygı
Ne var ki dert evin satılması ile bitmeyecekti. - Tarık Buğra
-
Ur
Boynunda dert çıkmış.
Ata Sözleri ve Deyimler
- derde (veya derdine) derman olmak
- derde (veya dertlere) düşmek
- derde düçar olmak
- derdi başından aşkın (olmak)
- derdi günü
- derdine deva bulmak
- derdine düşmek
- derdine yanmak
- derdini çekmek
- derdini deşmek (veya depreştirmek)
- derdini dökmek
- derdini Marko Paşa'ya anlat
- derdini söylemeyen (veya anlatmayan) derman bulamaz
- derdin yoksa söylen, borcun yoksa evlen
- derdi veren devasını da verir
- dert ağlatır, aşk söyletir
- dert anlatmak
- dert, çekene göredir
- dert değil
- dert eğirmek
- dert etmek (veya edinmek)
- dert gider amma yeri boş kalmaz
- dert yanmak
Birleşik Kelimeler: dert babası, dert küpü, dert ortağı, dert sahibi, boğaz derdi, geçim derdi, başı dertte
DERE
-
Genellikle yazın kuruyan küçük akarsu
Bu ensiz tahta köprü altında ince dere. - Enis Behiç Koryürek
- İki dağ arasındaki uzun çukur
- Damlarda yağmur sularını toplayarak oluğa veren çinko veya kiremit yol
Ata Sözleri ve Deyimler
- derede tarla sel için, tepede harman yel için
- dereyi geçerken at değiştirilmez
- dereyi görmeden paçaları sıvamak
Birleşik Kelimeler: derebeyi, dereotu, dere tepe, dere yatağı, kuru dere
ETÜT (Kelime Kökeni: Fransızca étude)
- Herhangi bir konuda yapılan inceleme, araştırma
- Ön çalışma
- Belli bir konuyu inceleyen, araştıran eser veya yazı
-
Öğrencilerin, bir belletmenin gözetimi, denetimi altında ders çalışmaları, mütalaa, müzakere
Dersleri yarım kulak dinliyor, etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu. - Çetin Altan
Ata Sözleri ve Deyimler
- etüt etmek
Birleşik Kelimeler: etüt odası