[isim]

[bitki bilimi]

• Turpgillerden, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki (Lepidium sativum)

[isim]

[eskimiş]

• Evlerin veya dükkânların yüksekçe yerinde bulunan raf

• Başlık veya şapkanın öndeki çıkıntılı bölümü, terek

  Şapkamın tereği düz / Var onda ayla yıldız - Halk türküsü

[isim]

[hukuk]

• Miras

  Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder. - Burhan Felek

[isim]

[kaba konuşmada]

• Pezevenk

[sıfat]

[teklifsiz konuşmada]

• Hafif ve hoppa

  Sade biraz terelellidir ama ziyanı yok. - Reşat Nuri Güntekin

[isim]

• Tere yetiştiren veya satan kimse

Ata Sözleri ve Deyimler

• tereciye tere satmak

[isim]

• Terebentin

[isim]

[eskimiş]

[müzik]

• Güzel ve alçak sesle şarkı söyleme

• Kuş şakıma, ötme

[mecaz]

• Anlatma, ifade etme

Ata Sözleri ve Deyimler

• terennüm etmek

[isim]

[eskimiş]

• Yozlaşma

  Kadınlar ve biz zavallı vitaminsiz ruhlu gençler bu tereddinin örnekleriydik. - Refik Halit Karay

Ata Sözleri ve Deyimler

• tereddi etmek

[isim]

• Kozalaklılardan ve bazı ağaçlardan ya kendi kendine ya da ağacın çizilmesiyle akan, yağlı boya, yağlı vernik üretiminde ve inceltilmesinde kullanılan, ince, renksiz, kokulu reçine, terementi

[isim]

• Kararsızlık, duraksama, ikircik, ikirciklik

  Bir iki saniye tereddütle gözlerinin içine baktım, dudaklarımı büktüm. - Etem İzzet Benice

Ata Sözleri ve Deyimler

• tereddüt etmek

[isim]

[eskimiş]

• Birkaç şeyin bileşmesinden oluşma, bileşme

Ata Sözleri ve Deyimler

• terekküp etmek

[isim]

[eskimiş]

• Gerekme, icap etme

• İş vb. için gerekme, ait olma

Ata Sözleri ve Deyimler

• terettüp etmek

[isim]

[eskimiş]

[kimya]

• Çökelme

Ata Sözleri ve Deyimler

• teressüp etmek

[sıfat]

• Tereddüdü olan, duraksamalı

  Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi. - Ömer Seyfettin

• Tereddüde yol açan