[isim]

• İtelemek işi

[sıfat]

• Etkili

  Eski terbiyeyi bilmesi de muhakkak tesirli oluyordu. - Abdülhak Şinasi Hisar

[isim]

• Terlemek işi

  Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi. - Yusuf Ziya Bahadınlı

[bitki bilimi]

• Yaprakların gözeneklerinden buhar biçiminde su kaybetmeleri

[isim]

• Bir olayın veya durumun anlaşılmasına yardım eden şey, alamet, nişan, nişane

  Tuhaf! Çocukların yüzünde zerre kadar utanma belirtisi yok. - Ahmet Ümit

[tıp]

• Vücuttaki işlevsel bir bozukluğun veya hastalığın belirlenmesine yarayan işaret, araz, semptom

[isim]

• Estirmek işi

[isim]

• Esritmek işi

[sıfat]

• Ahlak kurallarına bağlı, ismet sahibi

  Onun lepiska saçlarını en ismetli kadın başında taşıyabilirdi. - Mithat Cemal Kuntay

• Dürüst olan

[sıfat]

• Yapılıp yapılmaması insanın kendi isteğine bağlı olan

• Bir istek üzerine veya isteyerek yapılan

[sıfat]

• İçinde resimler bulunan, musavver

  Fincanlardan evvel, hemen arkalarında duran yuvarlak, vernikli, resimli tepsiye uzandı eli. - Elif Şafak

[sıfat]

• Sitem taşıyan

  Ruhsar tatlı ama sitemli bakışıyla susturmasa bacı daha kim bilir ne kadar konuşacak. - Attila İlhan

[isim]

[matematik]

• Bakışım

[isim]

• Serilmek işi

[sıfat]

• Semeri olan (yük hayvanı)

[sıfat]

[eskimiş]

• Bir şeyi göz önünde canlandıran, temsille ilgili

[sıfat]

• Teberi olan

  Alayın en önünde de elleri teberli, Bektaşi babaları yer alır. - Salâh Birsel