TEPEBAŞI Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler
TEPEBAŞI harflerini içeren 3 harfli 21 kelime bulunuyor. 3 harfli TEPEBAŞI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
ŞIP11,
ATE
- Tanrıtanımaz
ABE
- Seslenmek ve dikkati çekmek için özellikle Rumeli'de kullanılan bir söz
BAT
- Kurşun boruların ağzını açmakta kullanılan, şimşirden yapılmış, ucu sivri bir takoz türü
BET
- Beniz kelimesi ile birlikte, `yüz rengi` anlamında ikileme oluşturan bir söz
-
Bereket kelimesi ile birlikte `bolluk` anlamında ikileme oluşturan bir söz
Ucuzluklarına hayret ettiğimiz her çeşit satıcılar, o bet bereket nereye kaybolmuş? - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Ata Sözleri ve Deyimler
- beti benzi atmak (veya solmak veya uçmak veya kül kesilmek veya kireç kesilmek)
- beti benzi kalmamak
- beti bereketi kalmamak (veya kaçmak)
EBE
-
Doğum işini yaptıran kadın
Babam ebe bulmaya koştu. - Ayla Kutlu
- Büyükanne, nine
- Genellikle çocuk oyunlarında baş olan, diğer çocuklara veya gruba karşı cezasını çekmek ve bundan kurtulmak için tek başına bütün sorumluluğu üzerine alan çocuk, oyun ebesi
Ata Sözleri ve Deyimler
- ebe olmak
Birleşik Kelimeler: ebebulguru, ebegümeci, ebekuşağı, ebemkuşağı, körebe, dil ebesi, kumar ebesi, laf ebesi, lakırtı ebesi, oyun ebesi, söz ebesi
TAB (Kelime Kökeni: Arapça ṭabʿ)
- Mizaç, huy, tabiat, karakter
- Bası
Birleşik Kelimeler: tabetmek
ŞAT (Kelime Kökeni: Fransızca chatte)
-
Sığ sularda ağır yükleri taşımak için kullanılan, altı düz bir çeşit tekne
Bordadan aşağı şatlara inip torbaları şata bırakarak eli boş geri dönüyor. - Zeyyat Selimoğlu
ŞET (Kelime Kökeni: Arapça şedd)
- Sıkarak bağlama, sıkma
- Klasik Türk müziğinde bir makamı kendi perdelerinden daha tiz veya pes perdelerde çalma işi
TAŞ
-
Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde
Kireç taşı. Oltu taşı.
- Bu maddeden yapılmış, bu maddeden oluşmuş
- Bazı yerlerde ve işlerde kullanılmak için bu maddeden özel olarak hazırlanmış malzeme
-
Yapı işlerinde kullanılmak için bu maddeden hazırlanmış malzeme
Tophane yukarılarında taştan bir binada oturuyordu. - Sait Faik Abasıyanık
-
Mücevherlerde kullanılan yüksek değerli cevher
Bu küpenin taşları o kadar temiz değil.
- Dama, domino vb. oyunlarda kullanılan metal, kemik, plastik veya tahta parçalardan her biri
- Bazı organların içinde, özellikle idrar kesesi vb.nde oluşan, türlü biçim ve hacimdeki katı madde
- Bazı kütlelerden kopan veya koparılan parça
- Üstü kapalı bir biçimde söylenen iğneleyici söz
Ata Sözleri ve Deyimler
- taşa çekmek
- taş atıp kolu yorulmamak
- taş atmak
- taş attın da kolun mu yoruldu?
- taşa tutmak
- taş çatlasa
- taş çıkarmak (veya çıkartmak)
- taş düşürmek
- taş gibi
- taşı gediğine koymak
- taşın altına elini koymak
- taşı ölçeyim
- taşı sıksa suyunu çıkarır
- taşı toprağı altın olmak
- taş kesilmek
- taş kırdırmak
- taş koymak
- taşlar yerine oturmak
- taş sürmek
- taş taş üstünde bırakmamak
- taş yağar kıyamet koparken
- taş yerinde ağırdır
Birleşik Kelimeler: taş arabası, taş bademi, taş balığı, taş baskı, taş basmacı, taş basması, taş bebek, taş bilimi, taş böceği, Taş Devri, taş dolgu, taş döşeme, taş ekmek, taş fırın, taş iliği, taş kafa, taş kalpli, taş kömürü, taş küre, taş levreği, taş mantarı, taş nanesi, taş ocağı, taş pamuğu, taş plak, taş pudra, taşsarımsağı, taş tahta, taş toprak, taş uykusu, taş yağı, taş yuvarı, taş yürekli, aktaş, beştaş, buzul taş, Cilalı Taş Devri, dağ taş, damla taş, dikili taş, dokuztaş, kayağan taş, kesme taş, laciverttaş, moloz taş, pamuk taşı, püskürük taş, sesli taş, tektaş, üçtaş, yalancı taş, yaprak taş, Yontma Taş Devri, alçı taşı, alüminyum taşı, anahtar taşı, Ankara taşı, aşı taşı, atlama taşı, ayna taşı, bakır taşı, balgam taşı, bileği taşı, binek taşı, böbrek taşı, cehennem taşı, çakıl taşı, çakmak taşı, dama taşı, damla taşı, değirmen taşı, denek taşı, denge taşı, diş taşı, dolan taşı, Eskişehir taşı, etek taşı, fal taşı, gaz taşı, göbek taşı, gök taşı, göz taşı, Hacıbektaş taşı, hava taşı, hece taşı, inci taşı, işitme taşı, Kadıköy taşı, kaldırım taşı, kan taşı, kapak taşı, katran taşı, kaymak taşı, kaynaç taşı, kazan taşı, kilit taşı, kilometre taşı, kil taşı, kireç taşı, kösele taşı, köşe taşı, kum taşı, litografya taşı, lüle taşı, malı taşı, Malta taşı, meteor taşı, mezar taşı, mihenk taşı, mola taşı, musalla taşı, Necef taşı, ocak taşı, oksidiyon taşı, Oltu taşı, paket taşı, pamuk taşı, panzehir taşı, parke taşı, ponza taşı, raspa taşı, sabır taşı, sabun taşı, sadaka taşı, satranç taşı, Seylan taşı, sınır taşı, sünger taşı, süt taşı, şap taşı, şimşek taşı, temel taşı, teslim taşı, ustura taşı, uzay taşı, üzengi taşı, yada taşı, yağ taşı, yağmur taşı, yapı taşı, yılan taşı, yıldız taşı, zımpara taşı
AŞI
- Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik
-
Bu eriyiğin uygulanması
Çiçek aşısı. Kolera aşısı. Tifo aşısı.
- Bir ağacın dalı veya gövdesi üzerine, aynı familyanın daha iyi bir türünden alınan dal, göz, tomurcuk vb. parçaları kaynaştırma işi
- Bu yolla eklenen parça
-
Aşılı (bitki)
Sana yeni aşı güllerimi göstereceğim. - Aka Gündüz
Ata Sözleri ve Deyimler
- aşı olmak (veya vurulmak veya yapılmak)
- aşı vurmak (veya yapmak)
Birleşik Kelimeler: aşı boyalı, aşı boyası, aşı kâğıdı, aşı taşı, çatal aşı, kakma aşı, karma aşı, yarma aşı, çiçek aşısı, göz aşısı, kalem aşısı, yaprak aşısı
EPE (Kelime Kökeni: Fransızca épée)
- Delici kılıç
- Delici kılıçla oynanan, hedef bölgesi bütün vücut olan bir tür kılıç oyunu
PAT
-
Yassı, basık
Ne de ıslak pat burnundaki mor mor meneviş. - Mehmet Akif Ersoy
Birleşik Kelimeler: pat burun
- Yassı bir şeyle vurulduğunda çıkan ses
Ata Sözleri ve Deyimler
- pat diye
Birleşik Kelimeler: pat küt, pat pat, pat sat, çatapat, çatpat
- Birleşikgillerden, papatyaya benzeyen otsu bir bitki (Leucanthemum)
- Kasımpatı biçiminde olan elmas iğne
BAŞ
-
İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser
Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. - Necati Cumalı
-
Bir topluluğu yöneten kimse
Cumhurbaşkanı devletin başıdır. - Anayasa
-
Başlangıç
Hafta başı. Ay başı. Yılbaşı. Satır başı.
-
Temel, esas
Gücün, erdemliğin, bilimin, her şeyin başı paradır, para. - Halide Edip Adıvar
-
Arazide en yüksek nokta
Dağın başı. Tepenin başı.
-
Bir şeyin genellikle toparlakça ucu
Avucumuzun içinde sakladığımız sigaraların yanmış ucu ile fitillerin başını yaktık. - Falih Rıfkı Atay
-
Bir şeyin uçlarından biri
Merdiven başında beni çağırdı. - Ayla Kutlu
-
Kasaplık hayvanlarda ve bazı yiyeceklerde adet
Yirmi baş koyun. Üç baş soğan.
- Sarraflık hakkı
-
Bir şeyin yakını veya çevresi
Güzel bir sonbahar havasında şair, havuz başına uzanır gibi oturmuş, güneşleniyordu. - Ahmet Kabaklı
-
`Önem veya yönetim bakımından ileride olan, en önemli, en üstün` anlamlarında birleşik kelimeler yapan bir söz
Başbakan, başçavuş, başhekim, başkent, başöğretmen, başpehlivan, başrol, başsavcı.
-
Güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş derecenin en yükseği
Başa güreşmek.
- Deniz teknelerinde ön taraf
Ata Sözleri ve Deyimler
- ...-nın başında gelmek (veya yer almak)
- baş (veya başı) çekmek
- baş (veya başını) alamamak
- başa çıkmak
- başa çıkmak
- başa gelen (dert) çekilir
- başa gelmek
- başa gelmeyince bilinmez
- başa güreşmek
- baş ağır gerek, kulak sağır
- baş ağrıtmak
- başa vermek
- baş bağlamak
- baş bulmak
- baş çevirtmek
- baş dille tartılır
- baş döndürmek
- baş edebilmek
- baş edememek
- baş eğmek
- baş eldeyken
- baş etmek
- baş gelmek
- baş göstermek
- baş göz etmek
- baş göz olmak
- başı ağrımak
- başı bağlanmak
- başı belada olmak
- başı belaya girmek (veya uğramak)
- başı çatlamak
- başı dara düşmek
- başı daralmak
- başı darda kalmak
- başı derde girmek
- başı dönmek
- başı göğe ermek (veya değmek)
- başı hoş olmamak
- başı için
- başı kazan gibi olmak
- başım gözüm üstüne
- başımla beraber
- başına (...) gelmek
- başına balta kesilmek (veya olmak)
- başına bela açmak
- başına bela almak
- başına bela olmak (veya kesilmek)
- başına bir hâl gelmek
- başına çalmak
- başına çalsın!
- başına çıkarmak
- başına çıkmak
- başına çorap örmek
- başına dert açmak
- başına dert olmak (veya kesilmek)
- başına devlet (veya talih) kuşu konmak
- başına dikilmek
- başına dikmek
- başına dolamak
- başına dünyanın belasını sarmak
- başına ekşimek
- başına gaile açmak
- başına geçirmek
- başına geçmek
- başına geçmek
- başına gelen başmakçıdır
- başına gelmek
- başına gelmek
- başına güneş geçmek
- başına iş açmak
- başına iş çıkarmak
- başına iş çıkmak
- başına kâhya kesilmek
- başına kakmak (veya kakınç etmek)
- başına kalmak
- başına kan çıkmak
- başına karalar bağlamak
- başına oturmak
- başı nâra yanmak
- başına sarmak
- başına taç etmek
- başına taş düşmek (veya yağmak)
- başına vur, ağzından lokmasını al
- başına vurmak
- başına yıkmak
- başın başı, başın da başı var
- başında beklemek (veya durmak)
- başında değirmen çevirmek
- başında kavak yeli (veya yelleri) esmek
- başından almak
- başından aşağı kaynar sular dökülmek
- başından atmak
- başından büyük işlere girişmek (veya kalkışmak)
- başından geçmek
- başından kalkmak
- başından korkmak
- başından savmak
- başında olmak
- başında paralansın
- başında torbası eksik
- başını acemi berbere teslim eden, pamuğunu cebinden eksik etmez
- başını ağrıtmak
- başını alıp gitmek
- başını ateşlere yakmak
- başını bağlamak
- başını beklemek
- başını belaya sokmak
- başını bir yere bağlamak
- başını bir yere sokmak
- başını boş bırakmak
- başını çatmak
- başını çıkarmak
- başını derde sokmak
- başını dik tutmak
- başını dinlemek
- başını döndürmek
- başını duman almak
- başını ezmek
- başını gözünü yarmak
- başını istemek
- başını kaldırmamak (veya kaldıramamak)
- başını kaşımaya (veya kaşıyacak) vakti olmamak
- başını koltuğunun altına almak
- başını kurtarmak
- başının altında
- başının altından çıkmak
- başını nâra yakmak
- başının çaresine bakmak
- başının derdine düşmek
- başının etini yemek
- başının gözünün sadakası
- başını ortaya koymak
- başını taştan taşa vurmak
- başını toplamak
- başını uçurmak
- başını vermek
- başını yakmak
- başını yemek
- başı sağ olsuna gitmek
- başı sıkılmak (veya sıkışmak)
- başı sıkıya gelmek
- başı taşa değmek
- başı tutmak
- başı üstünde yeri olmak
- başı yastığa düşmek
- başı yastık yüzü görmemek
- başı yerine gelmek
- başı zapt olunmamak
- baş kesmek
- baş kes, yaş kesme
- baş kıç olmak
- baş kıç vurmak
- baş kırılır (veya yarılır) fes (veya börk) içinde, kol kırılır yen (veya kürk) içinde
- baş koşmak
- baş koymak
- baş nereye giderse ayak da oraya gider
- baş olan boş olmaz
- baş ol da istersen soğan başı ol
- baş olmak
- baş sağlığı, dünya varlığı
- baş sallamak
- başta (veya başında) bulunmak (veya olmak)
- baştan aşmak
- baştan çıkarmak
- baştan çıkmak
- baştan kara etmek
- baştan kara gitmek
- başta taşımak
- baş tutamamak
- baş tutmak
- baş üstünde tutmak
- baş üstünde yeri var
- baş vermek
- baş yakmak
- baş yapmak
- baş yastığı baş derdini bilmez
- baş yemek
Birleşik Kelimeler: başağaç, başağırlık, başağrısı, baş ağrısı, başakortçu, başaktör, başaktris, başaltı, baş altı, başantrenör, başasistan, baş aşağı, başbakan, baş baş, baş başa, başbayan, başbayi, baş belası, baş bezi, baş bıçağı, baş bodoslaması, başbuğ, başçavuş, başdanışman, başdekorcu, başdelege, başdenetçi, başdenetmen, başdizgici, başdoktor, baş döndürücü, baş dönmesi, başdümenci, baş dümeni, başeczacı, başefendi, başeksper, başeser, başeski, başfiyat, başgardiyan, başgarson, başgedikli, başhakem, baş halatı, baş havlusu, başhekim, başhemşire, başhostes, başimam, başkafiye, başkahraman, başkaldırı, başkaldırmak, başkarakter, başkâtip, başkatsayı, başkemancı, başkent, başkesit, başkeşiş, başkilise, başkişi, başkomutan, başkonakçı, başkonsolos, başköşe, başkumandan, başlahana, başmabeyinci, başmakale, başmal, başmekân, başmisafir, başmuallim, başmubassır, başmuharrir, başmurakıp, başmüdür, başmüezzin, başmüfettiş, başmühendis, başmürettip, başmüsevvit, başmüşavir, başmüzakereci, başnokta, başoda, başoyuncu, başöğretmen, başörtü, başpapaz, başparmak, başpehlivan, başpiskopos, başrahip, başrejisör, başrol, başsağlığı, başsavcı, başspiker, başşehir, baştaban, baştabip, baş tacı, baştanımaz, başteknisyen, başucu, baş ucu, başuzman, başülke, başüstü, başüstüne, başvekâlet, başvekil, başvezir, başvurdurmak, başvurmak, başvuru, başvurulmak, başyapıt, başyardımcı, başyargıcı, baş yastığı, başyaver, başyazar, başyazı, başyazman, başyemek, başyıldız, başyönetmen, başyukarı, başa baş, başı açık, başı bağlı, başıboş, başıbozuk, başı bütün, başı dertte, başı devletli, başı dik, başı dimdik, başı dinç, başı dumanlı, başı havada, başı kabak, başı kalabalık, başı önünde, başı yerde, başı yukarıda, başı yumuşak, başına buyruk, baştan savma, akbaş, alabaş, altınbaş, baltabaş, büyükbaş, delibaş, demirbaş, elmabaş, erbaş, iribaş, kancabaş, karabaş, Kızılbaş, kocabaş, küçükbaş, sallabaş, sıkma baş, tokmakbaş, topbaş, üst baş, yaş baş, yeşilbaş, astsubay başçavuş, astsubay kıdemli başçavuş, adam başı, adımbaşı, asesbaşı, aşçıbaşı, atbaşı, aybaşı, ay başı, bacabaşı, barbaşı, bezirgânbaşı, binbaşı, borazancıbaşı, böcekbaşı, bölükbaşı, çarkçıbaşı, çeribaşı, çeşme başı, çeşnicibaşı, çıbanbaşı, dağbaşı, dağ başı, dakika başı, dersbaşı, dört başı mamur, düğüncübaşı, elebaşı, eşekbaşı, hafta başı, hahambaşı, hamalbaşı, hekimbaşı, humbaracıbaşı, ırgatbaşı, işbaşı, kamçıbaşı, kayabaşı, kervanbaşı, kırkyılın başı, kocabaşı, koçbaşı, kolbaşı, koltukbaşı, köprübaşı, Köprübaşı, köşebaşı, kumbaşı, kuşbaşı, kuşçubaşı, kuyruklu yıldız başı, liste başı, madde başı, masabaşı, mehterbaşı, meme başı, mimarbaşı, müneccimbaşı, obabaşı, ocakbaşı, odabaşı, omuz başı, onbaşı, oymakbaşı, ön yüzbaşı, ördekbaşı, pazarbaşı, pınar başı, saat başı, sarbanbaşı, satır başı, sekbanbaşı, semazenbaşı, sofra başı, söz başı, subaşı, şahincibaşı, tepebaşı, Tepebaşı, ustabaşı, yanı başı, yârenbaşı, yılanbaşı, yılbaşı, yiğitbaşı, yüzbaşı, canla başla, bir başına, adam başına, başlı başına, çocuk başına, kadın başına, kendi başına, kız başına, kişi başına, parça başına, tek başına, yalnız başına, aklı başında, işbaşında eğitim, masabaşında, yanı başında
- Çıban
BEŞ
- Dörtten sonra gelen sayının adı
- Bu sayıyı gösteren 5 ve V rakamlarının adı
- Dörtten bir artık
-
İlkokul
Biz okumadık, beşi bitirdik. - Tarık Dursun K.
Ata Sözleri ve Deyimler
- beş aşağı beş yukarı
- beş parmağın beşi bir olmaz
- beş parmağın hangisini kessen acımaz?
Birleşik Kelimeler: beş beter, beşbıyık, beş binlik, beş bir, beş dört, beş duyu, beş iki, beşkardeş, beş milyonluk, beşon, beş para, beş parasız, beşparmak, beşpençe, beştaş, beş üç, beş vakit, beş yüzlü, beş yüzlük, beşibirarada, beşibirlik, beşibiryerde, dübeş, şeşbeş, üç beş
PIT
- Çok küçük bir nesnenin, su damlasının yere veya herhangi bir şey üzerine düşmesiyle çıkan hafif ses
Birleşik Kelimeler: pıt pıt