TENAKUS Harflerini İçeren 3 Harfli Kelimeler
TENAKUS harflerini içeren 3 harfli 26 kelime bulunuyor. 3 harfli TENAKUS kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
SUT5,
ANT
- Tanrı'yı veya kutsal bilinen bir kişiyi, bir şeyi tanık göstererek bir olayı doğrulama, yemin, kasem
-
Kendi kendine söz verme, ahit
Andım var, bu işi yapacağım.
Ata Sözleri ve Deyimler
- andını bozmak
- ant içmek
- ant olsun
- ant verdirmek
- ant vermek
Birleşik Kelimeler: ant kardeşi
ATE
- Tanrıtanımaz
KAN
-
Atardamar ve toplardamarların içinde dolaşarak hücrelerde özümleme, yadımlama görevlerini sağlayan plazma ve yuvarlardan oluşmuş kırmızı renkli sıvı
Cebinden çıkardığı mendille ellerine bulaşan kanları silerek haykırdı. - Ömer Seyfettin
-
Soy
O da benim kanımdan.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kan (veya kanı) başına çıkmak (veya sıçramak veya toplanmak)
- kana boyamak (veya bulamak veya bulatmak)
- kan ağlamak
- kan akıtmak
- kan akmak
- kan alacak damarı bilmek
- kan almak
- kana susamak
- kan beynine sıçramak (veya çıkmak)
- kan boğmak
- kan çanağı gibi
- kan çekmek
- kan çıkmak
- kan dere gibi akmak
- kan dökmek
- kan gelmek
- kan gitmek
- kan gövdeyi götürmek
- kan gütmek
- kanı donmak (veya çekilmek)
- kanı ısınmak
- kanı içine akmak
- kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar
- kanı kaynamak
- kanı kaynamak
- kanı kurumak
- kanına dokunmak
- kanına ekmek doğramak
- kanına girmek
- kanına işlemek
- kanına susamak
- kanını emmek
- kanını içine akıtmak
- kanını kaynatmak
- kanını kurutmak
- kanını yerde koymak
- kanı sulanmak
- kanı temizlenmek
- kanıyla ödemek
- kan istemek
- kan kaybetmek
- kan kusturmak
- kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek
- kan olmak
- kan olmak
- kan oturmak
- kan revan içinde
- kan revan içinde kalmak
- kan tere batmak
- kan ter içinde
- kan ter içinde kalmak
- kan tutmak
- kan vermek
- kan yürümek
Birleşik Kelimeler: kan akçesi, kan aktarımı, kan ayaklı, kan bağı, kan bankası, kan basıncı, kan bilimi, kan çıbanı, kandamlası, kan davası, kan doku, kan dolaşımı, kan gazı, kan grubu, kan kanseri, kan kardeşi, kankırmızı, kan kırmızı, kankızıl, kankurutan, kan nakli, kan otu, kan pahası, kan parası, kan plazması, kan portakalı, kan pulcuğu, kan serumu, kan şekeri, kan taşı, kan unu, kan uyuşmazlığı, kan zehirlenmesi, kana kan, kanı ayaklı, kanı bozuk, kanı sıcak, ak kan, kirli kan, safkan, tazekan, temiz kan, kardeşkanı, tavşankanı
KAT
-
Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü
Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık. - Sait Faik Abasıyanık
-
Bir yüzey üzerine az veya çok kalın bir biçimde, düzgün olarak yayılmış bulunan şey
Bir kat yufka, bir kat peynir.
- Üst üste konulmuş şeylerden her biri, tabaka
-
Giyeceklerde takım
Birer kat elbise ile kalacağız. - Aka Gündüz
- Apartman dairesi
-
Ön, yan
Salim, Sait Faik'in Yaşar Nabi katındaki telif ücretini artırmakta büyük rol oynamıştır. - Salâh Birsel
- Huzur
-
Bükülen veya kıvrılan bir şeyin her kıvrımı
Kumaşın katı.
- Makam, mevki
-
Kez, defa, misil
Bu, ondan iki kat pahalı.
- Katman
-
Tekrarlanan bir sayının toplamı
6, 9, 12 ve 15 sayıları 3 sayısının katlarındandır.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kat çıkmak
Birleşik Kelimeler: katbekat, kat görevlisi, kat irtifakı, kat kat, katsayı, kat yuvarı, alt kat, askat, asma kat, binkat, çekme kat, duyar kat, orta kat, ortak kat, üçkat, üst kat, yalın kat, yedi kat el, bahçe katı, bodrum katı, çatı katı, giriş katı, ocak katı, yer katı, zemin katı
- Kesme, kesilme
- İlgiyi kesme
- Sonuca bağlama, bitirme
- Kesme
Birleşik Kelimeler: katetmek, katolunmak
KET (Kelime Kökeni: Ermenice)
- Engel
Ata Sözleri ve Deyimler
- ket vurmak
NET (Kelime Kökeni: Fransızca net)
- Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen
- İyi duyulan (ses)
-
Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi
Bin beş yüz net veriyorlardı, vergi, sigorta çıktıktan sonra. - Haldun Taner
-
Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan
Hayatını didik didik etmek, son beş altı yıllık çizgisini net olarak ortaya çıkarmak istiyordu. - Tarık Buğra
Birleşik Kelimeler: net resim, net ücret
- Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz
TAK
- Tahta vb. bir şeye vurulduğunda veya silah patlayınca çıkan tok ve sert ses
Ata Sözleri ve Deyimler
- tak etmek
Birleşik Kelimeler: tak tak, tak tuk
-
Millî bayramlarda veya önemli bir olayı anmak için düzenlenen şenliklerde, geçit yapılacak caddelere geçici olarak kurulan, yazılar ve çiçeklerle süslenen kemer
Şimdi İstanbul taklarının yeşil taflanları altından gaziler geçiyor. - Aka Gündüz
TAN
- Güneş doğmadan önceki alaca karanlık, fecir
Ata Sözleri ve Deyimler
- tan ağarmak (veya atmak veya sökmek)
Birleşik Kelimeler: tan yeli, tan yeri
TEK
-
Eşi olmayan, biricik, yegâne
Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir. - Yusuf Ziya Ortaç
- Kadeh içinde belirli ölçüde olan (içki)
-
Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri
Garsona umutsuzca bir göz attıktan sonra eldiveninin sol tekini çıkardı. - Rıfat Ilgaz
-
Önüne getirildiği cümleye istek ve özlem kavramı katar
Tek yesin de ne isterse yesin. Tek çalışsın da isterse arada yaramazlık da etsin.
-
Yalnızca
Bunun için tek bir yol var.
-
Hiç, hiçbir
Tek kelime konuşmadan bu yokuşu indik. - Refik Halit Karay
-
İki ile bölünemeyen (sayı)
Üç, beş, yedi ... tek sayılardır.
Ata Sözleri ve Deyimler
- tek dalmak
- tek elden
- tek geçmek
- tek kale oynamak
- tek kürekle mehtaba çıkmak
- tek sıra olmak
Birleşik Kelimeler: tek adam, tek anlamlı, tek başına, tekbenci, tek biçim, tek bilek, tek çekirdekli, tek çenekli, tek delikliler, tekdüze, tek erkçi, tek erklik, tek eşli, tek evli, tek fazlı, tekgövde, tek heceli dil, tek hücreli, tek kişilik, tek liste, tek örnek, tek parmaklılar, tek partili, tek pas, tek renkli, tek sayı, tek seçici, tek sesli, tek tabanca, tek tanrıcı, tek tanrılı, tek taraflı, tektaş, tek tırnak işareti, tek tırnaklılar, tek tük, tek vücut, tek yanlı, tek yön, tek yumurta ikizi, tek yürek, teker teker, ikitek, iki tek, dörttek, sekiztek, teke tek
- Sessiz, hareketsiz, uslu
Ata Sözleri ve Deyimler
- tek durmak
- tek durmamak
TEN (Kelime Kökeni: Farsça ten)
- İnsan vücudunun dış yüzü, cilt
- Vücut
Birleşik Kelimeler: ten fanilası, ten rengi
ASK (Kelime Kökeni: Fransızca asque)
- Asklı mantarlara özgü üreme organı
AST
- Alt
- Birinin buyruğu altında olan görevli, madun
- Birine göre alt aşamada olan kimse, madun
- Rütbe veya kıdemce küçük olan asker
Birleşik Kelimeler: astsubay
AUT (Kelime Kökeni: İngilizce out)
-
Dış
Aut çizgisinden nefis bir orta... - Haldun Taner
Ata Sözleri ve Deyimler
- auta atmak
- auta çıkmak
AKS (Kelime Kökeni: Fransızca axe)
- Dingil
KUT
- Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç
- Mutluluk
- İlahi bir kaynaktan gelen rahmet, bereket