[isim]

• Bir şeyin belli biçimde ve yolda yapılmasını söyleme, bunu üsteleyerek hatırlatma, uyarı, uyarma

  Bu zılgıtın içinde bir daha böyle yergiler yazmaması tembihi de vardır. - Salâh Birsel

[biyoloji]

• Uyarım

Ata Sözleri ve Deyimler

• tembih etmek

[isim]

[eskimiş]

• Tembihler, uyarılar

Ata Sözleri ve Deyimler

• tembihatta bulunmak

[sıfat]

• Uyarılmış, hatırlatılmış, tembih edilmiş

  Güzide'nin evinde de her ihtiyat tertibi alınmış. Hizmetçiler tembihli. - Memduh Şevket Esendal

[isim]

• Tembihlemek işi

[isim]

• Tembihlenmek işi

[-i]

• Uyarmak, hatırlatmak, tembih etmek

  Daha dünden tembihlemişti, herkes erken gelecek diye. - Tarık Buğra

[nesnesiz]

• Tembihleme işi yapılmak, tembih edilmek

  Sağlığını sormaya gelip giden eş dostun ağzı da sıkı sıkı tembihlenip kilitlenince... - Attila İlhan

[sıfat]

• Uyarılmamış, hatırlatılmamış, tembih edilmemiş