[sıfat]

[halk ağzında]

• Cüzzamlı

[isim]

• Aratmak işi

[isim]

• Aranılan çözüm

  Günlük sorunların dışındaki her arantıyı, her tartışmayı, her merakı küçümseyen bir toplum, siyasetin değişmeyen budalalıklarıyla didişme uğraşını kaybettiği anda kendi gerçek yüzüyle karşılaşırdı. - Ahmet Altan

[isim]

• Aranmak işi

  Her akşam, üstlerinin aranmasına razı gelecek on işçi daha aldı. - Lâtife Tekin

[isim]

• Anlamak işi, anlamaklık, kavrama, derk, fehim, intikal, tefehhüm, vukuf

  Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum. - Ahmet Ümit

[felsefe]

• Bir olay veya önermenin daha önce bilinen bir kanunun veya formülün sonucu olduğunu görme

[isim]

• Ayrıntılarıyla anlatma

[edebiyat]

• Roman, hikâye, masal vb. edebî türlerde bir olay dizisini anlatma biçimi, hikâyeleme, öyküleme, tahkiye

  Masal olsun roman olsun, ikisi de anlatı sanatıdır. - Necati Cumalı

[isim]

• Atlamak işi

  Acemiliğimi görünce beni atlamaya, oynatmaya kalktılar. - Reşat Nuri Güntekin

• Belirli bir yerden gerilip hız alarak yapılan sıçrama ile vücudu yerden kesip daha uzak bir yere kondurma veya belli bir yükseklikten aşırma

[spor]

• Bu biçimde en uzağa atlamak veya en yükseği aşmak amacıyla yarışılan atletizm dalı

[isim]

• Atanmak işi, tayin edilme

[isim]

[eskimiş]

• Rus Kazakların başbuğuna verilen unvan

[isim]

[ticaret]

• Sermaye

[sıfat]

• Çok ve derin bilgisi olan, çok bilgili

  Tarihî zihniyet taşımak için tarihçi olmak şart değildir. İlmî düşünebilmek için allame olmak şart olmadığı gibi. - Sabahattin Eyuboğlu

Ata Sözleri ve Deyimler

• allame kesilmek

[isim]

• Allamak işi

[isim]

[kimya]

• Metal olmayan element

  Klor, fosfor, oksijen ametaldir.

[isim]

• Alarmak durumu

[isim]

• Belirti, işaret, iz, nişan

  İnsanlığın belli bir sonuca yöneldiğini gösterir hiçbir alamet yok. - Cemil Meriç

[mecaz]

• Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne