TAVUKLAR Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

TAVUKLAR harflerini içeren 5 harfli 28 kelime bulunuyor. 5 harfli TAVUKLAR kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

AVURT12, KAVUT12, LAVUK12, TUVAL12, TAVUK12, VAKUR12, AVRAT11, AVLAK11, KRAVL11, KAVAL11, KAVAT11, LAVTA11, LARVA11, TAKVA11, TAVLA11, VARAK11, VAKAR11, VATKA11, VARTA11, KURAL6, UKALA6, AKTAR5, KARAT5, KATAR5, TARAK5, TARLA5, TALAK5, TAKLA5

AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)

[isim]

  • Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
  • İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân

KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)

[isim]

  • Tren

    Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu

  • Taşıt dizisi

    Otomobil katarı. Yük katarı.

  • Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi

Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı

TARAK

[isim]

  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

  • Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
  • Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
  • Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik

[anatomi]

  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü

[hayvan bilimi]

  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç

[hayvan bilimi]

  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı

TARLA

[isim]

  • Tarıma elverişli olan, sınırlı ve belirli toprak parçası

    Denizciler aralarında, karadaki tarla sahiplerinden çok daha fazla, hem çok daha candan yardımlaşırlar. - Halikarnas Balıkçısı

  • Deniz hayvanlarının çok olduğu yer

    İstiridye tarlası. Midye tarlası.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarla açmak
  • tarlada izi olmayanın harmanda sözü (veya yüzü) olmaz
  • tarlanın taşlısı, karının (veya kadının) saçlısı
  • tarlayı taşlı, kızı kardeşli yerden almalı

Birleşik Kelimeler: tarla faresi, tarla kuşu, tarla sıçanı, bamyatarlası, çeltik tarlası, dalyan tarlası, mayın tarlası

TALAK (Kelime Kökeni: Arapça ṭalāḳ)

[isim]

[eskimiş]

[hukuk]

  • Evliliğin sona ermesi, erkeğin karısını boşaması

Birleşik Kelimeler: talakıselase

TAKLA

[isim]

  • Elleri yere koyduktan sonra ayakları kaldırıp vücudu üstten aşırtarak öne veya arkaya yapılan dönme hareketi
  • Otomobil, kamyon vb. devrilip yuvarlanma
  • Uçak, güvercin vb.nin uzunlamasına veya yanlamasına dönme hareketi

Ata Sözleri ve Deyimler

  • takla atmak
  • takla attırmak

Birleşik Kelimeler: takla böcekleri, tepetakla, yıldırım takla

KURAL

[isim]

  • Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam

    Dil bilgisi kuralları.

  • Davranışlarımıza yön veren, uyulması gereken ilke

    O, yirmi beş yaşına kadar umumi kurallara, yargılara sığmayan bir hayat yaşamıştır. - Halide Edip Adıvar

Birleşik Kelimeler: kural dışı, kurala aykırı, üç birlik kuralı, görgü kuralları, yazım kuralları

UKALA (Kelime Kökeni: Arapça ʿuḳalā)

[sıfat]

  • Kendini akıllı ve bilgili sanan, bilgiçlik taslayan (kimse)

    Sinirli, ukala, münasebetsiz herifin biridir. - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: ukala dümbeleği

AVRAT (Kelime Kökeni: Arapça ʿavret)

[isim]

[halk ağzında]

  • Kadın

    Avrat var, arpa unundan aş yapar; avrat var buğday unundan keş yapar.

  • Karı, eş

Ata Sözleri ve Deyimler

  • avradı eri saklar, peyniri deri
  • avrat malı, kapı mandalı
  • avrat tuz dedi mi ciğeri cız der
  • avrat var, arpa unundan aş yapar; avrat var, buğday unundan keş yapar
  • avrat var ev yapar, avrat var ev yıkar

Birleşik Kelimeler: avrat pazarı, güzelavrat otu

AVLAK

[isim]

  • Avı çok olan yer, av yeri

KRAVL (Kelime Kökeni: İngilizce crawl)

[isim]

[spor]

  • Dizleri bükmeksizin bacakları hızla hareket ettirerek kulaçla yüzme

    Sen önce kravl yüzüşünü düzeltmelisin. - Falih Rıfkı Atay

KAVAL

[isim]

[müzik]

  • Genellikle kamıştan yapılan, daha çok çobanların çaldığı, yumuşak sesli, üflemeli bir çalgı

    Geniş yaylalarında otlanırken sürüler / Çobanı kaval çalar, taşı toprağı güler - Faruk Nafiz Çamlıbel

Birleşik Kelimeler: kaval kemiği, kaval tüfek

KAVAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳavvād)

[isim]

[hakaret yollu]

  • Pezevenk

LAVTA (Kelime Kökeni: Almanca Laute)

[isim]

[müzik]

  • Mızrapla çalınan, gövdesi uttan küçük bir çalgı

[isim]

  • Ebe

[tıp]

  • Tutçek

[eskimiş]

  • Erkek doğum hekimi

LARVA (Kelime Kökeni: Latince)

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Kurtçuk