TARSUSBEYAZI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
TARSUSBEYAZI harflerini içeren 5 harfli 65 kelime bulunuyor. 5 harfli TARSUSBEYAZI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
AYSIZ12,
ASTAR (Kelime Kökeni: Farsça āster)
- Giyecek, perde, çanta, ayakkabı vb. şeylerde, kumaşın veya derinin iç tarafına geçirilen ince kat
-
Sıvanacak, boyanacak yerlere boyadan önce sürülen kat
Siz hiç eski tahtalara yağlı boya yaptınız mı? / Bütün iş ilk çekilen boyadadır, astarda - Behçet Necatigil
- Gemicilikte bir şeyi sağlamlaştırmak için kullanılan bez, halat, ağaç vb
Ata Sözleri ve Deyimler
- astar bol olmayınca yüze gelmez
- astarı yüzünden pahalı olmak (veya pahalıya gelmek)
- astar sürmek (veya vurmak veya çekmek)
Birleşik Kelimeler: astar boyası, astar kaplama, aslı astarı
RASAT (Kelime Kökeni: Arapça raṣad)
-
Gözlem
Türkler Belgrat'a yaklaştıkları zaman evvelki keşif ve rasat merkezi olmak üzere Havale kalesini inşa etmişlerdi. - Falih Rıfkı Atay
Birleşik Kelimeler: rasathane
SARAT
- Büyük delikli kalbur
TASAR
- Bir iş, bir düşünce sırasını, düzeyini gösteren resim, yazı, plan
Birleşik Kelimeler: tasar çizim, ön tasar
TERAS (Kelime Kökeni: Fransızca terrasse)
-
Bir yapının damında çevresi, üstü açık yer, ayazlık, taraça
Ayrıca denize bakan bir de büyük terası vardı. - Çetin Altan
- Damın, genellikle çamaşır sermeye yarayan ve üstü çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, tahtaboş
- Seki
BARET (Kelime Kökeni: Fransızca barrette)
- Küçük takke, papaz takkesi
- Bir süs iğnesi türü
- İşçilerin başlarına giydikleri, metal veya plastikten yapılmış koruyucu başlık
BERAT (Kelime Kökeni: Arapça berāt)
- Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge, patent
- Osmanlı Devleti'nde bir göreve atanan, aylık bağlanan, san, nişan veya ayrıcalık verilen kimseler için çıkarılan padişah buyruğu
Birleşik Kelimeler: ihtira beratı
BATAR
- Zatürre
ERBAA
- Tokat iline bağlı ilçelerden biri
ISTAR (Kelime Kökeni: Rumca)
- Halı, kilim dokunan tezgâh
REAYA (Kelime Kökeni: Arapça reʿāyā)
- Bir hükümdarın yönetimi altındaki halk
-
Tanzimattan önce Osmanlı Devleti'nin Müslüman olmayan uyrukları
Buradaki Türkler de tek tük reayayı görmemezliğe gelebiliyorlardı. - Abdülhak Şinasi Hisar
- Hristiyan
RASIT (Kelime Kökeni: Arapça rāṣid)
- Gözlemci
SIRAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣirāṭ)
- Sırat köprüsü
- Yol
Birleşik Kelimeler: sırat köprüsü
SURET (Kelime Kökeni: Arapça ṣūret)
-
Görünüş, biçim
İnsan suretinde bir ağaç.
-
Yazı veya resim kopyası, nüsha
Bunun bir suretini almalı.
-
Biçim, yol, tarz
Onlar daimî surette güzeli, iyiyi, doğruyu görmemeye mahkûm olmuşlardır. - Asaf Halet Çelebi
- İslam felsefesinde, varlığın görünen yanı, beş duyu ile algılanan yönü
- Resim, fotoğraf
- Yüz, çehre
Ata Sözleri ve Deyimler
- suret almak (veya çıkarmak)
- sureti haktan görünmek
- suretine girmek
SURAT (Kelime Kökeni: Arapça ṣūret)
-
Yüz (II)
Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu. - Attila İlhan
- Somurtkanlık, asık yüzlülük
-
Soğuk davranma
Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden. - Hüseyin Rahmi Gürpınar
Ata Sözleri ve Deyimler
- surat (veya suratı) bir karış
- surata bak süngüye davran
- surat asmak
- surat etmek
- suratı bir karış asılmak
- suratı değişmek
- suratı kasap süngeriyle silinmiş
- suratına indirmek
- suratından düşen bin parça olmak
- suratını dağıtmak
- suratını ekşitmek (veya buruşturmak)
- suratı sirke satmak
- surat kalmamak
- surat mahkeme duvarı
Birleşik Kelimeler: surat düşkünü, asık surat, çatık surat, ekşi surat, kepçe surat