TARAKÇI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler

TARAKÇI harflerini içeren 5 harfli 28 kelime bulunuyor. 5 harfli TARAKÇI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Tarakçı ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Tarakçı olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

ARTÇI9, ÇIKAR9, ÇIKRA9, ÇIRAK9, ÇITAK9, ÇARIK9, ÇATIK9, ÇATKI9, ÇAKIR9, KIRAÇ9, TIKAÇ9, ARKAÇ8, ÇARKA8, ÇATAK8, ÇAKAR8, ÇAKRA8, KRAÇA8, KAÇTA8, KAÇAR8, ARKIT6, ARTIK6, KATIR6, KIRAT6, TIRAK6, AKTAR5, KARAT5, KATAR5, TARAK5

AKTAR (Kelime Kökeni: Arapça ʿaṭṭār)

[isim]

  • Baharat veya güzel kokular satan kimse veya dükkân
  • İğne, iplik, baharat, zarf, kâğıt, tütün vb. satılan dükkân

KATAR (Kelime Kökeni: Arapça ḳiṭār)

[isim]

  • Tren

    Kendisini getiren metro katarı yoluna devam edip karanlık tünelde kaybolmuştu. - Osman Aysu

  • Taşıt dizisi

    Otomobil katarı. Yük katarı.

  • Bir arada giden veya uçan hayvan dizisi

Birleşik Kelimeler: sürat katarı, turna katarı, yük katarı

TARAK

[isim]

  • Saçların, sakalın, hayvan tüylerinin karışıklığını gidermeye veya kadınların saçlarını tutturmaya yarayan dişli araç

    Bir ay boyunca, kırlaşan saçlarına tarak sürmedi. - Lâtife Tekin

  • Bahçıvanlıkta toprağın taşını ayıklamak için kullanılan, ucu bu biçimde olan araç, tırmık
  • Dokuma tezgâhlarında, dişleri arasından arış ipliklerinin geçtiği tarak biçiminde araç
  • Bazı kuşların başında bulunan yelpaze biçiminde tepelik

[anatomi]

  • İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü

[hayvan bilimi]

  • Suda yaşayan hayvanlarda solungaç

[hayvan bilimi]

  • Yassı solungaçlılardan, kabukları yuvarlak, yelpaze biçiminde bir yumuşakça (Pecten)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • tarak vurmak

Birleşik Kelimeler: tarak dubası, tarak işi, tarak kemiği, tarak otu, tas tarak, ayak tarağı, çobantarağı, deniztarağı, taşçı tarağı

ARKIT

[isim]

[halk ağzında]

  • Köy evlerinde kapıların arkasına konulan kalın kuşak

ARTIK

[sıfat]

  • İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan

[isim]

  • Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü

    Kumaş artığı.

    Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı. - Yusuf Atılgan

  • Daha çok, daha fazla

[zarf]

  • (a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra

    Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı. - Tarık Buğra

[isim]

[müzik]

  • Büyük ve tam aralıkların yarım ses artmış hâli

Birleşik Kelimeler: artık değer, artık emek, artık göl, artık gün, artık yıl, eksik artık, üretim artığı

KATIR

[isim]

[hayvan bilimi]

  • Atgillerden, kısrak ile erkek eşeğin çiftleşmesinden doğan melez hayvan

    Otomobilimizi gören katırlar ejderha görmüşcesine kaçışıyorlar. - Necip Fazıl Kısakürek

[sıfat]

[mecaz]

  • Kaba, bayağı, görgüsüz (kimse)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • katır gibi
  • katır kuyruğu gibi kalmak
  • katır tepmişe dönmek

Birleşik Kelimeler: katır boncuğu, katır inadı, katır karı, katırkuyruğu, katırtırnağı, katır yılanı

KIRAT (Kelime Kökeni: Arapça ḳīrāṭ)

[isim]

  • Elmas, zümrüt vb. değerli taşların tartısında kullanılan, 0,20043 gramlık ağırlık ölçü birimi

    Bilmem hangi milyarder kocakarının porsuk gerdanında ışıldayan bilmem kaç kırat pırlanta mı diyeceksiniz? - Nazım Hikmet

[mecaz]

  • Nitelik, değer, düzey, seviye

    Karşısındaki oyuncu belki de orta kıratı hiçbir zaman geçmeyen birisi idi. - Tarık Buğra

Ata Sözleri ve Deyimler

  • kıratını ölçmek

TIRAK

[isim]

  • Kırılan kuru bir şeyin çıkardığı ses

Birleşik Kelimeler: tırık tırak

ARKAÇ

[isim]

[halk ağzında]

  • Ağıl
  • Dağ sırtlarında davarların yatırıldığı düz, rüzgâr almayan kuytu yer

ÇARKA

[isim]

[tarih]

  • Osmanlı ordusunda öncü görevi

ÇATAK

[isim]

  • İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı

    Karakaçanı, Armutdere çataklarında bu Bozdayı tepelediydi. - Memduh Şevket Esendal

[sıfat]

  • Yapışık, ikiz (meyve)

[sıfat]

  • Kavgacı

Birleşik Kelimeler: çatak bayrak

[isim]

  • Van iline bağlı ilçelerden biri

ÇAKAR

[isim]

[denizcilik]

  • Denizde, açığa veya kıyılara yerleştirilen, düzenli aralıklarla ve sürekli belirli aralıklarla yanıp sönen küçük fener, şimşekli fener
  • Genişliği on, uzunluğu yaklaşık iki yüz elli kulaç olan balık ağı

    Kolyoz çakarı. Uskumru çakarı.

ÇAKRA (Kelime Kökeni: Sanskrit)

[isim]

  • İnsan bedeninde bulunan enerjiyi tüm vücuda dağıtan enerji noktaları

KRAÇA

[isim]

[hayvan bilimi]

  • İstavrit balığının küçüğü

KAÇTA

[zarf]

  • Ne zaman?

    Okulda cumartesi günleri dersler saat kaçta kesiliyor? - Ayla Kutlu