[sıfat]

• Düzgün ve iyi konuşan

[isim]

• Tanık olma durumu, şahitlik, şehadet

• Tanığın yaptığı iş, şahitlik, şehadet

  Yalnızca eylemlerimizin değil tanıklıklarımızın da bizi kirletebileceğini sezdiğimi, tiksintiyle kendi dışıma devrildiğimi anımsıyorum. - Reha Mağden

Ata Sözleri ve Deyimler

• tanıklık etmek

[sıfat]

• Akıntısı olan

• Eğik, eğimli, meyilli

[isim]

[denizcilik]

• Vigla

[isim]

• Deniz ve gölde dalgalanma

  Kaptan, gemiyi ağzına kadar doldurmuş, gemi yan yatmış, bir deniz çalkantısıyla alabora olmuş. - Nazım Hikmet

• Çalkanmış şey

• Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp

[mecaz]

• Coşku

  Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı - Behçet Necatigil

[mecaz]

• Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum

  Beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında. - Çetin Altan

[isim]

• Küçük kanal

• Bir organizmadaki küçük kanal

[isim]

• Küçük kanat

[bitki bilimi]

• Baklagillerin çiçek tacında bulunan, yan iki taç yapraktan her biri

[hayvan bilimi]

• Kuşların başparmak ve birinci parmak kemiklerine bağlı teleklerinin bütünü

[isim]

• Kaltak yapan kimse

[isim]

[antropoloji]

• Uzaklarda bulunan ve birçok kuşaktan beri görünmeyen birtakım özelliklerin yeni bir kuşakta birden ortaya çıkması, ataya çekme, atavizm

[isim]

• Çift öküzlerini birbirlerine bağlayan çifte boyunduruklu ağaç

[isim]

• Çatık olma durumu

  İki gözün arasında, burnun üstündeki çatıklık ödün vermezliğin işaretidir. - Haldun Taner

[isim]

• Kehribar

[isim]

• Pirinç, bakır, kalay vb. madenlerden çekilerek gümüş ve altın yaldız vurulmuş ince metal iplik

• Pamuk ipliğine sırma katılarak eğrilmiş iplik

[sıfat]

• Bu tür iplikten yapılmış

[isim]

• Atıcı olma durumu

• Bazı ateşli silahlar kullanarak yapılan spor

  Atıcılıkta başarılı bir subay.

[isim]

• Akıcı olma durumu

[edebiyat]

• Söz, yazı ve anlatımın akıcı olma özelliği, selaset