[isim]

• Anlattırmak işi

[isim]

• Karartılmak işi

[isim]

• Tırnaklamak işi

[-i]

• Bir iddianın gerçekliğini inkâr edilmeyecek bir kesinlikle göstermek, ispatlamak

[felsefe]

• Muhakeme etme yoluyla veya tanık göstererek bir şeyin doğruluğunu ortaya koymak

[nesnesiz]

• Artırma işine konu olmak, çoğaltılmak, tezyit edilmek

[nesnesiz]

• Attırma işine konu olmak

[isim]

• Tırtıklamak işi

[isim]

• İlaçların bileşimi, yan etkileri vb. ile nasıl kullanılacağını anlatan bilgileri içeren tanıtma yazısı, tarife, prospektüs

[-e]

• Tanıtma işine konu olmak, takdim edilmek

  Ona tanıtılmak için bebekler lokantaya kadar iniyorlar, takdim olunuyorlar. - Memduh Şevket Esendal

[nesnesiz]

• Önceden belirlenmiş şartlara göre uyarlanmak, koşullanmak

  Eskicilerin, çocukları iğneli fıçıya attıkları gibi bir korkutma biçimiyle şartlanmıştık. - Aydın Boysan

[-i]

• Arşınla ölçmek

[mecaz]

• Amaçsız, geniş adımlarla dolaşmak

  Şöyle bir arşınladı iskeleyi, sonra cebinden bir düdük çıkarıp öttürdü. - Çetin Altan

[isim]

• Anlaştırmak işi

[nesnesiz]

• Anıt durumuna gelmek, anıt değeri kazanmak

• Saygı ve sevgi ile anılır duruma gelmek, abideleşmek

  Atatürk, Türk milletinin gönlünde anıtlaştı.

[isim]

• Araştırmacı

[-i]

• Birini veya bir şeyi bulmak için bir yeri gözden geçirmek

  Odayı iyice araştırdım ama aradığımı bulamadım.

• Bir gerçeği ortaya çıkarmak için aramalarda bulunmak, sormak, soruşturmak

  Birkaç adam gönder ve durumu araştırsınlar. - İhsan Oktay Anar

• Bilimde ve sanatta yöntemli çalışmalar yapmak

  Türkiye'de henüz memleket meselelerini ilmî bir şekilde araştıran müesseseler kurulmamıştır. - Mehmet Kaplan