Tan ile Biten 6 Harfli Kelimeler

TAN ile biten 6 harfli 19 kelime bulunuyor. Sonu TAN olan 6 karekterli kelime listesi ve kelime anlamları.

Ayrıca, "Tan ile başlayan 6 harfli kelimeler. İçinde Tan olan 6 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.

BÜHTAN14, FİSTAN13, DIŞTAN12, FETTAN12, KAFTAN12, BAŞTAN11, HILTAN11, ŞEYTAN11, TOPTAN11, BOSTAN10, ÇOKTAN10, KAPTAN10, PENTAN10, BOKTAN9, DESTAN9, KAYTAN8, SULTAN8, MİNTAN7, LANTAN6

LANTAN (Kelime Kökeni: Fransızca lanthane)

[isim]

[kimya]

  • Atom numarası 57, atom ağırlığı 138,9, yoğunluğu 6,1 olan, beyaz, havada çabuk oksitlenen, parlak bir alevle yanan, seyrek bulunur bir element (simgesi La)

MİNTAN (Kelime Kökeni: Farsça nīm + ten)

[isim]

  • Yakasız, uzun kollu erkek gömleği

    Cepkenini, damalı mintanını çıkarmış, kolalı gömleğine kravatını bağlıyordu. - Tarık Buğra

  • Gömlek üzerine giyilen kollu yelek

Birleşik Kelimeler: yakasız mintan

KAYTAN

[isim]

  • Pamuk veya ipekten sicim

    Nefise, titreyerek bir küçük torbaya benzeyen bu atlas kesenin kaytanını çözdü, ağzını açtı. - Halit Ziya Uşaklıgil

[denizcilik]

  • Yelkeni yarı kapatmak için kullanılan örgü halat

Birleşik Kelimeler: kaytan bıyık

SULTAN (Kelime Kökeni: Arapça sulṭān)

[isim]

[tarih]

  • Müslüman, özellikle Sünni hükümdarların kullandıkları unvan, padişah

    Kanuni Sultan Süleyman.

  • Padişahların erkek ve kız çocukları ile anne ve eşlerine verilen unvan

    Naciye Sultan. Hürrem Sultan.

  • Bektaşi azizi

    Balım Sultan.

[mecaz]

  • Belli bir alanda en üst düzeyde olanlar için kullanılan bir söz

    O, Türk sinemasının sultanıdır.

Birleşik Kelimeler: sultan böreği, sultan efendi, sultan kethüdası, sultanoğlu, haseki sultan, valide sultan

BOKTAN

[sıfat]

[kaba konuşmada]

  • Temelsiz, derme çatma, yararsız

DESTAN (Kelime Kökeni: Farsça destān)

[isim]

[edebiyat]

  • Tarih öncesi tanrı, tanrıça, yarı tanrı ve kahramanlarla ilgili olağanüstü olayları konu alan şiir, epope

    Manas, Şehname, İlyada, Kalevala birer destan örneğidir.

  • Bir kahramanlık hikâyesini veya bir olayı anlatan, koşma biçiminde, ölçüsü on bir hece olan halk şiiri
  • Çağdaş Türk edebiyatında biçim ve içerik yönünden, geleneksel destanlardan ayrılık gösteren uzun kahramanlık şiiri

    Üç Şehitler Destanı. Çanakkale Destanı.

Ata Sözleri ve Deyimler

  • destan düzmek
  • destan gibi
  • destan yazmak

BOSTAN (Kelime Kökeni: Farsça būstān)

[isim]

  • Sebze bahçesi

    Babası küçük bostanda yere eğilmiş, salatalıkları koparıyor. - Peyami Safa

  • Kavun, karpuz tarlası
  • Kavun ve karpuza verilen ortak ad

Ata Sözleri ve Deyimler

  • bostana dadanan eşeğin kuyruğu, kulağı olmaz
  • bostan gök iken pazarlık yapılmaz

Birleşik Kelimeler: bostan bekçisi, bostan bozuntusu, bostan dolabı, bostan gölgeliği, bostan kebabı, bostan korkuluğu, bostan patlıcanı

ÇOKTAN

[zarf]

  • Çok zaman önce, çok zamandan beri, öteden beri, uzun süreden beri

    Dışarıda şimşekler çakıp gök gürülderken koyunlar kızarmaya başlamış, kazanlar dolusu hoşaf çoktan kıvama gelmişti. - İhsan Oktay Anar

KAPTAN (Kelime Kökeni: İtalyanca capitan)

[isim]

[denizcilik]

  • Gemi yönetimiyle ilgili en yüksek görevli

    Başkasını seçselerdi, o kaptan, ben de seve seve dalgıç ya da hava verici makineci olurdum. - Halikarnas Balıkçısı

[spor]

  • Takım oyunlarında takımı temsil eden kimse
  • Kaptan pilot
  • Yolcu otobüsü sürücüsü

[tarih]

  • Balkanlarda çete savaşı yapan milis gücünde çarpışan kimse, efe

    Yaşar Kaptan dedikleri bir sarı yılan / Kayalar kadısını durdurur divan - Halk türküsü

Birleşik Kelimeler: kaptanıderya, kaptan köprüsü, kaptan köşkü, kaptan paşa, kaptanpaşakuzusu, kaptan pilot, ikinci kaptan, kılavuz kaptan, uzak yol kaptanı

PENTAN (Kelime Kökeni: Fransızca pentane)

[isim]

[kimya]

  • Formülü C5H12 olan doymuş hidrokarbon

BAŞTAN

[zarf]

  • Başından alarak, bir kez daha, yeniden

    Şimdi sana her şeyi baştan, her şeyi uzun uzun anlatmak isteyişimin sebebi bu mu? - Nazım Hikmet

Birleşik Kelimeler: baştan aşağı, baştan başa, baştankara, baştan sona, sil baştan, yeni baştan

HILTAN

[isim]

[halk ağzında]

  • Top biçimindeki çiçekleri kuruduktan sonra sapları kürdan olarak kullanılan yabani bir bitki

ŞEYTAN (Kelime Kökeni: Arapça şeyṭān)

[isim]

[din bilgisi]

  • Hz. Âdem'e secde etmediği için cennetten kovulan, insanları Allah'ın emirlerine karşı kışkırtan, kötülüğe yönelten cin, iblis

[mecaz]

  • Kötü düşünceli, kötü niyetli kimse

[sıfat]

[mecaz]

  • Çok kurnaz, uyanık (kimse)

Ata Sözleri ve Deyimler

  • şeytana külahı (veya pabucu) ters giydirmek
  • şeytan aldatmak
  • şeytana parmak ısırtmak
  • şeytana uymak
  • şeytan azapta gerek
  • şeytan diyor ki
  • şeytan dürtmek
  • şeytan elini çekmiş
  • şeytan geçmiş gibi
  • şeytan geçti
  • şeytan gibi
  • şeytan görsün yüzünü
  • şeytanın arka bacağı (veya kıç bacağı veya art ayağı)
  • şeytanın bacağını (veya ayağını) kırmak
  • şeytanın gör dediği
  • şeytanın işi yok
  • şeytanın yattığı yeri bilmek
  • şeytan kandırmak
  • şeytan kulağına kurşun
  • şeytan tüyü olmak

Birleşik Kelimeler: şeytanarabası, şeytan bezi, şeytan çekici, şeytan elması, şeytanılain, şeytaniğnesi, şeytan kırmızısı, şeytan kuşu, şeytanmasası, şeytanminaresi, şeytan otu, şeytan örümceği, şeytansaçı, şeytan şalgamı, şeytan taşlama, şeytantersi, şeytantırnağı, şeytan tırnağı, şeytan uçurtması, kör şeytan

TOPTAN

[sıfat]

[ticaret]

  • Büyük ölçüde, çok miktarda yapılan (alışveriş), perakende karşıtı
  • Toplu bir biçimde olan, global

    Edebiyat, sanat, fikir, ilim ve başlıca değerlerimize toptan bir bakış lütfeder misiniz, efendim! - Ahmet Kabaklı

[zarf]

  • Toplu bir biçimde

    Mahalle halkının şehirden toptan aldıklarını taşıyan ... pazar kayıkları gider gelirdi. - Abdülhak Şinasi Hisar

DIŞTAN

[sıfat]

[felsefe]

  • Aslında olmayıp sonradan ve dışarının etkisiyle ortaya çıkan (düşünceler)

Birleşik Kelimeler: dıştan evlilik