TAKUNYACI Harflerini İçeren 5 Harfli Kelimeler
TAKUNYACI harflerini içeren 5 harfli 25 kelime bulunuyor. 5 harfli TAKUNYACI kelime türetme listesi ve kelime anlamları.
Ayrıca, "Takunyacı ile başlayan 5 harfli kelimeler. İçinde Takunyacı olan 5 harfli kelimeler." içeriklerine bakabilirsiniz.
YANCI11,
KANAT
-
Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ
Bir daldan hızla geçip gitti bir kuş kanadı / Sessizlik bir tüy gibi bir dakika sallandı / Pırıldadı bir ateş böceği sarmaşıkta - Halit Fahri Ozansoy
- Balıklarda yüzgeç
- Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey
-
Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı
Bir müddet kapı kanatlarının kenarlarını okşarcasına yokladı. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
-
Yan, taraf
Perde kanadı.
-
Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri
Partinin sol kanadı.
-
Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol
Yel değirmeni kanadı.
Pervane kanadı.
- Angıç
-
Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah
Ordunun sağ kanadı.
- Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol bölümü
Ata Sözleri ve Deyimler
- kanadı altına almak
- kanat açmak
- kanat alıştırmak
- kanat çırpmak
- kanat germek
Birleşik Kelimeler: çakırkanat, kın kanat, kızılkanat, sağ kanat, sarıkanat, yelkenkanat, burun kanadı, kazkanadı, kuşkanadı, pencere kanadı
KUTAN
- Saka kuşu
KANIT
-
Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman
Kanıtı gazetenin ikinci sayfasındaki damızlık haberiydi. - Çetin Altan
- Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil
- Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil
NATUK (Kelime Kökeni: Arapça naṭūḳ)
- Düzgün, güzel ve kolaylıkla söz söyleyen
TANIK
-
Gördüğünü ve bildiğini anlatan, bilgi veren kimse, şahit
Aksini söyleyen bir tanık da çıkmamıştı. - Tarık Buğra
- Duruşmada bilgisine, görgüsüne başvurulan kimse, şahit
Ata Sözleri ve Deyimler
- tanık olmak
Birleşik Kelimeler: tanık tepe, yalancı tanık, görgü tanığı
KAYAN
- Kayarak yer değiştiren
- Yassı, düz, kat kat oluşmuş taş
- Dağdan inen sel
YANAK
-
Yüzün göz, kulak ve burun arasındaki bölümü
Dedim dilber yanakların kızarmış / Dedi çiçek taktım gül yarasıdır - Âşık Ömer
- Lastik tekerlekli taşıtlarda lastiğin jant ile yere temas eden bölümü arasında kalan yan yüzeyi
Ata Sözleri ve Deyimler
- yanağına kan gelmek
- yanağından kan damlamak
Birleşik Kelimeler: yanak yanağa
YATAK
-
Uyuma, dinlenme vb. amaçlarla üzerine veya içine yatılan eşya, döşek
Sabahleyin onu aynı güzellikte bulacağım ümidiyle yatağımdan fırladım. - Refik Halit Karay
- Yün, pamuk, kuş tüyü vb. maddelere kılıf geçirerek yapılan şilte
- Üzerine şilte konulan karyola, somya, kerevet vb
-
Irmak, çay, dere vb.nin, içinde aktıkları yer, akak, mecra
Meyveler kızarmadan dalı üstünde soldu / Irmak yatağı kumsal, kırlar dikenlik oldu - Faruk Nafiz Çamlıbel
-
Katmanlaşmış herhangi bir madde yığını
Çakıl yatağı.
-
Bir şeyin çok bulunduğu yer
Yeşil sarıklı evliya yataklarının huzurunda gibiyim. - Refik Halit Karay
- Maden veya fosil ocaklarında birbirini izleyen iki maden, taş veya kömür tabakası arasında uzanan damar
- Çanak biçimindeki bir havzada veya buna benzer bir oluşumda toplanmış petrol birikintisi
-
Gizli barınak veya bir suçluyu gizlice barındıran yer
Hırsız yatağı. Eşkıya yatağı.
-
Makinelerde hareketli bölümleri içine alan hareketli veya sabit parça
Namlu yatağı. Eksen yatağı.
- Fideleri gömmek için toprakta açılan çukur
- Turunçgilleri ve yumurta vb. ürünleri korumak üzere saman vb.nden yararlanılarak yapılan yer
- Katmanlı bir kaya bütününde maden filizi veya taş döküntüsünden oluşan çok ince tabaka
Ata Sözleri ve Deyimler
- yatağa (veya yataklara) düşmek
- yatağa bağlamak
- yatağa bağlanmak
- yatağa serilmek
- yatağına girmek
- yatağını ayırmak
- yatak çekmek
- yatak yapmak (veya sermek)
- yatak yorgan yatmak
Birleşik Kelimeler: yatak başlığı, yatak çarşafı, yatakhane, yatak liman, yatak limonu, yatak mobilya, yatak odası, yatak örtüsü, yatak takımı, yatak yarası, ağ yatak, bilyeli yatak, ikili yatak, metal yatak, dere yatağı, döl yatağı, gemi yatağı, hırsız yatağı, ızgara yatağı, maden yatağı, muylu yatağı, su yatağı, yer yatağı
ANCAK
-
`Yalnızca` anlamında, sınırlama bildiren bir söz, bir
Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi. - Osman Cemal Kaygılı
-
`Olsa olsa, en çok, daha çok, güçlükle` anlamlarında, bir şeyin daha çoğunun, ilerisinin olmadığını gösteren bir söz, dar, gücün
Bir yıl sonra ancak Çamlıbel'de buluşabilmişlerdi. - Hüseyin Bayaz
-
En erken
Sinema ancak saat yarımda bitmişti. - Peyami Safa
-
`Lakin, ama, fakat, yalnız` sözleri gibi bir düşünceye karşıt ikinci bir düşünceyi anlatan bir söz
Bu büyüklük değil ancak mertçe bir davranıştır. - Nezihe Araz
KANCA (Kelime Kökeni: İtalyanca gancio)
-
Bir şey çekmeye yarar, ucu çengelli demir çubuk
Hepsi hazırlandılar, halatlar rota edildi, kancalar gerildi ve denizde köpüklü bir iz bırakarak ileri atıldılar. - Nazım Hikmet
Ata Sözleri ve Deyimler
- kancayı takmak (veya atmak)
Birleşik Kelimeler: kancabaş, kanca burunlu
KAYIT (Kelime Kökeni: Arapça ḳayd)
-
Bir yere mal ederek deftere geçirme
Çocuğun kaydı bulunamadı.
-
Bir yazının, bir hesabın tarih, numara vb.nin veya kopyasının bir yerde yazılı bulunması
Hafızama güvenmeyiniz. Kayıtlarınız daha sağlamdır. - Refik Halit Karay
- Önem verme
- Resmî belge
- Sesi veya görüntüyü manyetik bant üzerine geçirme işlemi
-
Şart
Kitabımı geri gönderme kaydıyla verebilirim.
-
Sınırlama, davranışlarını çerçeveleme
Hiçbir kayıt ileri sürmeksizin.
Ata Sözleri ve Deyimler
- kayda geçirmek
- kaydını düşmek
- kaydını silmek
- kayıt altına girmek
- kayıt koymak
- kayıttan düşmek
Birleşik Kelimeler: kayıt defteri, kayıt dışı, kayıt kabul, kayıt kuyut, kayda değer, kaydedilmek, kaydetmek, kaydettirmek, kaydıhayat, kaydıihtiyat, kaydolmak, kesin kayıt, ön kayıt, nüfus kaydı, sabıka kaydı
- Pencere çerçevesi
- Araç, eşya
- Yiyecek
Birleşik Kelimeler: kış kayıtı
KAYIN
- Kayıngillerin örnek bitkisi olan, 30-40 metre boyunda, 2 metre çapında, kışın yapraklarını döken, kerestesi beyaz ve değerli olan bir orman ağacı (Fagus orientalis)
- Bu ağaçtan yapılmış
Birleşik Kelimeler: Avrupa kayını, doğu kayını
-
Kadın veya kocaya göre birbirlerinin erkek kardeşi, kayınbirader, ini
Sabahleyin kaynım beni bir katıra bindirdi. - Halide Edip Adıvar
Birleşik Kelimeler: kayınbaba, kayınbirader, kayınpeder, kayınvalide, kaynana
NACAK
-
Sapı kısa, küçük odun baltası
Silahsız kaldık, köylüler bize dipçik, üvendire, nacak yetiştirdi. - Aka Gündüz
TAYIN (Kelime Kökeni: Arapça taʿyīn)
-
Asker azığı
Tayın çizelgelerini düzenliyorum, ambar defterini işliyorum. - Erhan Bener
- Asker ekmeği
-
Savaş veya seferberlik dönemlerinde vatandaşlara karneyle dağıtılan ekmek
Çok defa kahvaltı tayınım olan bir dilim kuru ekmekle bir topak tulum peynirini bile tıkınmaya imkân bulamıyordum. - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Birleşik Kelimeler: tayın bedeli, asker tayını
YUTAK
- Ağız ve burun boşluklarıyla gırtlak ve yemek borusu arasındaki boşluk
Birleşik Kelimeler: yutak iltihabı